Sonunda eve gelmiştik. Annemden önce arabadan çıkıp eve doğru yürüdüm. Evimiz 2 katlı, geniş bir salona sahip 1 misafir odası 2 Yatak odası olan bir evdi. Yatak odalarından biri benim diğeri ise annemdi. Annemin odası alt katta benim odam üst katta olduğundan evin içinde pek karşılaşmıyorduk. Ben odamda zaman geçiren bir kızdım. Ayrıca odamda balkon olduğundan rahatlıkla dışarıyı görebiliyordum. Odamın sadece bir duvarı kitaplık için ayrılmıştı. Size kitapları çok sevdiğimi söylemiştim.
Yatağım tek kişilikti, çünkü çift kişilik bana saçma geliyordu. Ama odamda en çok sevdiğim özellik yatağıma yattığım zaman yıldızları görebiliyor olmam. Yatağım pencerenin altındaydı. Balkonda özel bir okuma alanım vardı. Çalışma masam giriş kapısının yanında duruyordu. Eve girdiğimde hemen yatağıma uzandım. Burası kendime ait hissettiğim tek yerdi. Üzerimden kıyafetlerimi çıkarıp, uzun bir pijama altı ve askılı birşeyler giydim. Ev sıcak olduğundan askılı dolaşıyordum. Valizimden eşyaları çıkarırken telefonum titredi. Mesaj gelmişti.
'İstanbul'a dönüyorum.'
Numara önce yabancı gelmişti. Ama mesajı görünce kimin attığını anladım. Berk'i rehberime kaydetsem daha iyi olur diye düşündüm ve rehberime 'Öküz' diye kaydettim. Telefonu yatağın üstüne attım ve çamaşırlarımı yerleştirdim. İş bittiğinde annem yemeğe çağırdı. Otobüste yediklerimin üstünden baya zaman geçmişti.
Mutfağa indiğimde masaya tabak çatalları yerleştirdim. Masaya oturup annemi izlemeye başladım. Annem bir eliyle telefonda mesaj yazıyor diğer eliyle yemeği karıştırıyordu.
"Anne, kiminle konuşuyorsun?"
"Anlamadım tatlım?" ben bu soruyu sorduktan sonra annem telefonu tezgaha bıraktı.
"Kiminle mesajlaşıyorsun?"
"Hiç, mimarlıkla ilgili bir projenin fotoğrafı gelmiş ona baktım." annemin makarnası çok güzel olurdu ama bu sefer pek hoşuma gitmemişti. Yemeği yedikten sonra annem çöpleri atmaya çıktı. Ben salonda ki bölgemde iki-seksen yayılıp televizyon izliyordum. Annem evde yoktu. Çöp kovaları evimize uzak olduğu için 10 dakika sürüyordu. Susadığım için kendime su doldurmaya mutfağa gittinim ve suyu kristal bardağa döktüm. İçerken ocağın yanında ki telefonu farkettim. Bundan nefret ediyordum ama annem bunu yapmaya zorluyordu beni. Telefonu alıp tuş kilidini açtım. Mesajlara girdiğimde hiç mesaj yoktu. Zeki kadın silmişti mesajları son aramalarda sadece ben vardım. Telefonu deşemeden kapının sesini duydum. Telefonu aynı yere koydum. Salona doğru ilerleyince annemi gördüm. Koltuğuma oturdum.
"Kızım telefonumu gördün mü?"
"Hayır." istediğimde gerçekten iyi yalan söyleyebiliyordum. Annem evin içini ararken bulduğunu söyledi ve odasına çekildi.
Şuanda içimden onun kapısını dinlemek geliyordu. Ama bunu yaparsam kendimi çok suçlu hissedicektim. En iyisi odama çıkmaktı. Odamda bilgisayarı açıp takılmak istedim.
Bilgisayar açıldığında o fotoğrafı görünce gülesim geldi. Hala silmemiştim. Neden silmemiştim? Silebilirdim. Tam silicekken telefonuma mesaj geldi. Silmekten vazgeçip, telefonu elime aldım öküzden değildi. Peri mesaj atmıştı.
'Ben çok kötü birşey yaptım.' Peri'nin ne demek istediğini anlamadım arayıp neler olduğunu sormaya karar verdim.
"Peri ne oldu iyi misin?"
"Ben iyiyim de sen..."
"Ben mi ne oldu?"
"Ben seninle ilgili çok kötü birşey yaptım." biraz durdum ve nefesimi dışarıya üfledim kızmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı ?
Ficção Adolescente"Ya ne yapıyorsun? Dikkat etsene." Ben bunu diyince çocuk afallasa da laf unutmadı. "Asıl sen ne yapıyorsun?" "Böyle fotoğraf çekilmez. Ben mi öğreteyim sana?" "5 metre yayılan ben değilim kızım." ---------------------------- Ataberk ve Alya'nın...