Buzlar içindeydi Yuhwa, sonsuz buz çölünde attığı her adım daha da zorlaşıyordu. Öyle bir zaman gelmişti ki artık nefes almak bile bir azaba dönüşmüştü. Gittiği yol tükenmişti. Önünde bir uçurum, uçurumun karşı yakasında da yemyeşil kırlarda dimdik duran yaşlı bir çınar ağacı...
Bulunduğu buzlarla kaplı yere rağmen karşı taraf sımsıcak görünüyordu. Oraya ulaşabilmesi için tek yol ise halatları buzdan olan bir köprüydü, zaten o köprünün tam ucunda duruyordu. Karşıya geçiş yolunu bulunca tüm zorluğuna rağmen gülümsemek istedi ama soğuk yüz hatlarını dondurmuştu. Adım atmak için ayağını kaldırdı, olmadı. Bedenine söz geçiremiyordu, yere çöktü yavaşça. Buz tutmak üzere olan ellerini önünde birleştirip kendi nefesiyle ısıtmaya çalıştı.
Morarmaya başlamış dudaklarını zorlukla kıpırdatarak "Üşüyorum" diye mırıldandı. "Çok üşüyorum..."
Yuhwa soğuktan doğacağını hissederken kulağına, kaynağı sanki bir kuyunun dibiymiş gibi derinden bip sesleri gelmeye başlamıştı. O mental ses zihninde yankılanırken artık o nefes kesen soğuğu pek hissetmiyordu, şimdi bulunduğu yer o buz çölü değildi evet ama gözlerini açacak gücü olmadığı için nerde olduğunu anlayamıyordu. Bir süre burnuna gelen kesif kokuya alışmaya çalıştı, suratını ekşitmek istedi ama bunu başarabilmiş olduğundan çok emin değildi. Çok sonra bu kokunun ilaç kokusu olduğunu anlayınca hastanede olduğunu anlamıştı ve biranda zihninde o kazayı geçirdiği anlar belirdi.
Biraz daha kendine gelince gözlerini açtı, başı sola dönüktü ve koluna bağlanan serum hortumunu gördü, geçen saniyelerden sonra zihni düşünme işlevini gerçekleştirebilecek kadar toparlandığında aklına gelen ilk soru, acaba kaç gündür böyle yatıyor olduğuydu. Başını kaldırdı, gözlerini kısıp serum torbasının üstünde yazanı okumaya çalıştı; bir kaç tıbbi terimdi ve ne halde olduğunu anlamasına yetmemişti.
Bıkkınlıkla başını yastığa koyduğunda ise yanı başındaki koltukta uyuyan Jeong'u fark edince, biran öylece durup baktı. Hiçbir şey düşünmüyordu, zihni bomboştu. Sadece dayanılmaz bir özlem duygusu hissetmişti, içinden gelen bir istekle Jeong'un yüzüne dokundu yavaşça. Güçsüz parmakları kocasının yanağını okşarken, elini yüzünden kaydırıp adamın boynuna getirdi.
O sırada uyanmaya başlayan Jeong gözlerini açtığında Yuhwa'yı kendisine bakarken görünce şok olmuştu, "Yuhwa sen..." dedi. Sonrasını getiremeden hızla ayağa kalkıp karısının yüzünü elleri arasına aldı. "Sonunda kendine geldin canım"
Genç adam mutluluktan ne yapacağını şaşırmıştı, öyle ki doktora haber vermek bile zorlukla aklına geldi. Uzanıp yatağın sol köşesinde bulunan düğmeye bastıktan sonra tekrar Yuhwa'ya dönüp "İyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu ve hemen ardından alnına sıkı bir öpücük kondurdu.
Hala aldığı ağır ilaçların etkisiyle hızlı düşünmekte zorlanan Yuhwa, kısa bir süre olanları kavrayamadı. "Yorgunum" dedi zorlukla yutkunup, boğazında keskin bir susuzluk hissetmişti.
O anda bunu fark eden Jeong tam sürahiyi eline almışken nöbetçi doktor da içeri girdi. Bayan Hwang mesaisi bittiği için burda değildi, onun yerine kırkların sonundaki erkek doktor içeri girdiğinde gözü saate kayan Jeong gecenin 2'si olduğunu gördü. Gülümseyerek "Demek sonunda uyandınız" diyen orta yaşlı adam Yuhwa'nın kafasını hala toparlayamadığının farkındaydı, "Bayan Lee, bir trafik kazası geçirdiniz ve günlerdir bilinciniz kapalı bir şekilde uyuyordunuz" dedi.
Yavaşça başını sallayıp anladığını belirten Yuhwa, biran Jeong'a kısa bir bakış attı ancak kocası hemen gözlerini kaçırmıştı. Genç adamın gözlerini kaçırdığı anda zihninde çakan şimşekle neden bu durumda olduğunu hatırlayan Yuhwa, kalbinin içinden yükseklen bir sızıyla başetmek zorunda kalmıştı. Lanet olsun ki ölmeyi bile başaramamıştı! Üstelik bu adam uyandığında ilk onu görüp, onun nefesini hissetmişti. Peki neden buna kızamıyordu? Neden ondan nefret etmesi gerekirken, bu pislik adamın kollarında ağlama hissiyle yanıp tutuşuyordu? Kahretsin! Artık onun uğruna kendini öldürmeyi bile istedigine göre onur denen hiçbir şeyden bahsedemezdi kendisi için. Gururunu ve her şeyini kaybetmis bir 'hiç'ti artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz İçindeki Aşk [Tamamlandı]
General Fiction•Her şeyin doğrusunu bilen güçlü bir kadın. Asla düşünmeden, hesap yapmadan hareket etmez. • Her şeye sahip olan ama ne yapacağı hiç belli olmayan serseri mayın bir adam. Bir sonraki adımının ne olacağını ise kimse hesaplayamaz. •Ve kaderle satranç...