Bir

2.3K 165 125
                                    

💠31.10.2024💠

Yazmamı isteyenin ben olmadığımı ve kafamın içindeki ana karakterimin kendi geçmişini anlattığını bilmenizi isterim.

Şimdiden keyifli okumalar...

Hayatımın en büyük hatasını üvey abimin başı için kendi başımı feda etmeyi kabul ederek yaptım.

El bebek gül bebek büyümemiştim ama hor görülüp ötekileştirilmemiştim de. Ben annemin güçlü olmayı öğrettiği, haksızlığa boyun eğmeyen, dik başlı kızıydım. Ya da babam dahil herkes öyle sanıyordu.

Babam annemi iki aile arasındaki husumeti bitirmek için berdel kararıyla ilk eşinin üstüne kuma olarak getirmiş, annem ise babamın aşireti karşısında güçsüz kalan ailesinin başı için kabul etmiş, zamanla da babama aşık olmuştu. Fakat babam ilk eşine hâlâ deli gibi aşıktı, onu annem de dahil herkesten çok sevmişti.

Bazen annemi hiç sevmediğini, aşkının ilk eşiyle hâlâ devam ettiğini hissediyordum. O yüzden aşkı bulamayan annemin aşkı, doğduğunda adını Evîn koyduğu ben olmuştum.

Kendi ayaklarımın üstünde duyabilecek kabiliyetim, çoğu insandan lafımı esirgemeyecek kadar sert bir karakterim, annem uğruna da canımı verebilecek  cesaretim vardı. Ve tabi sadece annemin bildiği bir de sırrım vardı. Ben çift cinsiyetli olarak doğmuştum.

Bunu bir tek annem ve beni konakta doğurtan yaşlı bir ebe biliyordu. Babamın ilk eşi, sancısıyla kıvranan annemin hastaneye götürülmesine izin vermemiş 'Kumadır, baş üstünde mi tutacaktım? Doğuracaksa burda doğursun, ölecekse de burda ölsün' diyerek bir tas su, bir parça kumaş parçasıyla annemin rahminden dünya denen bu kader çemberine gelmemi istemişti.

Annem, ebenin gözlerinde gördüğü dehşete korkup kucağına aldığı bana bakmış ve ebeye el pençe "Kur'an hakkı için kimseye söyleme ebe, kurbanın olam, ikimizi de öldürürler" demiş, zaten kız doğacağımı düşünen babama da "Kız doğmuştur ağam" dedirtmişti.

Kız doğduğum için yüzüme bakılmazken bir de kusurlu doğduğum anlaşılırsa konaktan atılıp baba evine gönderilmekten korkan annemin küçük ama kederli bir sırrıydım.

Ben de bir ağanın evladıydım, hep göz önünde ama kapılar ardındaydım. Annem beni kimseye elletmez, kendi yıkar giydirir, ayıptır deyip kapıları kapatıp altımı değiştirirmiş. Küçükken renk renk elbiselerle bürünmüş, belime kadar su gibi akan ince telli saçlarım annem tarafından özenle örülmüş ve annemin nasıl konuşmam, nasıl davranmam gerektiğini öğretmesiyle büyümüştüm.

Küçükken saçlarımı her ördüğünde altın öğüdü gibi saçlarımı okşaya okşaya "Büyüyünce güzel okullara gideceksin, okuyacaksın. Belli mi olur doktor olursun da kendi derdine de çare bulursun, ameliyat olur istediğin cinsiyete sahip olursun benim bahtsız yavrum. Hem ben soruşturdum senin gibileri de varmış, doktor bey anlattı, kimliğini de değiştirirsin. Ama kurbanın olam büyüyünce değin yalnız kız gibi davranasın, sakın kimseye bir şey demeyesin, evlenmeyesin" derdi.

Ama annemin en büyük sancısı on beş yaşına gelmeme rağmen her genç kız gibi regl olmamamdı, gece gündüz ne yedirip ne içirdiyse olmamıştı, gizlice götürdüğü doktordan hormon dedikleri iğneleri kalçama enjekte ettirmeye başlamıştı. Bedenimde yaşanan ufak değişikliklere adapte olmam zor olmamıştı, göğüslerim bir mandalina kadar da olsa büyümüş, boyum uzamış, kalçalarım orantılı şeklini almıştı ama sesimğn tam olarak bir kız gibi incelmesi hayli zaman almıştı. Onu da küçükken annemin sesini taklit ederek değiştirmeyi zaten öğrenmiştim.

Şükür ki on altıma basmadan ilk reglimi olmuş, annemin bütün köylülere "Kızım genç kız oldu" zılgıtlarıyla helva dağıttırmıştı. İşte o helva benim evden gidişimin arkasından dağıttığı acı bir tat haline gelmişti.

Deli Ağa'nın Gelini (Bxİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin