🎶🎶🎶🎶🎶
"Dokun"
Sigarasını dudakları arasına sıkıştırıp üstündeki siyah ceketi omuzlarından indiren Jêhat'ın tek kelimesiyle deri koltukta doğruldum. Neye ya da nereye dokunmamı istiyordu anlamamıştım.
Jêhat ise çıkarttığı ceketini bir köşeye atıp sigarasını tekrar parmakları arasına alıp ağzının içinde biriktirdiği dumanı gözlerimin içine bakarak dışarı üfledi.
"Cümlelerimi dikkatli takip et küçük gelinim. Dokunman gereken kendi bedenin."
Bu cümlelerinin karşısındaki tablo ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını o an anlamıştım. Sertçe yutkunarak dudaklarımı ıslattığımda yerdeki boyalardan renklerini seçen Jêhat boynundaki siyah kravatı da çekiştirerek gevşetti.
"Detaylar ruhunda saklı."
Doğrulduğunda hâlâ ona anlamaz gözlerle baktığımı fark ettiği için başını iki yana sallayarak biten sigarasını paletlerden birine bastırıp son kalan yudumunu sakince ağzının içinden akmasını sağlar gibi yavaşça bıraktı.
"Bu odada yargılar yok Evîn, toplum denen ahlak bekçileri ya da sakın kendini keşfetme diyen zihniyetler seni izlemeyecek. Aylar önce nikahına girdiğin kocan var karşında."
Doğruydu. Aylar önce deli bir ağa ile evlenmiştim, hem de kendi rızamla. Aylar sonra bana dokunması için yanıp tutuştuğum adam şimdi kendime dokunmamı istiyordu.
Ciğerlerimde sıkışan nefesi titreyen ellerimle sertçe verip bir elimi bacağımın üzerine koyup beyaz elbisemi yavaşça yukarı kaldırdım.
Her hareketimi saniye saniye izleyen Jêhat'ın gözlerinden geçen karanlık beni dipsiz bir kuyuya çekiyordu bir kez daha.
Dudaklarını ıslatıp renkleri karıştırdığı paletine dokundurduğu fırçasıyla tuvaline yöneldi.
"Elbisenin askısını indir."
Boşta olan elimle sağ omzumdaki ince askıyı yavaşça aşağı sıyırdım.
Jêhat'ın loş ışığın altında parlayan koyu kahve gözleri sözünü dinleyen bedenimin üzerinde geziniyordu. Fırçasını tuvaline dokundurduğu her hareketi bana bir şeyleri çağrıştırıyor ve zihnimde bir fitili ateşliyordu.
"Aynı bedende birbirinden tamamen zıt ama aynı zamanda iç içe geçmiş iki farklı cinsiyeti taşıyorsun. Ve sen, birinin diğerine üstün gelmesi için ruhunu parçalıyorsun. Hormonlar tatlı bir zehirdir küçük gelinim. Yakıcı, durdurulamaz ve karşı konulamaz."
Jêhat'ın durgun sesi akıntıya kapılan taşları sürükler gibi kulaklarımı dolduğunda kaşlarımı çattım. Ben yıllarca bu savaşın içinde mengeneye sıkışan ruhumu parçalara ayırmıştım. Kadın kimliğine bürünen bedenimde hissettiğim o eril dürtüleri dişlerimin arasında parçaladıkça parçalanmıştım.
Masanın üzerindeki paketinden yeni bir sigara alan Jêhat boynundaki kravatı tamamen çıkarıp yere düşmesine izin verdi. Sigarasını dudakları arasına yerleştirip gömleğinin en üst düğmesini açtı.
"Elbiseni yukarı sıyır, iç çamaşırını çıkar."
Her istediği bedenimi yeni bir ateşe ve bilinmeze sürüklüyordu. Elbisemi yavaşça daha da yukarı sıyırıp kalçamı hafif kaldırarak belime kadar çıkardım. İç çamaşırımı ise nefesimi tutarak bacaklarımdan sıyırıp çıkardım.
Jêhat masanın üstündeki yıpranmış metal zipposunu alıp ağır hareketlerle sigarasının ucunu tutuşturdu. Aklından ne geçiyordu hiçbir fikrim yoktu ama büyülü bir derinlikten gelen sesiyle istediği her şeyi yapacakmışım gibi hissediyordum.