Sabaha kadar uyuyamam sanan Barış'ın yalnızca yarım saat sonra uykuya dalmasını Birkan da beklememişti. Kendisi uyumak için en az bir saate ihtiyaç duyduğu için Barış'ı izleyip durmuştu uyuyana kadar.
Sabah ise her zaman ki gibi yedide kalkıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmişti. Barış kahvaltılık fazla yemediği için ona patates kızartmayı düşündü. Patates almak için terasa çıktığında karşı daireye ait olan terasta tanıdık birini görünce elinde tuttuğu patatesler ile "Günaydın." Dedi.
Burak sesin kime ait olduğunu anında anlayarak panikle arkasını döndü. Birkan ile göz göze gelince daha da artan paniği ile kekeleyerek "Günaydın." Demeye çalıştı. Öyle böyle çekinmiyordu bu adamdan. Resmen korkuyordu.
"Kuzenin evde mi?" Dirseklerini terasın korkuluklarına yaslayıp belini eğdi. Burak'ın ailesi de bu sitede yaşadığı için sık sık denk geliyorlardı aslında ama genelde birbirlerini görmezden geliyorlardı. "Altta. Uyuyor."
"Senin bu saatte burada ne işin var?" Burak'ın kuzeni ellilerinde bekar bir adamdı. Bazen birkaç kadın ve kendi yaşlarında adamlar ile evde alemlere uçardı. Burak'ın da bu tarz bir şey için gelip gelmediğini merak etmiyor değildi. Ancak hiç ses duymadığı için ihtimal vermiyordu.
"Öylesine ziyarete gelmiştim. Spora gideceğim birazdan ondan kalktım."Birkan dudaklarını büküp dilini yanağının içinde gezdirdi. Kendine düşünmek için kısa bir süre tanıdıktan sonra "Kahvaltıya gelmek ister misin? Barış da burada." Diye bir soru yöneltti. Burak arada kalsa dahi reddetmeye çekinerek "Gelirim birazdan." Dedi utana sıkıla. Nasıl hayır diyebilirdi ki? Mümkün değildi bu adamı reddetmesi. Birkan, Burak'ın istemeyerek kabul ettiğini fark etse bile bir şey demedi. Gülümsedikten sonra mutfağa geçti ve masayı hazırlama işine kaldığı yerden devam etti. Kapı çalana dek sofrayı kurmuştu. Burak'ı içeri buyur etti ve hala horul horul uyuyan sevgilisini uyandırmak için misafir odasına gitti. Saat sekize geliyordu. Evet, bir tatil günü için erken olabilirdi fakat Birkan'ın düzeni buydu ve Barış, onun evinde kaldığı her gün bu düzene uymak zorunda kalıyordu. Biraz alışmış sayılırdı aslında ama yine de uyku tatlıydı tabii, uyanmak zor oluyordu.
"Hayatım." Dedi yatağın kenarına oturup elini delikanlının yorgansız sırtına koyarken. Yavaş yavaş okşadı elini koyduğu yeri. Barış'ın uykusu ağır olurdu, öyle kolay kolay uyanmazdı. Anlayacağınız böyle ufak okşamalar onu uyandırmak için asla yeterli değildi. "Kahvaltı hazır. Burak'ı da çağırdım hem, konuşursunuz." Hiç kıpırtı olmayınca romantik bir günaydın karşılaması yapmaktan vazgeçti ve Barış'ı sarsmaya başladı. Az sonra göz göze geldiği karalarla birlikte tatmin olarak gülümsedi. "Saat kaç ya?" Diye mırıldandı Barış uyku mahmuru bir sesle. Gözleri kısıktı, tam açamıyordu. Biraz dağınık yattığı için saçı başı da birbirine girmişti.
"Sekiz olacak birazdan."Kafasını yastığa bastırarak ofladı. Uyumak istiyorum diyemiyordu. Birkan'ın pis bir huyu vardı çünkü. Evine giren herkesin kendine ayak uydurmasını isterdi. Misafirliğe gelen herhangi birisi olsun, tamir için gelen yabancı bir işçi olsun... Eğer onun evindeyseniz onun kurallarına uyacaktınız. Bu bir zorunluluktu. Bu konu hakkında birçok kez tartışmışlardı çünkü kimi zaman Birkan gereğinden fazla karışıyordu Barış'a. Yine de savaşı kazanan Birkan idi. Öyle ya da böyle kendi kurallarını dayatmayı başarabilmişti.
"Beş dakikaya kalkarım.""Hızlı ol ama Burak seni bekliyor." Tam açamadığı gözleri aniden sonuna kadar açıldı. Daha sonra ise kaşlarını çatarak "Ne alaka ya?" Diye sordu. Sesi bir hayli boğuktu. Hala uykulu olduğu için kafası pek çalışmıyordu. Yorganın içinden çıkmadan yatakta biraz süründü. Kollarını Birkan'ın beline bağlayıp başını dizlerinin üzerine koydu ve şaşkınlığı bir kenara bırakarak gözlerini yeniden kapadı. Birkan bu ani değişim karşısında gülümseyerek elini dizlerinin üzerinde ki dağınık saçlara atıp okşarken hiç bozuntuya vermeden
"Ben çağırdım. Konuşmak istersin belki diye düşündüm. Malum benim sohbetim pek sarmıyor seni." Dedi imalı imalı. Barış bir şey anlamadan hmmlayınca gözlerini devirmeden edemedi.
"Neyse kalk hadi çayın soğumasın." Yanağını pat patlayıp oturduğu yerden kalktı. Salonda suç işlemiş ufak bir çocuk edasıyla oturan Burak'ı masaya davet edip onun arkasından mutfağa geçti. Doğrusu Burak'ı neden davet ettiği konusunda net bir fikri yoktu. Sevgilimin arkadaşıyla tanışayım diye düşünmüştü galiba çünkü Barış, Birkan'ın dostları ile her gün ufak tefek de olsa konuşurken Birkan ne Yağmur ile ne de Burak ile muhattap oluyordu. Biraz kaynaşmaktan zarar gelmezdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
B ile B
Teen FictionYeni iş yerine adapte olma konusunda yığınla tereddüte sahipti. İlk gün heyecandan titreye titreye oturduğu bankta yanına bir adam oturdu. Bu adam sıradan birisi değildi. Barış'ın tek günlük heyecanını bütün bir yıla yayacak ve onu karman çorman bi...