49-Patron Benim

646 33 0
                                    

Geciktim biliyorum. Hatta baya geciktim. Sınav haftamdı ve ben bir ineğim. Gerçekler acıdır. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. :) İyi okumalar...

------------

"Sen kendini ne zannediyorsun?!"

Berk yavaş adımlarla salona ilerliyordu. Az önce beni çat diye öpmüştü. Bunu yapmaya hakkı yoktu. Bende onun arkasından salona doğru ilerliyordum.

"Sen kimsin de beni öpüyorsun be?!"

Birden hızımı alamayıp Berk'in sırtına çarptım. Bunun sebebi ise onun önümde durması olmuştu. Bakışlarımı ona çevirdim ve baktığı yöne baktım. Rüzgar koltukta uyuyakalmıştı. O kadar masum ve o kadar tatlı duruyordu ki kendi derdimi unutup onun bu haline gülümsemiştim. Berk'in de yüzünde bir sırıtış belirdi ve yavaş adımlarla onun yanına gitti. Nedenini bilmiyorum ama bir anda bende Rüzgar'a doğru ilerledim.

"Sana benziyor..." ağzımdan çıkan sözlere ben bile şaşırmıştım. Berk gülümsedi ve yutkundu.

"Biz değil, kaderlerimiz benziyor." dedi ve koltuğun ucuna oturdu. Dikkatle Rüzgar'a bakıyordu. "Onun hikayesi benimkinden daha karmaşık, daha kötü..."

"O daha bir çocuk. Ne kadar acı çekmiş olabilir ki? Sadece 10 senelik bir hayatı var. 10 seneye ne kadar acı sığabilir ki?"

Berk bir an gözlerini bana çevirdi. Sonra derin bir nefes aldı ve kendini hazırlamaya çalışıyormuş gibi gözlerini kapattı.

"Rüzgar'ın babası sorumsuz bir piçin tekiymiş. Rüzgar'a ve annesine bakamayacağını anladığında onları terk edip gitmiş. Annesi Rüzgar'ı daha bebekken bir kapının önüne bırakmış. Kadında zavallının teki bence. Her neyse, bir gün babası ve annesi bir yerde karşılaşıyor ve tekrar birlikte oluyorlar. Rüzgar o zaman yetimhanede, hiç bir şeyden haberi yok tabi."

Derin ve titreyen bir nefes aldı. Gözlerini Rüzgar'dan ayırmıyordu. Arada bana bakıyor ve tepkilerimi merak ediyordu.

"Annesinin ve babasının aklına bir gün Rüzgar geliyor. Yıllarca çocuklarını arıyorlar. Annesi perişan bir halde oğlunu arıyorken bir gün intihar etmeye kalkıyor. Babası çatıda yakalıyor. O süre içinde yetimhanedeki çalışanlar Rüzgar'ın ailesini buluyor ve adrese geliyorlar. Rüzgar daha 8 yaşı da o zamanlar. Çatıda iki kişiyi görüyor. Yüzlerini tam görmediğini söylüyor hep. Çatıdan atlayanların ailesi olduğunu sonradan öğreniyor. Ailesi orada ölüyor zaten."

"Görmüş..." dedim zorla çıkan sesimle. "Yani ailesini görmüş. Sen onları hiç görmedin. Bu seni ondan daha kötü bir duruma düşürür."

Berk gözlerini benden Rüzgar'a çevirdi ve gülümsedi.

"Ona bir keresinde ailesini sormuştum. Bana 'Onları hiç görmedim ama uçtuklarını biliyorum.' demişti. O, ailesinin ölümüne kendi gözleriyle şahit oldu. Ben görsem dayanamazdım Alya."

Birden yaptığımız bu sohbetin hiç iyi olmadığı kanısına vardım ve hızla Rüzgar'ın dizinin altından sonra boynundan kollarımı geçirdim. Onu kucağıma alıp Berk'in odasına taşıdım. Berk'te arkamdan geliyordu. Yavaşça yatağa yatırdım ve kapıyı kapatmadan son bir kez Rüzgar'a baktım. O kadar günahsız o kadar masum duruyordu ki...

Kapıyı kapatıp arkamı döndüğüm sırada sert bir gövdeye çarptım. Kafamı kaldırıp baktığımda gözlerini gözlerime dikmiş bir Berk'le karşılaştım. Bu sefer bana yaklaşmadı veya uzaklaşmadı. Bende onun yaptığı bu sessiz hareketleri takip ettim ve kıpırdamadım.

"Ben... Sana değil..." dedi ve cümlesini tamamlayamadan onu omuzlarından ittirdim. Bana bu kadar yakın durmasını istemiyordum. Hele o öpüşmeden sonra.

Aşk mı ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin