Son zamanlarda yazdığım en uzun bölüm oldu. Biraz geçiş bölümü gibi olabilir ama bolca romantizm ve Ozan içeriyor. Hesaplarıma göre finale 3 veya 4 bölüm kaldı. Umarım severek okursunuz, yaklaşık bir hafta sonra yeni bölüm yükleyebileceğim. Umarım o süre içinde ailemiz daha da genişler.
Şarkıyı, spoiler olacak ama söylemem gerek, Ozan'ın "Ben söylerim." demesinden sonra açabilirsiniz.
28. Bölüm
Gecenin karanlığı beni belli bir yere kadar saklayabilirdi. Gün doğmadan önce kendime saklanacak bir yer bulmalıydım ve bir an önce Eren ya da Ozan'a ulaşmalıydım. Aksi takdirde bu gece benim için bitmeyecekti.
Evin olduğu sokaktan koşar adımlarla ayrılıp ilk önüme çıkan köşeden döndüm. Benzer evlerin sıralandığı başka bir caddeyle karşılaşmıştım. İçinde bulunduğum durumu düşünmemeye çalışarak neredeyse koşar adımlarla ilerlemeye devam ettim. Gözlerim çevreyi kolaçan ediyordu. Sığınacak bir yer arıyordum, Duman Ailesi'nden biriyle karşılaşmadan bir yere sığınmam gerekiyordu.
Caddenin sonunda karşıma üç farklı sokak çıkmıştı. Hızla sokaktaki evleri gözden geçirdiğimde sol yanımda kalan sokaktaki inşaatı gördüm. İki katli binanın turuncu tuğlaları hemen dikkatimi çekmişti. Suratımda belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu. Sonunda sığınacağım bir yer bulmanın sevinciyle sokağa saptım ve bu sefer gerçekten koşarak binaya ilerledim.
Yürüdüğüm iki sokak bana semtin zengin kesimden oluştuğunu göstermişti, bu yüzden inşaat halindeki binanın çevresi ve içi rahatsız edecek kadar pis değildi. Binanın giriş kapısının olacağı yer kalın bir muşamba ile kapatılmıştı. Çevrede onu kesmek için kullanabileceğim hiçbir şey yoktu.
Rufus'un telefonunu çıkartıp arkasındaki süslü telefon kılıfını çıkardım. Kılıf, sert plastikten üretilmişti ama kıramayacağım kadar dayanıklı da değildi. Kapının önüne çöküp gerek yere gerek duvara vurarak kılıfı iki parçaya ayırabilmiştim. Parçalardan ucu daha sivri olanını elime güzelce yerleştirip muşambaya sapladım. Yırtılması uzun sürse de girebileceğim kadar yer açabilmiştim.
İçeri girince ilk işim telefonun fenerini açmak oldu. Çok uğraşmadan giriş katındaki arka odalardan birini saklanmam için uygun buldum. Kapının hemen yanındaki duvar boyunca birkaç sıra tuğla diziliydi, ardından oluşan çıkıntıda oturursam içeriye yapılan kısa bir bakışta fark edilmem imkânsızdı.
Tıpkı aklımdaki gibi oturup birkaç saniye boyunca ısınmak için ellerimi ovuşturdum. Ardından cebime koyduğum telefonu çıkartıp rehbere girdim. Parmaklarım liste boyunca Eren'in adını aradı. Sonunda bulduğumda neredeyse sevinçten çığlık atacaktım.
İkinciye düşünmeden "Ara" tuşuna bastım ve telefonu hızla kulağıma götürdüm. Telefon, açılana kadar dört kez çalmıştı. Sonunda açıldığında Eren'in konuşmasını beklemeden "Benim, Mira!" diye atıldım.
Eren, "Sonunda senden haber almak güzel," dedi. Sesinde merak ve bolca da hayal kırıklığı gizliydi. "Gitmeme izin vermiyorlardı Eren. Kaçtım ben de. Rufus'a saldırdım. Gelip alın beni çünkü burada kaçabileceğim hiçbir yer yok. İnşaatın birine saklandım, ne yaparım burada bilmiyorum." Öyle hızlı söylemiştim ki her şeyi soluklanmak için duraksamam gerekti.
"Nerede olduğunu biliyor musun?" diye sordu Eren. Konuşmayı beklemeye alıp telefonun yer bildirimini açtım. Birkaç saniye sonra ana ekrandaki hava durumu güncellendi ve "18 Derece" yazan parlak yazının altında "Kordon" yazısı çıktı.
Konuşmayı devam ettirip telefonu kulağıma götürdüğümde yine Eren'i beklemeden, "Kordon," dedim. "Ne kadar sürer gelmeniz?"
Erek soruma hiç düşünmeden cevap verdi. "Yola çıktık bile!" Ardından telefon kapandı ve ben binanın sessizliğiyle baş başa kaldım. Kendimi kabanımın içine gömercesine sokuldum. Duvara sinmiştim ve her an yüzümü aydınlatacak bir araba farının gelmesini bekliyordum. Ardından Duman Ailesi'nden birkaç kişi içeri girecek ve bana bu yaptığımın hesabını soracaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Bırak Ruhun Aşka Düşsün"
FantasyKalbimiz tüm gücüyle kan pompalarken aslında yapmak istediği tek şey içinde barınan ve korumak istediği ruhu yaşatmaktı. Ruh korkardı, korkutmayı biliyorsan; ruh çalınabilirdi, çalmayı biliyorsan ve ruh avdı, çevresinde avcılar olan. © Telif hakları...