=Bölüm 11=

29 8 0
                                    

Umarım bölümü beğenirsiniz
Multimedya da Hazal var

İyi Okumalar :)

Bir ay öncesine kadar bana Barış'ın hayatımdan tamamen çıkacağına ve kalbimi Çınar'a açacağımı söyleselerdi güler geçerdim. Ama şimdi her şey çok farklı ve de güzeldi. Şu zamana kadar yaşamadığım güzel şeyler yaşıyordum ve en güzeli de bunu gerçekten sevdiğim adamla yaşıyordum. Sanki bir rüyadayım ve uyanmaktan çok korkuyorum, Çınar'ı kaybetmekten çok korkuyorum. 2 gündür Uludağ da bir dağ evindeydik ve ben İstanbul'a dönünce bu rüyanın bitmesinden çok korkuyordum. Biliyorum korkmam çok saçma ama korkuyordum işte. ''Deniz Göz'' bu iki kelime korkularımın uçup gitmesine yetiyordu işte yüzümde kocaman bir gülümsemeyle ''Efendim'' dediğimde Çınar dışarıyı göstererek ''kuşlar bana kar yağdığında evde duramadığını söyledi'' bu kuşlarda amma ispiyoncu çıktı.'' Madem kar yağınca evde duramıyormuşum o zaman niye hala burada oturuyoruz ''deyip koltuktan kalkıp koşarak dışarı çıktım. Çınar arkamdan ''üşüyeceksin montunu giy'' diye bağırsa da onu duymazdan gelerek dışarı çıktım. ''Kime diyorum ben '' Çınar elinde mont ve eldivenlerle gelince sırıtarak yerden aldığım karı Çınar'ın kafasına attığımda elindeki montu yere atıp yerden kar toplayarak üzerime doğru koşacağını tahmin etmemiştim. Koşmaya çalıştım ama sadece çalıştım çünkü çok hızlıydı ve ben kaçmaya çalışırken karı kafama yemiştim başımı Çınar'a çevirip ''sen benim kafama kar mı attın ?''Çınar sırıtarak başını 'evet' anlamında sallayınca bu defa ben elime kar alıp peşinden koşmaya başladım .Tam yakalayacağım sırada kendi ayağıma takılıp yere düştüm .Çınar elinde ki karla sırıtarak yanıma gelince karı yüzüme atmaya başladı ''yaşamak istiyorsan şu karı yüzüme atmayı bırakmalısın aşkım'' dediğim kelimeyle karı atmak için kaldırdığı eli donup kalınca bunu fırsata çevirip ben bu sefer yüzüne kar atmaya başladığımda Çınar yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana bakıyordu hala ''sen daha demin ne dedin?'' sırıtarak ''yaşamak istiyorsan karı yüzüme atmayı bırak dedim ne oldu ki ?''dediğimde başını iki yana sallayıp ''ondan sonra ne dedin ?'' yüzümdeki sırıtış kendini gülümsemeye bırakırken ''aşkım dedim ''dediğimde Çınar beni tekrar etti ''aşkım'' bir kelimeden bu kadar etkileneceğini düşünmemiştim.'' Seni çok seviyorum Deniz '' Çınar'ın yanına uzanıp başımı göğsüne yasladım'' bende seni çok seviyorum Çınar '' dediğimde beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

=Yağmur=

''Buraya öylece susmaya mı geldin Eren ?''yaklaşık 15-20 dakika önce gelmişti ama hala koltukta sessizce oturup bana bakıyordu '' O gün mezarının başında ağladığın kişi kim ?'' Eren benim mezarlığa gittiğimi nereden biliyordu ki ''sen beni mi takip ediyorsun ?'' başını ellerinin arasına alıp ''ben sadece... ben sadece seni görmeye gelmiştim ama sen evden çıkınca merak edip peşine takıldım iyi ki de takılmışım '' hem suçlu hem güçlü dedikleri bu olsa gerek '' yakışıklın kim Yağmur ? Ölesiye sevdiğin seni yaşayan bir ölü yapan çocuk kim ? Can kim ha kim ? Soyadlarınız da aynı olduğuna göre evli falan mıydınız ?'' iyice saçmalıyor bu ''seni ilgilendirmez'' sesim oldukça soğuk ve sert çıkmıştı. ''Kocan değil mi ? Orada yatan kişi kocan kaç yıldır evlisiniz ha söylesene ''bütün evi inletecek şekilde bağırıyordu .''Sen kimsin de bana bağırıyorsun ''daha demin sakin çıkan ses tonum şimdi Eren'in ses tonuyla yarışıyordu ''sen kimsin de bana bağırıp hesap soruyorsun ha! Kimsin sen ne cüretle böyle şeyler diyebiliyorsun .Madem oraya gelip beni dinledin sonunu da dinledin mi ha yoksa sonunu dinlemeden defolup gittin mi ? Evimden defol git Eren '' deyip yukarı kata çıktım. Nasıl böyle düşünebilmişti. O benim canımdan çok sevdiğim kardeşime nasıl böyle bir itham da bulunabilmişti. Eren'in Sorumsuz ve düşüncesiz biri olduğunu biliyordum ama bu kadar iğrenç birine dönüşebileceğini hiç düşünmemiştim aklımın ucundan bile geçmemişti.

=Damla=

7 aydır bu pencerenin önünde Hazal'ın dönmesini bekliyordum hala da bekliyorum ama bu sefer en azında ne yaptığını biliyorum, ne istediğini biliyordum belki geri dönmeyecekti ama iyiydi ya gerisi önemli değil. Tam 7 ay önce Hazal kaybolmuştu aslında kaybolmadığını hepimiz çok iyi biliyorduk. Gitmişti sırf o çocuğu annemler kabul etmediği için bir gece onunla gitmişti ve bugün 18 yaşına basıyordu. Sabah evden yürüyüşe çıkmak için çıktığımda kapımda bu mektubu beklemiyordum açıkçası ama bunların olacağını zaten biliyordum ki . O çocukla evleneceğini söylemişti. Beni üzen kısım kardeşimin yapığı hataya engel olamıyorum o çocukla hiçbir zaman mutlu olamayacaktı ki o çocuk onu bırakıp gidebilirdi ki hala bunu yapabilir. Telefonum çalmaya başlayınca koltukta duran telefonu elime aldım.

''Ne var Kağan''

''Bende iyim sağol sorduğun için''

''Ne oldu ?''

''Aramam için illa sebep mi olmalı''

''Evet''

''Bana Hazal'ı niye anlatmadın''

''Kusura bakma ama ben hayatımda yeri olmayan insanlara özel hayatımı anlatmıyorum''

''Hayatında yeri olmayan öyle mi ?''

''Öyle''

''Ben de aptal gibi sana Hazal'ın yerini bulduğumu söylemek için aramıştım ama boş ver ''

''Gerçekten buldun mu onu ''

''Evet''

''Nerede peki ?''

''Hayatında yerim olmadığına göre sana bunu anlatamam kendin bul''

''Kağan Hazal nerede ?''

''Şunu bil ki Damla geç kaldın ''

''Na-nasıl yani ''

''Şöyle ki sahte bir kimlikle kardeşin yurt dışına çıkmış. Ama merak etme İsviçre de yarın da o çocukla evlenip Hazal GÜVEN olmayı planlıyor''

''Tam yerini bilmiyor musun ?''

''Biliyorum''

''Söylesene o zaman Kağan''

''Merak etme Ege sizin düşündüğünüz gibi biri değil''

''Bak öyle biri olmadığını biliyorum ama başı sürekli beladan çıkmayan, peşinde onu öldürmek isteyen birileri varken ben nasıl rahat olabileyim''

''O dediğin peşindeki adamlar onların İsviçre de olduğunu bilmiyor''

''Henüz bilmiyorlar''

''Damla Hazal güvende İsviçre de çok güzel bir hayat yaşıyor onu görmeye gittiğimde sana anlatmamı istemedi. Ne seni ne de anneni görmek istemiyor. Sana da daha fazla merak etme diye mektup göndermiş zaten Hazal mutlu Damla sizinleyken olmadığı kadar mutlu''

''Sen her şeyi nasıl bu kadar iyi bilebiliyorsun ?''

''Benim bilip bilmemem önemli değil başta seni arama sebebim İsviçre'ye götürmek istememdi ama artık oraya gitmemen gerektiğini biliyorum.''

''Kağan lütfen beni ona götür'' sesim güçlükle çıkmıştı. Bizi en önemlisi de beni istemiyordu.

''Birbirinizi görmeniz hiç iyi olmaz Damla''

''Niye beni arayıp bunları anlattın o zaman'' az evvel güçlükle çıkan sesim şimdi dışarıdan geçen birinin bile beni duyabileceği şekilde çıkmıştı.

''Damla, Hazal artık o pencerenin önünde onu beklemeni istemiyor.'' Ne zaman akmaya başladığını bilmediğim göz yaşımı silip telefonu kapattım 'Hazal artık o pencerenin önünde onu beklemeni istemiyor'

HER ŞEY YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin