Arkadşlar lütfen bölümleri beğenelim... ❤❤
Sabah uyandığımda başımda çalan çalar saate baktım. Saat 07:00'dı. Saat 8:30'da dershanem vardı ama şuan kalkmak istemiyordum. Bedenim hala yorgundu, bu yüzden 5 dakika daha gözümü kapatmak istedim. Ama düşüncelerim beni rahat bırakmıyordu. Yatakta doğruldum. Saç diplerime kadar ıslaktı. Çok terlemiştim, yataktan çıkıp balkona doğru ilerledim. Aşağıya baktığımda dün geceyi hatırladım. Bir an gülme isteği geldi. Kendimi tutamadım ve gülmeye başladım.
Kapı çaldığında balkondan odama girdim. Annem üzerine beyaz şifon bir gömlek giymişti. Altınada kumaş bir pantolon, siyah topuklu ayakkabılarla albenili duruyordu.
"Günaydın, tatlım."
"Günaydın. Anne nereye gidiyorsun?" anneme biraz daha dikkatli bakınca emekli bir öğretmene benzediğini farkettim tek farkı fazla albeniliydi. Bir mimara göre fazla makyaj yapmıştı. Katolog mankenlerine benziyordu. Annemi uzun bir aradan sonra ilk defa böyle görmüştüm.
"Şirkete gidiyorum canım." ağzım kurumuştu. Çalışma masamın üzerinde ki inek desenli sürahiden kristal bardağıma su doldurdum.
"Şirkete böyle gittiğini ilk defa görüyorum." bunu söyledikten sonra bardakta ki suyu bir yudumda bitirmiştim.
"Bende kadınım tatlım süslemek benimde hakkım." dediğinde hafifçe yanağımı okşadı bana pek inandırıcı gelmesede odamdan bir öpücük atarak ayrıldı. Herşey çok garip geliyordu. Annem bana yalan söylüyordu, bunu anlayabiliyordum. İnsanlar yalan söylerken yüzünde ki mimikleri değiştiriyorlardı bunu incelemekten nefret etsemde elimde olmadan yapıyordum.
Bir yandan kafam berk'e takılmıştı. Saat 07:26 olmuştu. Beni aramamıştı, mesaj atmamıştı. Bu düşünceleri aklımdan hemen kovdum. Çocuk neden beni arıyıcaktı. Sadece bir pilav yemiştik, beraber bu soğukta denize girmiştik, dertlerimizi paylaşmıştık. Kendime kızdım, böyle düşünmem çok aptalcaydı.
Gerçekten terlemiş olan saç diplerimi yıkamam gerektiğine karar verdim. Duşa girip hazırlanıcaktım. Duşa girdiğimde ilk defa duş jeli kullanmak istedim. Annemin duş jellerini teker teker koklamaya başladım. Nıvea Kızılcık Meyvesi kokulu olanı aldım, çünkü bir düzgün o kokuyordu. Diğerlerinin kokusunu pek sevmedim. Duştan çıktığımda, kafamı havluya sardım. Dolabımda hangi eşyayı giysem diye düşünürken iç çamaşırlarımı giymiştim çoktan. Hava gerçekten soğuktu, bu yüzden siyah,uzun dar kot ve gri çizme giydim. Çizmemde hafif topuk vardı. Üzerime uzun beyaz bir kazak ve şişme mont giydim. Yanıma Jansport bir çanta aldım. İçine sayısal kitaplarını doldurdum.
Atkımı ve şapkamı geçirirken, telefonum bir anda titredi mesaj sesi gelince telefona doğru atıldım. Ama ayağıma başıma sardığım havlu takıldı ve kendimi yere kapaklanmış bir halde buldum. Diz kapağımı çok sert vurmuştum. Yerde iki büklüm oldum ama acısı yavaş yavaş geçince ayağa kalktım.
Telefonun kilidini açtım ve ekrana baktım. Öküzden mesaj gelmişti. Büyük bir umutla açtığım mesajda tek bir cümle yazıyordu.
"Napıyorsun?"
"Hazırlandım, dershaneye gidiyorum." onun ne yaptığını sorma isteği duymamıştım.
"Dershanenin adı ne? Ve kaçta çıkıcaksın?"
"Güven Dershanesi, 18:45'te çıkıcam." telefonu bir kenara bırakıp şapkamı kafama geçirdim. Atkımı boynuma sardım ve kapının anahtarlarınıda alıp evden çıktım.
Bir süre sonra mesaj gelip gelmediğine bakmak için telefonu elime aldım. Meaaj atmamıştı. Hem ilk mesajı atıyordu, hemde konuşmuyordu. Konuşmayı bile benden bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı ?
Teen Fiction"Ya ne yapıyorsun? Dikkat etsene." Ben bunu diyince çocuk afallasa da laf unutmadı. "Asıl sen ne yapıyorsun?" "Böyle fotoğraf çekilmez. Ben mi öğreteyim sana?" "5 metre yayılan ben değilim kızım." ---------------------------- Ataberk ve Alya'nın...