"Ölmedim diye yaşıyorum mu zannediyorlardı?"
(+18)
(Şiddet, cinayet ve tetikleyici unsurlar içerir.)
Üç kişilikli hem seri katil, hem kemancı, hem de dedektif bir kadın... Aylim Asil Adan, namı diğer Astri!
Bir gece hükümetteki casusun bulunması iç...
Merhabalar hepinize! Bölüme geçmeden önce söylemek istediklerim var. Öncelikle çok beklettiğim için kusura bakmayın ama upuzun bir bölümle geldim size, umarım bu telafi eder çünkü inanın ne vaktim ne de halim vardı aylardır bölüm yazacak. Bu bölüm üç bölüm uzunluğunda dostlar; sindire sindire, anlaya anlaya okumanızı rica ediyorum. Bilmem farkında mısınız ama daha tanıtım bölümümüzden bu yana tüm bölümlerde, her üç cümlemden birinde spoi veririm aslında. Kelime oyunlarında bile bulabilirsiniz gelecek bölümlerden izler. Satırlarımda aslında her şey, yeter ki anlayarak okuyalım. Bu bölüm de öyle tabii diğer bölümlerde de olduğu gibi. Dört kitabın sonunda mutlu ya da mutsuz bir son olacak diyemem elbette ama inanın, en yakışan sonu tasarladım bizim için. Sizce bizi nasıl bir son bekliyor peki?
Fazla uzatmadan sizleri bölüme uğurluyorum canlar. Keyifli okumalar!
Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin:) Bu kez cidden buna ihtiyacım var♡
Şarkılar: Nabız 180- Derya Uluğ Aşk- Dedüblüman Sevmemeliyiz- Sena Şener Parmak İzlerin- Aydilge, Birol Namoğlu İncelikler, Sertab Erener Durum Leyla- Ayşegül Aldinç, Gökhan Türkmen Son Bakış- Sezen Aksu
"Bir iple intihar da edebilirsin, salıncak da kurabilirsin. Hayatın ipleri senin elinde."
~Fyodor Dostoyevski, Suç ve Ceza
21. bölüm "KAN TANELERİ"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AYLİM'İN GÜNLÜĞÜNDEN
"Artık büyüdüğümü söylüyorlar. Yaş on yedi. Yaşım yediyken de aynı davranmıyorlar mıydı sanki? Bilmem, belki de şimdi daha acımasızlar. Ya da hep aynıydılar da ben çocuk aklımla hep akladım onları. Ya ben? Onların gözünde hep suçlu, hep günâhkardım. Oysa onlara ne zararım vardı? Gel şimdi oturup seninle boyluca konuşalım bunları. Bir beyaz sayfayla. Mürekkebimle dertleşiyorum ben. Ağladığım günlerin sayısı azaldı ya, bu yüzden artık yazılarımın gözyaşlarımdan ötürü dağınık görünmemesi. Ama bazen akmıyor mürekkep, yazamıyorum. Çok şey olduğundan. Anladım, ağlayınca da geçmiyormuş. Ama tutamıyorum bazen kendimi, özür dilemem gerekse özür dilerim, elimde değil. Bu günlüğün anahtarını beni seven bir kişiye vereceğim yazmaktan tamamen vazgeçtiğimde. Yani yaşamaktan. Beni seven tek kişinin külleri toprakta. O anahtarı toprağa gömeceğim. Öyle bir gömeceğim ki hatta, ben bile unutacağım sonra yerini. Bugün kim olduğum umrumda değil ama... Her halimle yine kaybettim."
○~○
"Gördün mü?" diye şakımıştı Sis adeta. Minik ellerini pencereye yapıştırmış, bir adım arkasında duran Aylim'le konuşuyordu. "Gördün mü Aylim, gördün mü? Bak, kar yağıyor!"