Arkadaşlar bölümler hakkında yorum yaparsanız çok sevinirim.
---------------
"Her şey için teşekkürler. Gene mükemmel bir organizasyon ile karşımıza çıktın, Mehmet." dedi orta yaşlarında olmasına rağmen her zaman özenle takım elbise giydiği belli olan adam. Gizemli kızda o adamın yanında duruyordu. Babası olduğundan kendi adım gibi emindim. Barış sürekli kıza bakıp kaşlarını çatıyordu. Onu dinlememesi Barış'ı sinirlendirmişti. Berk arkamdan ilerleyerek babamın yanına gitti ve ideal bir damat olarak babamın yanındakilere hoşça kalın dedi.
Bende sırf şu kızı merak ettiğim için yanlarına gittim. Babam beni görünce gülümsedi ve Berk'te kolunu omzuma atıp beni kendisine doğru çekti.
"İyi ki kızınızı da getirdiniz. Umarım eğlenmiştir." dedi babam ve kafasını kıza çevirdi. Barış o anda yanımıza geldi ve ellerini yavaşça iki yana doğru açtı.
"Eğlenip eğlenmediğini daha öğrenemedik Mehmet Amca," dedi ve sinirle güldü. "Konuşmuyor ki!"
"Barış kes sesini!" diye fısıldadı Berk. Bende ona kızgın bir bakış attım ve korkmuş olacak ki yanımızdan ayrıldı.
"Çocuğa kızmayın canım. Benim kızımda problem, onu buraya getirene kadar nasıl yalvardım bilemiyorum vallahi. Buraya da tamamen arkadaş çevresi olsun diye getirdim."
"Baba... Benim bir arkadaş çevrem var." dedi sinirle ve kısık gözlerini babasına çevirdi. Fazla kısık değildi. O an onu incelemediğimi fark ettim. Maalesef ki takıntı hastalığım o anda devreye girdi.
Saçları kısaydı ama düz olduğu için çok tatlı görünüyordu. Gözlerine likit çekmişti ve kısık gözleri ortaya serilmişti. Boyu normaldi. Çirkin bir kız değildi, güzelde değildi ama bu kız tatlıydı. Birden yaptığım bu tanıma gülümsedim. Kız gülümsememi görünce önce kaşlarını çattı ardından yüzünde hafif bir tebessüm görmüştüm.
Barış yine yanımıza geldiğinde Berk'in kulağına yavaşça bir şeyler söylemişti. Bunu bir tek o kız ve ben fark etmiştik. Barış hala gözlerini kıza dikmiş bakıyordu. Babam arkadaşları ile kendi aralarında konuşmaya başlayınca bizde bir grup olmuştuk. Barış söze girdi.
"Vakit kaybetmememiz gerekiyor. Onların burada olduğuna bahse girerim. Hatta şuan tepeye bir yere diktikleri nişancı bizi hedef almış bile olabilir." dedi ve gülmeye başladı. Bu fikir benim kanımı dondurmuştu. Tek kurşun içimizden birini sonsuz karanlığa gönderebilirdi. Berk kaşlarını çatıp Barış'a baktı. O sırada arkamızdan gelen bir sesle hepimiz oraya döndük.
"Bir planınız olduğunu tahmin etmiştim." dedi ve yanımıza geldi. Ellerini göğüsünde birleştirip teker teker bize baktı. "Fazla belli ediyorsunuz. Hele sen." dedi ve Barış'a baktı.
"Konuşabildiğinin ispatını bize yaptığın için teşekkür ederiz. Şimdi siktirip gidebilirsin." dedi Barış. Kıza küfür mü etmişti o? Ben tam cevap verecekken kız araya girdi.
"Konuşabildiğimin ispatını sana ve arkadaşlarına mutfakta yapmıştım ama senin beynin - ki var olup olmadığından şüpheliyim - bunu algılayamadığı için tekrar yapmak zorunda kalıyorum. Ya da sen unutuyorsun, git bir psikiyatr bul ve ona görün." dedi tek nefeste. Bilimsek yönden laf sokması Barış'ı sinirlendirirken hızla nefes almaya başlamıştı.
Bu beni korkutmuştu çünkü Barış'ı ilk kez böyle görüyordum. O hep neşeli gülen birisi, şimdi böyle olmasını garipsemiştim. Yanakları kızarınca sıktığı dişlerini bildiren yanağındaki kemik dışarıya çıkmıştı.
"Kimi unutup... Kimi unutmayacağımı... Sana sormayacağım..." dedi ve hızla içeriye ilerledi. Gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Berk'in de endişelenmiş bir hali vardı. Uzunca bir süre Barış'ın arkasından baktıktan sonra kafasını kıza çevirdi ve hafifçe gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı ?
Teen Fiction"Ya ne yapıyorsun? Dikkat etsene." Ben bunu diyince çocuk afallasa da laf unutmadı. "Asıl sen ne yapıyorsun?" "Böyle fotoğraf çekilmez. Ben mi öğreteyim sana?" "5 metre yayılan ben değilim kızım." ---------------------------- Ataberk ve Alya'nın...