53-Doğum Günü

642 27 7
                                    

 Bir çoğunuz böyle bir şeyi beklemeyebilirdiniz ama sizce de onlar çok ayrı kalmadılar mı?

-------------------

"Bu beyazı giymeni istiyorum. İnan bana mükemmel olacaktır." dedi Peri ve beyaz bir elbiseyi yatağımın üzerine bıraktı. Ardından bana baktı.

"Alya... Dünyaya dön kızım." dedi yüksek sesle.

"Dönmek istemiyorum. Uzay çok güzel," dedim ve oturduğum yerden kalktım. "senin şu doğum günü işinde ben olmasam."

"Saçmalama zaten bildiğin gibi doğum günüm senin doğum gününle ardışık, gece 12'den sonra sen doğmuşsun Alya. Beni yalnız mı bırakacaksın?"

Evet, öyleydi. Onun doğum günü 12 Haziran benim ise 13 Haziran. Şaka gibi ama gerçek. Aynı günde olabilirdi. Birde bunu düşünün. Bugün sabah Çınar yanıma geldi ve ceketinin iç cebinden kırmızı bir kutu çıkardı. Şok olmuştum. Bana 'Bugün mükemmel olmalı Alya, Peri bugün hayatının şokunu yaşamalı.' dedi ve -sessiz olmamı ister gibi- işaret parmağını dudaklarına bastırdı.

Bugün Peri'nin Çınar'a yanıtı ne olacak bilmiyorum ama umarım çok mutlu olurlar. Parti Antalya'da oluyor. Büyük babamın büyük ısrarları sonucu onun yanında yapmaya karar verdik. Bir kaç ay önce Berk ve ben şu zorlu plandan başarıyla sıyrılmıştık. Sorun şu ki Berk hala benim güvende olmadığımı düşünüyordu.

Şimdi Alya'nın neden yarın doğum günü olmasına rağmen mutsuz olduğunu düşünüyorsunuzdur. Sebebi doğum günlerimin berbat geçmesi değil. Aksine çoğu insanların sahip olamayacağı kadar güzel bir doğum günü yaşıyorum. Ama yıllar önce hafızamda berbat bir anıyla beni yalnız bırakmışlardı. Berk bile bana güvenmediği için o anıyla beni karanlığa sürüklemişti.

Sahte doğum günüm. Semih. Berk'in çaresizliği, güvensizliği o kırmızı elbiseye sinmişti sanki. Acıyla geçen 7 yıl. Az bir süre değildi.

Odamın terasına çıktım. Peri çoktan gitmiş olmalıydı. Ellerimi terasın demirlerine koydum ve aşağıya baktım. Arka bahçede çalışan insanları gördüm. Herkes doğum günü, yani doğum günleri için çabalıyordu. Akşamüstü olduğundan güneş iyice turuncu renge bürünmüş ve denizin üzerine yansıyordu. Tatlı tatlı esen rüzgara doyum olmuyordu bu saatlerde. Ta ki,

"Şuan tam bir tömblr görl gibisin." diye seslenen Berk gelene kadar. Balkonun altında bana gülümsüyordu.

"Büyük babama benziyorsun."

Üzerindekilerle tamda büyükbabama benzemişti. Omuzların geçen kemer takmıştı ve kumaş pantolonla mükemmel görünüyordu. Önce bana ardından üzerindekilere baktı. Gülümsedi ve kafasını hayır anlamında salladı.

"Bunu benden büyük baban istedi." dedi ve bu seferde beni süzdü. "Sende evde kalmış kızlara benziyorsun."

Gülümsememi kesmiştim. Bu sefer ben onu süzdüm. "Sende evde kaldın."

"Yoo, ben bahçedeyim." dedi ve gülümsedi. Berk'e iğrenç bir bakış attım ve odama döndüm.

Böyle bir espri onun seviyesini düşürmemişti ama benim korneam intihar etmişti. Boy aynasında uzun uzun kendime bakarken birden kapı açıldı.

"Giyiniyor olabilirdim, Berk."

"İnan bana merdivenleri çıkarken bile giyiniyor olman için dua ettim. Gözüm bayram ederdi, fena mı?"

Gözlerimi devirdim. Fazla hayal kuruyordu.

"Şaka bir yana, hala giyinmemişsin. Bugün biricik(!) arkadaşların için özel bir gün."

Aşk mı ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin