Bölüm: 18 - Yıkım!

6.2K 619 315
                                    

MERHABA;)(

Alışmayın dedikten sonra ben DPNDPDLDODPOD

Öhüm, öhüm ciddiyet!!!

Keyifli okumalar diliyorum balkabakları💋

Keyifli okumalar diliyorum balkabakları💋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ALACA KIZI

BÖLÜM: 18 –YIKIM!

"Musibetler misafirdir, evde sabrı görmezse yatıya kalır. Nimetler de misafirdir, evde şükrü görmezse çeker gider."

La Edri

"Babaanne," dedim ilgisini izlediği televizyon dizisinden alıp kendi üzerime çekerken. "Birini öldürmek," dediğimde istemsizce yutkundum. "Allah'ın verdiği bir canı almak, yani birini öldürmek, bunun Allah katında affı var mıdır?"

Bakışlarını üzerimde gezdirirken, "Bilmem," dedi babaannem dudağını bükerken. "Allah affedendir, ancak bu demek değil ki her günahı işleyip af dileneceğiz ve o bizi cennetiyle ödüllendirecek." Muallakta kaldığını açık ederek daldı bir müddet. "Bilmiyorum kızım," dedi sonrasında. "Doğrusu bu konu hakkında konuşmak bizi aşar. Dilimin ucuna gelenden de gönlümden geçenden de emin değilim. Ne söylesem yanlış gibime geliyor."

"Bence affı yoktur," dedim babaannemin emin olmayışının aksine kendimden emin bir şekilde. Niye dercesine kafasını salladığında uzandığım yerden doğrularak babaannemin karşısına bağdaş kurarak oturdum. "Bir keresinde bir kitapta okumuştum: Mezarlıklar ölülerle dolu, onlara yaşamı verebiliyor musun da yaşayanı öldürme hakkını kendinde buluyorsun, diye soruyordu baş karakter."

"Doğru demiş," dedi babaannem. "Haddimiz olmayan konular bu meseleler."

"İşte canı veren Allah," dediğimde heyecanla nefeslendim. "Alan da o hakkıyla, bu durumda bir insanın başka bir canlıyı öldürmesi affedilmez bir suç bence. Düşünsene bir babaanne, intihar da çok büyük bir günah, çünkü kendi canımız üzerinde bile aslında zerre hakkımız yok O'nun karşısında. Yani bunun affı olmaz gibi..."

"Dediklerin doğru ancak yine de kesin konuşmayalım kızım," dedi babaannem uyarı dolu tınısıyla. "Bu bizim fetva verebileceğimiz bir konu değil. Hak O'nun, yalnızca O'nun. Umalım ki, dualar edelim ki merhametini üzerimizden hiçbir zaman eksik etmesin. Yoksa halimiz nice olur?"

Arkamda kalan kapıdan, merdivenlerin sonunda koridorun bitiminde olan kilerden yükselen gürültü patırtıyla korkuyla Zeyd Arslan'a baktım. Önce bir boğuk bir ses yükseldi, ardından devrilen eşyaların sesi geldi. Sanki birileri orada boğuşuyordu.

"Ali," dedi Zeyd Arslan korku dolu ses tonuyla. "Ali," dediğinde sesi az öncenin aksine daha yüksek çıktı, hemen sonra koşar adım yanımda geçerek kilere doğru ilerlediğinde hemen peşine düştüm. Evden birileri Ali'yi yakalamış olabilir miydi? Ferit abim mesela...

ALACA KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin