Yuhwa çok şaşkındı, Bay Kim bir anda ciddileşmişti ama Yuhwa'yı şaşırtan bu ciddilik değil onun bu teklifi yinelemesiydi 'Efendim bugün olanlardan sonra hala bu teklifinizde kararlı mısınız?' diye sordu.
'Tabi ki kararlıyım önceden de söylediğim gibi bunda senin hiç bir suçun yok. Hem senin gibi değerli birini kendi yanımda görmeyi isterim. Tekrar soruyorum bizimle çalışmayı ister misin?'
Yuhwa kafasının karıştığını hissetmişti 'Şeyy ben tabi ki isterim... Yani...'dedi iki lafı zar zor bir araya getirerek.
Bay Kim istediği cevabı almanın rahatlığıyla arkasına yaslandı. 'Peki o zaman sorun yok, yarın şirkete gelirsin ayrıntıları konuşuruz.'
'Siz nasıl isterseniz efendim.'
Yemeğin bitmesinin ardından Yuhwa izin isteyip kakmıştı. Gün boyu Seul'de dolaşıp yeni günde, yeni işinde neler yapacağını düşündü. Eve geldiğinde akşam olmuştu bile. Kapıyı açtığında ise gördüğü kocaman bir boşluktu. İşte o zaman ailesini, arkadaşlarını ve tabi ki Ken'i özledi "Burda olsaydı beni korurdu." diye düşündü. Nasıl büyük bir acıydı bu? Nasıl yıllar geçmesine rağmen hala ilk günkü gibi canını yakabiliyordu? Yuhwa kendini toparlamaya çalışırken mutfağa geçip akşam için hazırladığı yemeklere bakarken zaten bozuk morali üstüne bir de tek başına yemek yiyerek iyice depresif havalara girmemek için Siwon'u çağırdı.
Siwon, geldiğinden beri sessizliğini koruyan Yuhwa'ya doğru çatalını uzatıp 'Bugün ne oldu da böylesin fıstık?'
'Yoruldum galiba.'
'Şu aptal seni çok yoruyor anlaşılan. Söyle ona bir daha olursa gelip o boş kafasını kırarım!'
'Merak etme bir daha yoramayacak'
'Nasıl?' Yuhwa'nın böyle söylemesi Siwon'u meraklandırmıştı
'İstifamı verdim.'
'Neden? Yani neden böyle ani?'
Yuhwa bu soruyu 'Bıktım arkasını toplamaktan.' diyerek geçiştirdi çünkü adı gibi biliyordu ki eğer olanları anlatırsa Siwon o şirketi Hyun'un başına yıkardı. Konuyu değiştirmek için 'Ee sen anlat hemşire hanımla barışabildin mi?'
'Denemedim ki'
'Saçmalama lütfen Siwon, onu seviyorsun.'
'Evet ama...'
'Aması yok Siwon aması yok! Anlaşıldı senin tek başına bu işi düzelteceğin yok. Bu yüzden ben iyilik perisi, Lee Yuhwa bu duruma el koyacağım.'
'Sen mi? İyili perisi mi?' Siwon tok bir kahkaha attı 'Yuhwa hadi ama daha kızı tanımıyorsun hemşire hanım deyip duruyorsun.'
'Olsun tanışırız ben kimlerle tanıştım seninkiyle mi tanışamayacağım?' Yuhwa hemşire hanım dememek için "seninki" ifadesini kullanmıştı hala kızın ismini hatırlayamıyordu. Bunu fark eden Siwon yüzündeki kocaman gülümsemeyle Yuhwa'nın yanağından bir makas alıp 'Seni küçük cadı!' diye eklemeyi de unutmadı.
Yuhwa kaşlarını çatıp 'Bana küçük deyip durma!'
'Olur da büyürsen küçük demeyi keserim.'
Yuhwa yanaklarında biriktirdiği tüm nefesi bir anda verip 'off!' diye sayıklandı
Bu Siwon'u güldürmüştü 'Oflama bana! Sen şimdi ne yapacaksın onu düşün. İş bulabilecek misin?'
'Buldum bile.'
'Bu ne hız?'
'Aslında benim için de ani oldu. Ancak TS Holding'den güzel bir teklif geldi hayır diyemedim.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz İçindeki Aşk [Tamamlandı]
General Fiction•Her şeyin doğrusunu bilen güçlü bir kadın. Asla düşünmeden, hesap yapmadan hareket etmez. • Her şeye sahip olan ama ne yapacağı hiç belli olmayan serseri mayın bir adam. Bir sonraki adımının ne olacağını ise kimse hesaplayamaz. •Ve kaderle satranç...