🎶🎶🎶🎶🎶
Bedenim Jêhat Agviran'ın tuvali, elleri onun fırçası, karanlığı ise renkleriydi. Bedenimin her noktasında gezinen elleri seçtiği renklerle baştan yaratılıyor, boyalı ellerinin değdiği her yerim cayır cayır yanıyordu. Bedenimi tanımayan zihnim deli gibi korkuyor ama bu korku büyük bir haz veriyordu.
Jêhat'ın boynumdaki elleri yavaş yavaş aşağılara doğru inerken sanki o da soluk almak ister gibi boğuk hırıltılarıyla sessiz bir şarkı mırıldanıyordu. Bu bizim şarkımızdı.
Cet océan de passion
(Bu tutku okyanusu)
Qui déferle dans mes veines
(Damarlarımı delip geçiyor)
Qui cause ma déraison
(Yıkılmama ve kötü şansıma)
Ma déroute, ma déveine
(Saçmalama neden oluyor)
Gözlerimin içine bakarak üzerime eğilip çıplak göğsüme geniş gövdesini yaslayıp ince saçlarımı okşarken kulaklarıma yakıcı soluklarıyla karanlığını fısıldıyordu."Benim güzel gelinim."
Boyalı eli göğüs kafesimden ince belime doğru indi ve sertçe sıkarak başını çevirip aynalardaki görüntümüze baktı. Aynalarda bedenlerimiz değil ruhlarımız sevişiyordu, renklerimiz renklerimize karışmış, soluklarımız iç içe geçmişti.
Cinsiyetimin ne olması gerektiğini bilmeme korkusu bana yıllarca ket vurmuştu ve kendime dokunmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. Tabularım, ahlaki kurallarım ve öğretilmiş korkularım vardı. Ama tüm bu korkularım deli bir ağanın elleri arasında parçalanıyordu.
Tu vas me détruire
(Beni mahvedeceksin)
Tu vas me détruire
(Beni mahvedeceksin)
J'aurais pu le prédire dès le premier jour
(Bunu tahmin etmeliydim ilk günden beri)
Dès la première nuit
(İlk geceden beri)Boyalı ellerini başımın arkasına attığım ellerime götürüp bileğimi tuttu ve kendisiyle beraber bacaklarımın arasına indirdi ve emir verici sesiyle "Dokun" dedi, elimi küçük aletimin üstüne getirip parmaklarını parmaklarımın arasına geçirdi. Onun büyük, kemikli eli arasında uzun parmaklarımla yavaş hareketlerle aletimi uyarmaya başladı.
O an hissettiğim korku ve aldığım zevk çığlık atmama sebep oldu. Kafamın içinde bütün duvarlar birer balyoz darbeleriyle parçalanıyor, hissettiğim duygu karmaşası gözlerimden yaşlar akıtıyordu.
Jêhat aynadan beni izliyor, başımı geriye atıp inlememi öldürücü bir gülümsemeyle izliyordu.
Elim elleri arasında hareket etmeye devam ederken yüzüme doğru yaklaştı ve boğucu sıcak nefesiyle fısıldadı. Dudaklarıyla dudaklarımın arasında santimler vardı.
"Kendini tanı küçük gelinim."
Ellerimiz hareketini keserken artık gözlerimden yaşlar süzülüyordu ve beynimdeki bütün sesler aynı anda çığlık atıyordu. Bacaklarımın titremesiyle ve hissettiğim yoğun ıslaklıkla diğer elimi Jêhat'ın çenesine götürüp başını yüzüme çevirdim, elini elimin arasından çekip başımın iki yanına koydu ve yeniden mırıltısıyla şarkımızı söylemeye devam etti.
Mon péché, mon obsession
(Günahım, saplantım)
Désir fou qui me tourmente
(Bana eziyet eden vahşi arzum)
Qui me tourne en dérision
(Benimle alay ediyor)
Qui me déchire et me hante
(Parçalara ayırıyor ve yakamı bırakmıyor)Bacaklarımın arasındaki ıslaklığa aletini sürttü ve sanki bundan zevk alır gibi dişlerini sıkarak boğuk bir sesle inledi. Zevk alan yüzünde gözlerinin içine baktığımda gördüğüm karanlık uçuruma çekildim, birer alev gibi parlayan gözleriyle çenesindeki elimi tuttu.