Bölüm : 3 Part II

1.9K 473 138
                                    

ALACA KIZI

Bölüm: 3 – Yeniden.

Sevgili Çocuğum!

Hayat dediğimiz kimi zaman uzun kimi zaman kısa olan yokuşlu bir yoldur. Dönemeçleri vardır, kalabalık caddeleri vardır, ıssız sapakları vardır ve de kör noktaları...

Yirmi beşimi bitirmeme sayılı zaman kala ömrüm gül bahçelerinden geçmedi ne yazık ki!

Sırların ve yalanların üzerine kurulmuş bir hayat insana ne verebiliyorsa ben de onu aldım bu süreçte. Sorgulama evresinde yüzleşmekten kaçındığım gerçekler ağırdı ve bir hayli zamanımı aldı, öyle ki zaten ıssız olan yolumu kör noktalara sürükledi.

Demek istediğim yol uzun, çevresel faktörler değişken, hayat kısa ve insanlarsa riyakâr. Bu sebeple kılavuz olarak kendini rehber bil Günışığım, yalnızca kendine güven – O'nun dışında pek tabii (Celle celaluhu)- kendini dinle, kendi haritanı yine kendin çiz.

Annen yeniden başlıyor hayatına Günışığım, bu sefer daha güçlü ve kendinden emin bir şekilde ve bu tamamen senin sayende.

Gücüm oldun sen benim, dirayetim oldun, umudum oldun.

Seninle birlikte mutlu günlere uyanmak için yeniden başlıyorum, Günışığım.

Günışığının annesi...

Koşulsuz şartsız kendini ait hissettiğin yer evindir, rol yapmaksızın yanında kendin olabildiğin kişi ailendir. Durduğum yerden bakınca anlıyordum ki benim evim burasıydı, babaannemle çocukluğumu geçirdiğim yerdi ve kan bağıyla kurulan bir tek ailem varmış benim, o da babaannemmiş.

Hayır, buna üzülmüyorum. Sadece kendi hayatım hakkındaki gerçeği bu kadar geç fark etmem ve de kabullenmem içimin acımasına sebep oluyor. Ne annem ve babam ne abilerim ne de kız kardeşlerim... Dün uzaktan bakıp izlediğim sözde ailemin umurunda dahi değildi yokluğum. Öyle ki geldiğimi dahi fark etmemişlerdi.

Aylar sonra evimdeydim, mutfağımda oturmuş özenle hazırladığım kahvaltımı yapıyordum. Yoğun geçecek gün için enerji depoluyordum. Kahvaltıdan sonra önce hastaneye gidip muayene olacaktım, sonra mekanıma gidip sözde ailemle yüzleşecektim ya da yüzleşmeyecektim. Bilmiyorum, buna henüz karar vermedim.

Masanın üzerindeki telefonum bir kez daha çalmaya başladığında göz ucuyla arayana baktım. Zeyd Arslan Cihanşah, arıyordu. Dün sabah söylediğim şeyi ancak bu sabah idrak etmiş olacak ki sabahtan beridir onuncu kezdir arıyordu. Cevaplamayacaktım, en azından muayeneden önce. İğnelemeleriyle enerjimi sömürmesine fırsat vermeyecektim.

Mental olarak bana iyi gelmeyenlerle ilişki kurmak zorunda değildim, bu kişi kalbimi tekleten kişi dahi olsa!

Telefon çalmaya devam ederken oturduğum yerden usulca ayaklandım. Tabağımdakileri çöpe döktükten sonra sudan geçirerek makinaya koydum. Tezgâhın üzerini sildim, dolaba kaldırmam gerekenleri yerine yerleştirdim ve odama çıkmadan önce taksi çağırdım. Yeni gün için hazırdım zaten, sadece çantamı alacak, üzerime son kez göz gezdirecektim.

Üzerimde siyah renk bol, kumaştan bir pantolon, balıkçıl yaka triko kazak ve blazer ceket vardı. Sivri burun botlarımı ayağıma geçirdikten sonra üzerime kabanımı aldım. Hazırdım, duvardan ördüğüm maskemle kırgınlığımı çok güzel gizlemiştim. Gözlerime bakan hiç kimse aylardır ne yaşadığımı göremezdi artık. En azından temennim bu yöndeydi.

Ben yaşadıklarımın sonucu değil, daha fazlası olacaktım!

Telefonumu ve çantamı alarak evden çıktığımda gelen taksiyle çok beklemeden günün koşturmasına kendimi bıraktım. Hastane kapısından geçerken bir kez daha çalan telefonum beni zorlasa da cevap vermeyi erteleyerek zaten beni bekleyen doktorumun odasına doğru kendimden emin adımlarla ilerledim. Dakikalar sonra doktorun odasının kapısında soluklanırken kendime birkaç saniye tanıdım.

ALACA KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin