Islak Islak

81 12 115
                                    

Barış Akarsu - Islak Islak

Yeter ki ıslak ıslak
Bakma öyle...

:::::::

"Yok bu böyle olmayacak. Bir haftadır ağzına lokma sokmuyor. Geceleri içip içip geliyor. Soruyorum yok bir şey diyor.! Nur'a soruyorum , rahat bırak çocuğu diye beni azarlıyor abla.! Kesin bir şey var ve bana söylemiyorlar.!"

Diye dert yandı Neşe hanım ablası Türkan hanıma. Türkan Hanım derin bir iç çekti. O da farkında idi yeğeninin bir derdi olduğunun. Altay'ın ağzını aradı olmadı. Ece'yi sıkıştırdı işe yaramadı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Son çare olarak , Songül'e başvurmak zorunda idiler. Elinde ki kahve fincanını sehpaya koyup , çantasından telefonunu çıkardı ve Songül'ü arayıp hemen Neşe'ye gelmesini söyledi.

Tahmin ettiği gibi , anında gelmişti Songül. Dedikodu denildi mi ışınlanmayı bile bulurdu bu hızla.

Songül Hanım,  sırtında ki hırkayı çıkarıp koltuğun kenarına koydu. Türkan ile de selamlaşip hemen oturdu. Kendini zor tutmuştu zaten olanları öğrendiğinde. Bir haftada mahalle de neler neler olmuştu. Tam emin olmadan , kimseye anlatmak istemedi. Bu gün kızların konuşmalarına kulak kabartana kadar. Öğrendiği anda , Neş'ye doğru yola çıkmıştı zaten. O sırada da Türkan dan telefon gelmişti.

"Kız Neşe. Sana zahmet bana bi su veri ver. Buraya koşucam diye nefessiz kaldım. Anacım şu yokuş beni öldürüyor valla. Hadi kız anlatacaklarım var. Senin oğlanla ilgili.!"

Neşe hanım hemen mutfağa koşup , bir bardak su ile geri döndü. Songül Hanım suyu içip , dudaklarını iki parmağı ile temizledi ve hemen konuya girdi.

"Bir hafta önce Şenol , Barış'ın dükkana gitmiş. Oğlumdan uzak dur. Sen serserisin , oğlum doktor olacak. Yanına yakışmazsın. Kendi hayatını mahvettin. Oğlumun hayatını mahvetme demiş.! Barış da gidip Semih den ayrılmış bunun üzerine. Ondan her gece Nico'nun meyhane de içiyorlarmış. Tüm mahallenin gençleri."

Songül'un anlatırken kendinden bir şeyler kattığını biliyorlar dı. Ama şuan kimsenin umrunda değildi abartması. Neşe hanım , yerinden kalkmış salonda bir oyana bir bu yana gidip geliyordu. Türkan Hanım kendi dizlerini dövmeye başlamıştı.

"Benim oğlum serseri değil.! Alnının akıyla ekmek parası kazanıyor. Ne var okumadı ise. Herkes okumak zorunda mı.? Dükkan onun dükkanı.  Taşı sıksa suyunu çıkarır Barışım.! Yok yok. Bundan sonra bende karşıyım bu ilişkiye.! Abla şu söylediğin kızı , görmeye gidelim. Madem öyle. Bende oğlumu baş göz ederim..! Sanki onun sarı pipisine kaldık. Alsın turşusunu kursun oğlunun.!"

Songül Hanım tek lokmada kurabiyeyi midesine indirip ayaklandı. Şimdi Aysel'e olanları anlatmalı idi.

"Ay Neşe. Öfke ile hareket etme. Ben şimdi gidiyorum şekerim. Ocakta yemeğim var. Sonra haberleşiriz."

Yemeği olmadığını ve Aysel'e gideceğini iki kardeşte biliyordu. Yine de ses etmediler. Onların istediği de buydu.

Neşe hanım kararlı idi. Oğluna hayırlı bir kısmet bulacak ve baş göz edecekti. Daha fazla acı çekmesine gönlü razı gelmezdi.

Yaban Mersini Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin