Barış işi inada bindirip hastane mevzusunu sürekli açıp durduğu için en sonunda aralarında bir tartışma çıkmıştı ve Barış her ne kadar emin olamasa da bir haftadır küslerdi galiba? Emin olmamasının sebebi bilmemesi değildi, bilmek istemiyor oluşuydu. Yoksa basbayağı bir haftadır konuşmuyorlardı.
Neyse biraz iyimser olalım. En azından Burak ile eskisi gibi konuşabiliyordu.
"Kanka baskete gideceğiz bu gece. Bir kişi eksiğimiz var gel la gözünün yağını yiyeyim." Barış'ın kuruntularının hepsi boşuna çıkmıştı. Burak değil nefret kusmak, hiç böyle bir şeyden haberi yokmuş gibi umursamaz davranıyordu. Çünkü alay etmesinin sonucu olarak en yakın dostlarından biriyle günlerce konuşamayınca diline hakim olmaya karar vermişti.
"Of Burki darlamasana. Bırak da rahat rahat aşk acısını çeksin. Di mi Barış'ım?"
Dedi Yağmur gevşek gevşek sırıtırken. Açık açık alay ediyordu. Bir yandan tek eliyle Barış'ın yanağını çekiştiriyordu. Gözlerini devirip Yağmur'un elini iteledi ve oturduğu banka iyice yaslandı. "Bok vardı da öğrendiniz." Diye söylendi acıyan yanağını ovuştururken. Yağmur gülerek "Ne güzel oldu işte teselli veriyoruz sana. Biz bilmeseydik ne yapacaktın? Kendi başına ağlardın artık.""Yağmur ayrılmadık dedim ya."
"Ama konuşmuyorsunuz. Kafadan bitirmişsiniz işte."
"Böyle mi teselli veriyorsun?" Diye sitem ettikten sonra son birkaç saattir sürekli yaptığı gibi ofladı. Konuşmamışlardı ve konuşmamaya da devam ediyorlardı. İkiside açık açık ayrıldık demek istemiyordu belli ki. Zaten ayrıldıkları da söylenemezdi ya, sadece düzgünce konuşamayacaklarını bildikleri için iletişim kurmaktan çekiniyorlardı. "Oğlum ya ilk ilişkim nasıl üç buçuk hafta sürebilir kafayı yiyeceğim. Yalnız öleceğim ben ya ikna oldum harbiden." İçine oturan öküzün yaptığı ağırlığı taşıyamayarak öne eğildi. Yağmur ile Burak'a bir açıklama yapmak istemediği için fazla ayrıntı vermiyordu. Acilen Birkan ile konuşması ve bu işin gidişatının hangi yöne doğru olacağını öğrenmesi gerekiyordu. Bu böyle gitmezdi. Evli bir çift değillerdi ki ilişki içinde küsüşsünler. Doğru düzgün konuşmadan bir hafta küselim sonra barışalım diyemeyeceklerini ikisi de biliyordu. Tek sıkıntı ikisinin de karşı taraftan özür bekliyor olmasıydı.
"Oğlum boşversenize şu herifi. Bak baskete gel bütün acını unutursun. Gelecen mi?""Sikicem şimdi basketini kapa çeneni biraz." Burak homurdana homurdana yanına oturdu. "Ne diyelim abi? Teselli edilecek bir şey de yok. Kurtuldum diye sevinmene baksana sen."
"La kurtulmak istesem ne diye herifin peşinde köpek olayım? Salak salak konuşup dellendirmeyin beni." Yağmur kendi kendine gözlerini devirip Burak'ın yere koyduğu topu kucağına aldı ve dirseğini topa yaslayarak başını arkaya yatırdı. "Saçımı boyadım bugün hiç fark etmediniz mi?"
"Siz benimle taşşak mı geçiyorsunuz lan?" Diye celallendi en sonunda. İkisinin de Birkan'dan haz etmediğini biliyordu evet ama bu kadar mı umursamaz olunurdu? Konuyu değiştirmeye çalışıp duruyorlardı. "O herif için seni teselli edesim gelmiyor valla kusura bakma."
"Teselli etmenize gerek yok! Ayrılmadık dedim ya!"
"Ee? O zaman ne diye bize bağırıyorsun? Ayrılmadıysan sorun yoktur işte baskete gel." Burak bazen çok sinir bozucu olabiliyordu. "Burak."
"Efendim kanka?"
"Kapa çeneni." Üstünden inmek bilmeyen sinir ile ağır ağır ayağa kalkıp "Gidiyorum ben. Baskete Yağmur ile gidin." Dedi ve Burak'ın isyanlarına kulak tıkayıp otobüs durağına doğru yürümeye başladı. On dakika kadar sonra gelen boş otobüse binip bir koltuğa oturduktan sonra etrafında ses olmamasını fırsat bilen zihni, olabilecek bütün kötü senaryoları bir film gibi oynatmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/375186868-288-k159604.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B ile B
Roman pour AdolescentsYeni iş yerine adapte olma konusunda yığınla tereddüte sahipti. İlk gün heyecandan titreye titreye oturduğu bankta yanına bir adam oturdu. Bu adam sıradan birisi değildi. Barış'ın tek günlük heyecanını bütün bir yıla yayacak ve onu karman çorman bi...