Ataberk'in Ağzıdan
"Buraya getirin onu. Tam önümde durmasını istiyorum." Hava iyice karardığı için Alya'yı eve bıraktım ve yarım bıraktığım işi tamamlamak için eski deponun arkasındaki ormanın yolunu tuttum. Barış ve Mert yanımda gelirken Yiğit'i de sürüklüyorlardı. Tam karşımda diz çöktürdüler ve bakışlarımı görmesi için saçından tutup kafasını kaldırdılar.
"Ata... Misafire böyle mi davranılır?" dediğinde onu sadece Mert tutuyordu. Barış yavaş adımlarla yanıma yaklaşmıştı. "Yoksa annen sana nezaketi öğretmedi mi?" dedi ve gülmeye başladı. "Yoksa öğretemeyecek kadar erken mi ayrıldı bu dünyadan? Tıpkı kızın gibi."
Hızlı adımlarla ona yaklaştığım sırada Barış önüme geçti ve beni durdurdu. Elime bir tüfek verdiğinde şaşırmış şekilde ona baktım. "Hallet işini ve karının yanına dön." Ona şaşkın bir şekilde bakmaya devam ettim ama aynı zamanda tüfeği kaldırıp nişan aldım. Barış önümden yavaşça çekilince Yiğit'in hafifçe solan yüzüne baktım. Korkmuş muydu?
Yine sırıtan yüzüyle karşılaşınca tüfeği iyice kavradım. "Ata... Beni böyle basit bir yolla mı öldüreceksin yoksa?" dedi ve dudağını yaladı. "Ben hazırım."
"Seni kaç kez öldürmeye ihtiyacım var?" diye sessizce nefes verdim. "Kızımın acısını yaşaman için kaç kere öldürmem gerekiyor seni?!" Bu kez bağırmıştım. Barış sessiz bir şekilde kenara yaslanmıştı. "Benim kanımdan birini nasıl öldürdün?! Hiç mi düşünmedin orospu çocuğu?! Ataoğullarına bulaşmamam gerekirdi, diye!"
Birden rengi attı. Korktuğu çok belliydi. Hafifçe sırıttım ve elimdeki tüfeği daha sıkı sardım. Tüfek onu korkutuyorsa başvuracağım yöntemleri sonra açıklayıp sürpriz yapmak en iyisiydi.
"Ataoğlu ailesinin tehlikeli yanı sensin." dedi ve sırıttı. "Annen mükemmel bir kadındı. Hayattaki büyük zevklerimden biri. Gerçek annenden bahsediyorum. Dur bir saniye... Adı sanırım, Leyla idi."
Gözlerimi sinirle kapattım. Yalan söylediği çok belliydi. Kulağındaki kulaklık hala dururken onu götüne sokmayı planlıyordum.
"Senin çocukluk trajedilerine kadar biliyorum Ata... Fazla uğraşma benimle. Sık kafama."
Hafifçe gülümsedim. "Ben sert oynamayı severim." dediğimde gülümseyen yüzü soldu. Biliyordum. Benden korkuyordu. Elimdeki silahı yanımda duran Barış'a doğru fırlattım. Ustalıkla silahı kavradı ama bana şaşkınca bakmayı da ihmal etmedi. "Benimle oynamak ister misin?"
"Sık kafama ve oyunu bitir." dedi buz gibi çıkan sesiyle. Dudaklarımı yaladım ve gülmeye başladım. "Asla..."
Yavaş adımlarla yanına ulaştım. Benim önümde diz çöktüğü için Mert saçlarından tutup kafasını havaya kaldırdı. Cebimde duran muştayı sağ elime yavaşça geçirirken Barış'tan tuz istemiştim. Bu oyunları oynamayı seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı ?
Teen Fiction"Ya ne yapıyorsun? Dikkat etsene." Ben bunu diyince çocuk afallasa da laf unutmadı. "Asıl sen ne yapıyorsun?" "Böyle fotoğraf çekilmez. Ben mi öğreteyim sana?" "5 metre yayılan ben değilim kızım." ---------------------------- Ataberk ve Alya'nın...