Geçmiş küllerinde ki ateşten yangın çıkarmak için alevlenmeyi bekleyen bir yeldi.
Zeynep geçmişin o küllerinde yandıkça yanan taraftı. Geçmişin onu yakması için bir aleve ihtiyacı yoktu. Onun yangını hiç sönmemişti.
Beran bey bakışları ile duran ambulansları ve içinden indirilen yaralıları gösterdiğin de Zeynep'in içine apayrı bir ateş düştü. Sanki bedeni kavruluyordu. Haykırmak istedi lakin bedenini saran endişe yüzünden boğazı düğüm düğümdü.
Zeynep!
Bir garip Zeynep daha kaç kişiye sebep olacağım diye kendi kendine karalar bağladı. Sanki adının geçtiği yere bela götürüyordu.
Kendinde zar zor bulduğu takat ile kafasını olumsuzca sallayıp " hayır" diyebildi.
Beran bey o'na bakmadan soğuk bir sesle " Kadir önümde yığıldığın da bende senin gibi çaresiz hissettim"
Zeynep boğazı düğüm düğüm konuşmak için kendisini zorlasa da konuşamadı.
Beran bey o'na dönüp " senin baban gibi değilim bir oğlum birde kızım var. Gerekirse ikisi için dünyayı yakarım " sesinde ki küçümseyen edayla Zeynep üşüdü.
Gururu ayaklar altında kendisini bir hiçmiş gibi hissetti. Beran bey açık açık ben senin baban gibi değilim evlatlarım için dünyayı yakarım diyordu.
Zeynep yutkunup " benim de babam aynı şeyleri söylerdi" dedi ve duraksayıp " daha sonra elalem ne der diye başkalarının merhametine bırakıp gitti" konuşurken sesi titrememişti ve bir umut aşağıda ambulanslardan indirilenlenlerin ailesinden birileri olmamaları için dua ediyordu.
O konuştuğun da Beran bey o'na bakmadan gülümseyip " ben baban değilim. Evladım hakkında konuşacak elalemin dilini keserim" diye konuştu. Oysa daha birkaç saat önce elalem neder diye oğlunun üstüne gitmiş ve kalp spazmı geçirmesine sebep olmuştu.
Zeynep bunu bilmediğinden cevap veremedi.
Beran bey bileğinde ki tespihi parmakları arasına alıp tespihleri çekerken " Kadir benim canım. Canıma zarar veren de benim düşmanım. Ben düşmanım ölsün istemem. Ben ne yaşarsam o'da yaşamalı"
Zeynep anlamayan gözlerle ona baktığında burnundan soluyan bir öfkeyle "o gâvur aşığın aşağıda gidip son nefesini vermeden vedalaş " dedi.
Zeynep'in gözünden yaşlar akmaya başladığın da acılı sesiyle " hayır bunj yapamazsınız" deyip hıçkırarak ağlamaya başladı.
Beran bey gözlerini kısıp " belki inanmayacaksın ama yaptım. Görmek istersen son nefesini vermeden git koş"
Bedeni taş kesilirken Zeynep üşüdü.
Arkasını dönüp asansöre doğru koştuğun da Beran bey keyifli sesiyle " çok fazla endişelenme Azrail'in sözü var. Sen gitmeden ölmeyecek" diye küçümseyerek konuştu.
Açılan asansör kendisini içine attığında adamın dedikleri bir uğultu gibi kulaklarında raks etti. Asansör acilin olduğu katta durduğun da dışarı çıkıp korkuyla etrafına bakındı. Gözleri aradığını bulamazken içinde ki korku daha çok büyüyordu. Gözünde ki yaşı silip yanında geçen güvenlikçiyi fark edip onu kolundan tutup " biraz önce gelen yaralılar nerede " dedi.
Genç güvenlikce önce kolunda ki ele daha sonra ona baktı. Üstünde ki endişeden dolayı " yakını mısınız ?" Diye sordu.
Zeynep kafasını olumlu anlamda salladığın da " siz bekleyin şimdilik doktorlar müdahale ediyor. Birazdan size de bilgi verilir " dedi ve yanından geçip ondan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zeynep (Tamamlandı)
General FictionGüzeller güzeli Zeynep... İki adam ve bir kadın. Afran'ın mutlu olmak istediği tek masal prensesi Zeynep'ti. Zeynep'in masalında aşık olduğu prens Afran'dı! Lakin masalın iyi adamı Kadir'di... O babası ve sevdikleri tarafından bir kuleye değil Ma...