21

40 5 2
                                    

Gece dar koltukta şekilden şekile girerek uyuduğu için her yeri ağrırken uyandı.
Söylene söylene ayaklanıp elini yüzünü yıkamak için lavaboya gitti. Bir saati vardı okula gitmek için.

Uykusu açıldıktan sonra boş midesine birkaç lokma bir şey girsin diye mutfağa girdi esneyerek. "Günaydın." Duyduğu ses ile mutfak masasında oturan Birkan'ı fark ederek kendini toparladı. Onun burada yattığını tamamen unutmuştu. "Günaydın." Dedi ve gözleri masanın üzerinde ki hazır kahvaltıya çevrildi. Bu masayı hiç bu kadar dolu görmemişti çünkü dolabında bile bu kadar yiyecek olmazdı. Anlaşılan Birkan alışveriş yapmıştı.

"Gel otur. Bir şeyler hazırlamıştım seni bekliyordum. Bu arada ne diye koltukta yattın sen?" Barış masaya oturdu ve ağzına bir şeyler tıkıştırırken
"Benim yatağa sen yatmışsın. Başka da yatak yok ne yapayım?" Diye söylendi.

Karşısında ki gözlerini devirecek gibi olduysa da oflamayı tercih ederek bir şey yapmadı. "Yatağın iki kişilikti ama. Yanıma yatabilirdin ne diye koltuğa yatıyorsun? Zaten küçük, sığmamışsındır bile."

"Ne bileyim rahatsız olursun belki diye düşündüm."

"Dün gece seviştikten sonra mı?" Dedi ciddi misin der gibi. Barış cevap veremeden öylece durunca sabırla başını salladı ve çatalı eline aldı.
"Dolabın bomboş. Hep dışarıdan mı yiyorsun?"

"Genelde öyle yapıyorum."

"Ben bir şeyler aldım onları yiyene kadar dışardan yeme işine ara ver. Evi de temizledim sen uyurken. Temizliği aylık yapıyorsun galiba. Topak topak toz olmuş her yer."

"Geleceğini önceden bilsem temizlerdim." Dedi iyice mahçup olduğu için oturduğu yerde küçüldükçe küçülmüştü. Nasılsa tekim diye ev işlerinin hepsini aksatıyordu. Ev sahibi bu hali görse demedik laf bırakmazdı.

"Benim için değil kendin için temizle. Astımın yok muydu hem senin? Bu kadar tozlu bir yerde yaşaman sıkıntı çıkarmaz mı?"

"Bilmem ki. Şimdiye kadar bir şey olmadı."

"İyi, böyle devam et. Tek yaşıyorsun zaten başına bir şey gelirse kimse yardım da edemez. Aha burada tozun içinde boğula boğula ölürsün artık." Sabah kalktığında tek uyandığını görmek sinirini bozduğu için üzerinde bir huysuzluk vardı. Barış'a bir şey demeden onun yatağına girip uyumuştu. Onun da yanına geleceğini ve sabaha beraber uyanacaklarını düşündüyse de bütün planları suya düşmüştü.
Çatılı kaşlarından da anlaşılıyordu bu huysuzluk.

"Abartma sende ya bir şey olmaz." Diye mırın kırın etti. Önünde ki yemeğe odaklandığı için fazla konuşası yoktu ama yine de aklına gelen şeyi söylemeden duramadı. "Bu arada-" ağzında ki lokmayı yutup devam etti. "Dün öyle arada kaynadı ama sen daha özür dilemedin benden."

Birkan çatalını masaya bırakırken sonunda hatırladı diye düşündü. Dün gece seviştikten sonra Barış tek tük laf edebilmişti. Çekindiği için ufacık evin içinde Birkan'dan kaçıp durmuştu. En sonunda da duşa gireceğim demiş ve Birkan'ın uyuduğundan emin olana kadar da duştan çıkmamıştı. Elbette ki tamamen unutmuş değildi. Dün de aklına gelmişti ama demeye çekindiği için kalmıştı. "Unuttun sanmıştım, hayret."

"Aklımı karıştırdığın için öyle oldu bir kere. Şimdi lafı çevirme. Özür dile." Ağzına bir parça peynir atarken inatçı bakışlarını Birkan'ın üzerine sabitledi. Edilecek olan özürün fazla bir değeri kalmamıştı aslında. Dün gece ki birliktelik ile onu affetmiş gibi olmuştu zaten ama yine de duymak istiyordu.

"Hayatım yapma ama şimdi sırası mı? Yemekten sonra düzgünce konuşuruz." Dese de karşısındakinin ikna olacağı yoktu. Ağzında ki zeytin çekirdeğini avucunun içine çıkarıp çatalını masaya koydu. "Ben şimdi istiyorum hadi." Diye ısrar etti. Birkan bir nefes verip ağzını bir peçeteyle sildi ve arkasına yaslandı. "Pekala." Diyeceklerini aklından geçirdikten sonra burnunu çekerek söze girişti. Madem şimdi istiyordu o halde basit bir özür yeterli olurdu. Aklına dizdiği onca kelime yığınını bir kenara iterek olabilecek en düz şekilde konuştu.
"Özür dilerim o halde. Sadece hastane mevzusu için de değil. Kaba davrandığım her an için özür dilerim. Oldu mu?"

"Bilemiyorum. Çok tatmin etmedi aslında ama neyse. Börek de yapmışsın affedeyim bari."

"Çok iyisin. Sağol." Dedi alayla. Göz ucuyla tabakta kalan son börek dilimine baktı. Anlaşılan sevmişti. Hiç görmemiş gibi yemesinden belli oluyordu.
"Bugün okula gitmeyeceğim ben. Sende gitmiyorsun, gideceğimiz bir yer var."

"Nereye gidiyoruz?" Birkan'ın aksine karnını tıka basa doyurmakla meşgul olduğu için bütün kelimeler boğuk çıkıyordu ağzından.

"Abimi ziyaret edeceğim. Sende gelirsin, görmek istiyordu seni. Sorun olmaz değil mi?" Ağzında geviş getirdiği böreği yutamadan öylece tıkandı. Tanışmak istiyorum demişti ama sadece demişti. Gerçekten onu görmek istediği yoktu. Üstelik adamın suratı ben belalıyım diye bağırıyordu. Kim onunla isteyerek tanışmak isterdi ki.
"Bence sorun olabilir."

"İstemiyorsan söyle dürüstçe."

"İstemiyorum." Dedi hemen. Biraz canı sıkılsa bile bu tanışma işini sonraya ertelemek konusunda kararlıydı. Kendinden 15 yaş büyük bir adamın yanında rahat olamayacağını biliyordu zaten. Bu durumun içine girmek için heves ettiği söylenemezdi. Birkan başını sallayarak sofradan kalktı. Üstüne Barış'ın gömleklerinden birini giymişti. Barış bunu yeni fark ederek Birkan mutfaktan çıkana kadar onu seyretti. Yüzünde salak bir gülümseme peydahlanırken yağlanan ağzını hızlıca yıkayıp onun peşinden gitti.

"Her zaman gömlek giymek zorunda mısın?" Dedi sırf konuşmak için. Altında da pantalonu duruyordu. Sabah sabah hiç rahatsız olmuyor muydu?
"Zorundayım yoksa rahat edemiyorum. Üniversite bittiğinden beri gömlek dışı bir şey giymedim galiba." Onun ciddi ciddi açıklama yapmasıyla dudakları aralandı. Üniversite bittiğinden beri... Bu demek oluyordu ki 14 yıl civarı bir süredir sadece gömlek giyiyordu. "Yuh." Dedi şaşkınlığını gizlemeden.
"Yatarkende mi?"

"Yatarkende giyiyorum evet."

"Ne değişik bir modelsin sen arkadaş." Diye söylendi kendine hakim olamayarak. Barış zorunda kalmadıkça gömlek giymezdi bile. Birkan'ın ise üzerine yapışmıştı.

"Farkındayım." Dedi fazla umursamayarak ve Barış'ın yatak odasına girerek kenara koyduğu kırışık gömleğini aldı. "Ben gidiyorum. Okuldan sonra bana gel istersen ya da yarın konuşuruz. Fark etmez." Hiç soluklanmadan dış kapıya ilerledi ve ayakkabılarını eline alıp kapı eşiğinde dikildi. Son olarak diyeceği bir şeyler vardı. "Dün gece hoşuna gitti mi?"

Barış hiç olmamış gibi davranmaya çalıştığı şeyin direkt olarak sorulması ile sıkıntıya girerek elini ensesini attı.
"Evet, gitti." Sabahtan beri üstünde olan rahatlık aniden yok olmuştu.

"Daha fazlasını yapabiliriz istersen ama sana bağlı. Bir dahaki sefere üstüne çıkan ben olmayacağım, haberin olsun." Ayakkabılarını takıp Barış'ın diyeceği bir şey var mı diye merak edip son kez ona döndürdü başını ama genç adamın konuşası yoktu. "Görüşürüz." Dedi ve kapıyı kapattı.

B ile BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin