🎶🎶 Dil Disoje
🎶🎶🎶🎶🎶
Bir çığ nasıl başlar bilir misiniz? Kaç yıl biriktirdiği kar kütlelerini, saniyeler içinde yığın yığın önüne kattığı her şeyle beraber yok eder? İçeriden aldığı hangi darbe ya da dışarıdan tetikleyen nasıl bir çığlık bir çığ yaratır?
Aşk iyileştirir mi sanıyordunuz? Ciddi anlamda yanılıyorsunuz. Aşk zehirleye zehirleye, sinsice ve sessizce öldürür, siz iyileştim sanırsınız. Ve evet aşk öldürerek iyileştirir, yanında getirdiği tüm duygularla beraber.
Elinizde bir kandille kör karanlıkta çırılçıplak bir deliliğin peşinden koştuğunuzda anlıyorsunuz, karanlıklar aydınlığını da içine çekerek öldürür.
"Jêhat."
Kendi kendine mırıldanarak dağlara çıkan Jêhat'a sesimi duyurmak acıların, kederlerin, çığlıkların gömüldüğü topraklarda ellerinizle, tırnaklarınızla toprağı kazımaktı.
Annesinin mezarının önünde tir tir titreyen bacaklarıyla dizleri üstüne düştüğünde duyabilmiştim sessiz mırıltılarını.
"Anne... Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı
Karnında yaşıyordum kafiydi."Toprağı avuçları arasına alıp sıkarak "Anne... Anne.. ölüyorum" diye fısıldadı.
Jêhat'a doğru hızlı adımlar atarken "Jêhat" diye bağırıp elimdeki kandili yere attım.
Jêhat annesinin toprağına var gücüyle yumruk attığında olduğum yere çivilendim.
"Öldüm anne,,, zehirlendim,,, anne beni zehirledi aşk."
Yanaklarımdan sicim gibi yaşlar akarken Jêhat'ın benim aşkıma zehir demesi başımdan aşağı kaynar sular döktü. Bana her yaklaştığında, her dokunduğunda koşa koşa annesinin mezarına gelip delirişi beni yavaş yavaş öldürmeye başlıyordu.
Jêhat dişlerini sıka sıka yüzündeki yaşları silerek annesinin toprağını "Kalk uykundan,,, hesap vereceksin" diye bağıra bağıra çıplak ellerle kazmaya başladığında şoka girdim.
"Yaktın beni,,, helal etmiyorum anne,,, öldürdün beni anne hesap ver."
"Jêhat" diye bağırdım var gücümle ona doğru koşarken.
Jêhat sesimi yeni fark etmiş gibi arkasını dönüp bomboş gözlerle yüzüme baktığında karşımdakinin saatler önce gözlerimin içine umut kırıntılarıyla bakan adam olmadığını anladım.
O ise boşluğun hüküm sürdüğü gözleriyle annesinin mezarına dönüp tekrar mırıldana mırıldana kazmaya devam etti.
"Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?
Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?
Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün.
Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?""Jêhat Ağa yeter" diye dizlerimin üstüne düştüğümde Jêhat titreyen sesiyle "Anne,,, beni öldüler anne,, neden doğurdun yavrunu,,kim doğur dedi" yumruğunu göğsünün tam ortasına vurup fısıldadı. "Acıyor anne, çok acıyor, sızlıyor anne.." eliyle sırtındaki yara izlerine vura vura "Bak naptılar oğluna,,, oğlunu zehirlediler anne,,, vurdular, ezdiler, yaktılar anne,, öldüm anne,, binlerce kez öldüm" diye bağırdı.
"Uyanacaksın, kalk anne" derken toprağı tekrar avuçlarken neredeyse yarısını kazmıştı "Hêlal etmiyorum anne,,, aşkını hêlal etmiyorum.. Neden doğurdun beni, neden, neden? Aşk öldürüyor anne, kalbim acıyor, yoruldum acılardan, öldüm anne, beni öldürdü aşk."