"Soyun."
Bildiğim o karanlık gözlerle ve buz gibi bir sesle söylenen kelimeyle aynı günün gecesinde karşılaştım. Onu biraz daha anlamak için attığım adım endişeyle geri adım atmaya dönüşünce gözlerinin içine bakarak "Neden?" dedim ve adım adım üzerime gelen adamla geriye doğru adımlar attım.
Dün loş ışıkta bile delice parlayan kahve gözler derinliklerde bir şeyler arar gibi daha da karardı. İstemsizce elim kalkarken üzerime doğru yürüyen adamla sırtım arkamdaki aynaya çarptı.
Ben çarpınca sinsi bir gülüşle havadaki elimin bileğini tutan Jêhat elimi aynaya yaslayarak diğer elini omuzlarımdan aşağı süzülen saç tutumlarıma attı ve bir kokuyu arar gibi burnuna götürüp kokladı.
Aynadaki elimi indirmek ister gibi elimi çıplak göğsüne dayadım ve bu tepkim onun bana daha da yaklaştırıp sağ kulağıma doğru uzanmasına sebep oldu.
"Kocanı etkilemek istemiyor musun Deli Ağa'nın gelini? Bu amaç için berdelle buraya gelmedin mi? Soyun, belki kocanın aletini kaldırabilirsin."
Duyduğum fısıltılar dehşet vericiydi ve saatler önce mutfakta gülerek beraber delirmemizi isteyen adamla uzaktan yakından ilgisi yoktu.
Soğuk nefesi kulağımı doldururken sert sesiyle devam etti."Onlara gerçek bir cevap vermek istemiyor musun?" Korkuyla "İstemiyorum" diye fısıldadığımda kıvrılan dudaklarıyla burnunu kulağımın altındaki saçlarıma sürttü.
"Deli Ağa'nın yatağına girme" diye fısıldadı.
Ne dediğini fark ettiğimde şokla göğsüne koyduğum elimi ittim. Annemin telefonda söyledikleri aklıma geldiğinde hızlı hızlı nefesler aldım. Göğsünü ittiğim elimi de bileğinden tutup aynaya dayadı. İki bileğimi de tek eliyle kitleyerek kendini kasıklarıma yasladı.
"Biliyordum."
Korkuyla titreyen bacaklarımla boşluğa düştüm. Bileklerimdeki elini birden çekip benden uzaklaştı. Odanın ortasındaki tuvalin önüne geçti ve siyah örtüyü hızla kaldırdı.
"Kaçmak için bir fırsatın var. Umrunda olmayan üvey abini öldürebilirim. İstediğin şehre gitmeni sağlayabilirim."
Sıktığım yumruklarımla odanın kapısının olduğu tarafa doğru başımı çevirdim. Titrek nefesler alarak titreyen ellerimle yerdeki boya tüplerinden renkleri seçen adama baktım.
Ayağa kalkıp gözlerimin içine baktı ve orada ne gördüyse karşısındaki koltuğu gösterdi.
"Ya da her şeyi siktir et ve soyunup karşıma otur. Külfetlerinden kurtul, özgürleş."
Camdan içeri vuran ve aynalara çarparak yansıyan ışığın altında karşımdaki adam şimdi gerçek bir deliye benziyordu ve istediği deliceydi.
Bir kaç dakika süren sessizlikten sonra başını iki yana sallayan Jêhat yere attığı örtüyü alarak tuvalin üstünü örtmek için hareketlendi.
"Tamam."
Eli havada kalan örtüyle kaşlarını çattı ve anlamak ister gibi gözlerini kıstı. Aynalı duvardan uzaklaşıp adım adım ona doğru yürüdüm ve yürürken üstümdeki kazağı çıkardım. Dudakları şaşkınlıkla kıvrılırken ona bakarak eteğimi de indirdim. Bir parça kalan iç çamaşırımla ürpererek nefesimi tuttum.
Seyrettiği manzara onu zerre etkilemezken fırça tutan eliyle altımdaki iç çamaşırı gösterdi.
"Onu da."
Yüzümden bütün vücuduma yayılan utançla ellerim iç çamaşırıma gitti. Yavaşça onu da indirip yutkundum. Yine tepkisiz kalan adam koltuğu gösterip "Otur" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Ağa'nın Gelini (Bxİ)
General FictionEşcinsel kurgu.. İnterseksüel birey içerir!!