8. Bölüm

1.2K 82 23
                                    

Gazetenin büyük puntolarla attığı başlık genç adamın duyulmasını hiç istemeyeceği şeyi cümle aleme yayma amacı taşıyordu. O dünkü lanet olası geceyi kendisi bile unutmak isterken şimdi herkes bilhassa ukala karısı hatırlatacaktı. "Lanet olsun!" diye sayıklanırken bir yandan da Yuhwa'ya ne diyeceğini düşünmeye başlamıştı.

Dakikalar süren bir sessizlik oluşmuştu. Biraz daha kafasını toparlayan Jeong haber içeriğine göz attı. "İhanet rüzgarı esiyor? Geçtiğimiz günlerde evlenen gece hayatının hızlı ismi Kim JeongHoon sessizliğini Yunan manken Helenaİleryas'la bozdu! Genç adamı ve geceyi beraber geçirdikleri düşünülen güzel manken gece kulübünden çıkarken görüntülendi. Sonrasında ortamdan aynı taksiyle ayrılan ikilinin nereye gittiği bilinmiyor" Gazete haberini büyük bir sinirle okuyan Jeong şoktan ne diyeceğini bilmiyordu. Nasıl böyle dikkatsiz davranmıştı? Gittiği yerin kapısında paparazzi kaynadığını en iyi o bilirdi. Yeni yetme değildi sonuçta, yıllardır o istemediği sürece ne cemiyet dergileri ne de paparazzi yuvası internet siteleri tek bir görüntü bile alamamıştı. Şimdi ne olmuştu da böylesine pervasız dvranmıştı? Tüm bunları düşünürken bilinçsizce elindeki gazeteye bakmayı sürdüren genç adam en sonunda Yuhwa'nın "Bu haber doğru mu?" sorusuyla kendine gelmişti.

O an genç kadın JeongHoon'un sessizliğinden ölümüne korkmuştu "Bir şey söylemeyecek misiniz?" Jeong genç kadının tereddüt eden sesini zor duymuştu.

Dakikalardır Yuhwa'nın gözlerine bakmıyordu, eğer baksaydı 'Hadi yalan olduğunu söyle de ben de sorgusuz inanayım' diye yalvaran halini görürdü kuşkusuz. Yuhwa sonunda dayanamayıp ayağa kalktı "Neyse anlaşılan yalan haber. Böyle bir şey sorup zamanınızı almak hataydı zaten."

Jeong bu yükün altında daha fazla kalamayacağını düşünüp "Haber doğru" dedi bir çırpıda, bunun için cesaretini toplaması zor olmuştu.

Genç kadın bir süre öylece ayakta kaldı. Bir şey söylemesi gerektiğini biliyordu ancak ilk anda belli belirsiz bir şeyler geveledi öylesine, ne dediğini kendi bile anlamamıştı. Sonra aldığı her nefesin işkence haline geldiğini ve kalbinin bu baskıya dayamayıp hata yapacağını anlayan Yuhwa "Peki, tamam" Dedi, yutkunup devam etti. "Dürüstlükle cevapladığınız için teşekkür ederim" Ardından hızla odadan çıktı.

Kapanan kapının sesi sanki Jeong'un içindeki bir şeyleri harekete geçirmişti. Beklemeden ayağa kalktı, peşinden gidip özür dilemek, sıkıca sarılmak istiyordu. Yaptığı şeyin eşinin omuzlarına büyük bir yük yüklediğinin farkındaydı ancak geniş ofisini geçip kapının işlemeli kulpunu tutunca bir an duraksadı. Kimi kandırıyordu ki? Zamanı geri döndüremez ve yaşananları unutturamazdı. Bağırmak istiyordu ya da çıkıp kendini dağlara vurmak ama hiçbirini yapamazdı önce şu pisliği temizlemenin bir yolunu bulmalıydı.

Jeong böyle kendisiyle boğuşuyordu ancak tabi ki tek acı çeken kendisi değildi. Yuhwa dayanamayıp kendini odadan dışarı attıktan sonra lavaboya gidip kapıyı arkasından kilitledi. İçinde öyle bir acı vardı ki gözyaşlarını durdurmaya çalışmadı bile, bir süre kapının arkasına elini dayayıp ayakta durmaya çalıştı. Ağladı, hem de son zamanlarda hiç olmadığı kadar derinden bir acıyla ağladı ama zamanla hıçkırıkları azaldı ve nefes alışverışi düzene girdi. Lavobodan çıkmadan önce aynanın karşısına geçip kendine çekidüzen vermeye çalıştı, kıpkırmızı olmuş gözlerini fark edince kendine kızdı. "Aptal şey! Nesin sen? Sevgili karısı falan mı? Ne oluyor sana? Adam daha ilk günden kendini benim karım rolüne kaptırma demedi mi? Hala akıllanmıyorsun Yuhwa. Akıllanmıyorsun..." diye söylenerek kafasına vurdu, belki biraz çalışırdı bu saatten sonra.

Buz İçindeki Aşk [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin