Bölüm: 3 - Part I

1.5K 245 61
                                    

ALACA KIZI 

Zeyd Arslan – Kırgınım...

Beklenti içinde olmazsan eğer hayal kırıklığı yaşamaz ve üzülmezsin, der bir düşünür. Otuz iki senelik ömrümde planladığım hiçbir şey istediğim şekilde gerçekleşmemişken belki de ümit etmeyi bırakmam gerekiyordu. Ancak ben hiçbir şekilde beklenti içerisinde olmaktan çıkmamıştım. Bu belki de iyi bir şeydi lakin benim hayatım söz konusu olduğunda tam bir eksi yanımdı.

Erken yaşta babamı kaybetmiş, idol olarak amcamı rol model almış, anneme ve kız kardeşime fazlasıyla düşkünken hiçbir şekilde bir kadınla duygusal güçlü bir bağ kuramamıştım. Centilmen, kadın ruhundan anlayan biri olsam da üç yıl öncesine kadar bir kadınla gerçek anlamda güçlü bir bağ kurmamıştım, daha doğrusu kuramamıştım. Ta ki...

Leyla...

Leyla'yla ilişkim çok manidar bir dönemde başladı. Babamın katillerinin abi diye bildiğim adamla suç ortağının yıllarca aynı çatının altında yaşadığım, sevip saydığım kadın olduğunu öğrenmek çok ağır gelmişti. Bilhassa bu gerçeğin amcamın bildiğini ve bizden sakladığını öğrenmek... İşte bu beni normalde yapmayacağım hatalara sürüklemişti.

Leyla'yı sevdim mi hiç bilmiyorum. Sevdim evet ama sanırım bir arkadaşı, yakın bir dostu sever gibi sevdim. İnancımın kırıldığı yerde girmişti hayatıma. Kırgındı hayata tıpkı benim gibi. Beni anlıyordu ve bende onu anlıyordum. O süreci atlatmamda yakınlığıyla, dostluğuyla, samimiyetiyle destek olmuştu bana.

Nihayetinde onu kaybetmek...

Bunu asla atlatamadım. İki buçuk yıl bununla yaşadıktan sonra nihayet vicdanımı rahatlatmak için çıktığım yolda neye kapıldığımı bile bilmiyordum. Kendimce yaptığım planlar, oyunlar ve tahmin ettiğim neticeleri vardı. Lakin hiçbiri gerçekleşmedi. Oyunun içinde avcıyken av oldum, cellatken âşık oldum, yetmedi bir de avare oldum.

Hiçbir şekilde elini bırakmayacağımı söylediğim kadın tarafında terk edilmek, hem de öyle çıkmazdayken bunu atlatmak kolay değildi. Bir tarafta çok sevdiğim kadının gideceğini söyleyip gidişi vardı, diğer tarafta kardeşim hastanede ölüm kalım savaşı veriyordu ki hangi birine koşmam gerektiğini kestiremediğim o geceyi nasıl unutacaktım? O geceyi unutup hayatıma nasıl devam edecektim?

İçinde boğulduğum duygulara rağmen, içimdeki o koca boşluğa rağmen yine de vazgeçememiştim sevdiğim kadından. Onu buldum evet, hatta gidip ve gördüm. Dakikalarca kez izledim ve izlediklerim belki öfkemden belki de kırgın oluşumdan kaynaklıydı, en nihayetinde yanılarak geri döndüm.

Bergüzar'ı evimin bahçesinde gelinlikle gördüğümde içimde delice bir mutluluk ve o mutluluğu yaşamama engel olan yoğun bir öfke vardı. Ona adım atmak istiyordum çünkü tarif edilemez şekilde özlem duyuyordum. Gelgelelim buna her yeltendiğimde dilim hislerimden farksız şeyler kusuyordu.

Canım yandığı için canı yansın istiyordum sonra canının yandığını görünce kendi içimde kahroluyordum.

Bu duygularla nasıl baş edecektim ben?

Adana'ya döneceğini söylediğinde nevrim döndü. Bunun sebebini kendime itiraf etmekte güçlük çeksem de benden gitmesi olduğunu biliyordum. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, bunu gözlerine her baktığımda görüyordum ancak ben ondan geçemiyordum. Aylardır öfkemi diri tutarak denediğim halde unutamamışken, şimdi öfkemin tuzla buz olduğu noktada nasıl başaracaktım bilmiyorum. Onu unutmak istemiyorum.

Her şeyin bittiği noktada olduğumuzu düşünürken karşıma geçip bana baba olacağımı söylediğinde algılayamadım dediği şeyi. Her türlü konuşmaya, ayrılık sözlerine ve suçlamalara kendimi hazırlamışken bana söylediği şey tüm kontrol mekanizmamı altüst etti. Kulaklarım uğuldadı, gözlerimin önünde sayısız argüman geçip gitti, dünya birkaç dakikalığına da olsa dönmeyi bıraktı sanki.

ALACA KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin