=Bölüm 4=

77 12 2
                                    

Multimedya da Rüzgar var.
İyi Okumalar :)
=Deniz=
"Efendim Eris" arkadan Barış'ın fısıltısını duyabiliyordum "şey, Deniz abla abim hırkasını istiyor" dediğinde gülerek "hırkasını istemek için 4 ay fazla değil mi?"dediğimde sessizlik oldu.Barış Efendi Eris' e söyletecek bir şey bulamamıştı "Barış selam" dediğimde istemeyerek de olsada cevap vermek zorunda kaldı. "Selam" dediğinde yatağımdaki hırkaya bakarak "hırkanı attım ben keşke 4 ay beklemeseydin o zaman hırkanı alabilirdin" ağlamamak için kendimi zor tutuyordum."Hadi ya en sevdiğim hırkaydı o "dediğinde hırkayı elime alıp "üzgünüm, keşke 4 ay beklemeseydin" dediğimde gülerek "o kadar oldu mu ya " canımı acıtmaya çalışıyordu , başarıyordu da.. "Takvime bakarsan 4 ay olduğunu görebilirsin" sesim sinirli çıkmıştı.Çıktığımız ilk günü unutmuştum ama ayrıldığımız günün dakikasına kadar niye hatırlıyordum ki ? 7 Mayıs 17.34'te mesaj atmıştı. 17.34'te herşeyi bitirmişti. Ben niye bunu hatırlıyordum ki, unutmam gereken şeyler niye beynime altın harflerle kazınmıştı."Ben özür dilerim" sesi yaramaz bir çocuk gibi çıkmıştı. "Önemli değil kendini suçlama ben çoktan unuttum.Sevgilim bile var" o yüzden 4 ayı hatırlıyorsun değil mi Deniz iç sesim haklıydı, ben hariç herkes haklıydı zaten "sevindim" dediğinde cevap vermedim. Uzun bir süre sonra"görüşürüz" deyip telefonu kapattı.Cevabımı beklemeden kapattı. Özlemin tüm hücrelerimde Barış. Seni çok özlüyorum. Odamın kapısı açıldığında ablamın yüzünde ki gülümseme yok oldu. Yanıma oturup "ne oldu tatlım? Niye ağlıyorsun?"dediğinde ağladığımı yeni fark etmiştim. Boynuna sarılıp "onu çok özlüyorum ben abla.. sanki biri kalbimi yerinden söküyor" hıçkırarak ağlamaya başladım." Zamanla kalbinin yerinden söküldüğünü hissetmeyeceksin, zamanla o güzel kalbini doğru kişi alacak ve mutlu olacaksın. Barış senin ilk aşkın, 2 yıldır ona aşıktın ve bu yüzden senin için özel ama unutacaksın. Çünkü ona gerçekten aşık değilsin, aşık olduğunu sanıyorsun" dediğinde odadan çıkıp mutfağa girdim balkon kapısını açıp balkona çıktım. Hıçkırıklarım yüzünden nefes alamıyordum ve temiz havaya ihtiyacım vardı. Bir ara gözüm karardı balkon demirlerine tutundum fakat gücüm yoktu. Ablamın Deniz diye çığlık attığını duydum sadece . Düştüm mü? Düştüysem niye betonu hissetmiyorum. Gözümü açınca o öküzün kucağında olduğumu gördüm. Ben daha ablamın attığı anahtarı tutamıyorum bu öküz beni nasıl tuttu? " Ne işin var senin burada?" Dediğimde kaşlarının çatık olduğunu gördüm. Beni yere indirerek "sen ne yaptığını sanıyorsun " diye bağırınca tırstım. " Düştüm gerizekalı şimdi soruma cevap ver" bu kez bağıran ben olmuştum öküzün suratında bir sırıtış belirdi. "Manyak mısın sen?" Beni duymazdan gelerek "adın ne ?" Diye sordu. Gerçekten manyak bu "sanane" diye çıkışında sırıtarak elini uzattı " ben Çınar" öküzün adı Çınar 'mış. Bu durumda öküz değil odun olur. İyice saçmalamaya başladım"napayım" dedim umursamaz görünerek Çınar güzel isim de bu öküze yakışmamış. 'Yalan söyleme Deniz' iç sesime 'sanane' diye bağırmak istiyordum da deli görünürüm diye korkuyordum. "Adın ne senin odun falan mı ?" Dediğinde "öküz" diye anırıp yanından ayrıldım." Insan bir teşekkür eder hayatını kurtardım sonuçta" dediğinde Çınar ' a dönüp"abartma tutmasan da kolumu falan kırardım en fazla" kimi kandıyorum ben ya 5.kattan düştüm. Sırıtarak " hı-hı 5.kattan düşenlerde kollarını kırıyorlar zaten"dediğinde duymazdan gelerek zile bastım. Ablam niye aşağıya inmedi diye düşünürken ambulans sirenlerinin sesini duydum. Ablam da koşarak aşağıya geliyordu. Sadece biraz başım dönüyordu o kadar abartmaya gerek yoktu. Çınar öküzü gittimi diye arkamı dönüp baktım arabanın kaputuna yaslanmış sırıtarak beni izliyordu. Adımlarımı hızlandırarak arabaya bildiğimde "hey!Napıyorsun sen" çok fazla Amerikan filmi izliyor galiba emniyet kemerimi takıp"gaza bassana " dediğimde sırıtarak arabayı çalıştırdı. Nereye gittiğimiz hakkında tek bir fikrim yoktu "nereye gidiyoruz? " yüzündeki sırıtış genişlerken "hastaneye" diye cevapladı. Ben hastaneye gitmek istesem ambulansla giderdim değil mi "iyiyim ben gerek yok" dediğimde yüzümü inceleyip" o yüzden başını ovuşturuyorsun değil mi?"farkında bile değildim o baş dönmesine kusma isteğide eklenmiş olabilirdi. Kendimi zor tutuyordum kusmamak için. En son Barış bacağını kırdığında gelmiştim hastaneye , hastaneye kadar her yer de anımız vardı. Yüzüme yalandan mı gülmüştü acaba yoksa içtenmiydi o gülüşleri."istemiyorum" dememle kusmam bir oldu. Çınar gaza iyice basmıştı. Yakındaki bir hastaneye gelince şöför koltuğunda inip benim oturduğum yolcu koltuğunun kapısını açıp emniyet kemerini açtı boş gözlerle Çınar'ı izliyordum. Barış bu durumda ne yapardı? Benim için bu kadar uğraşırmıydı? Karanlık beni içine çekiyordu. Gözlerimi açık tutmak her geçen saniye daha da zorlaşıyordu en sonunda pes edip karanlığın beni içine çekmesine izin verdim.
***
Gözlerimi açtığımda baş ucumda uyuya kalmış Çınar'ı gördüm. Saçları dağılmış olsada hala çok yakışıklı gözüküyordu. Kahverengi gözlerini açıp "beni kesmeyi bırakacak mısın? " dediğinde yerin dibine girmek istedim." Sen uyumuyormuydun ki ? " konuştukça daha fazla batıyordum "gözlerini dikip beni izlemeseydin uyuyordum" utancımdan kıpkırmızı kesildiğimi hissettim "utandın mı sen " derken sırıtıyordu . Konuyu değiştir Deniz "ne kadar zamandır buradayım? " geceyi burada geçirdin" tüm gece boyunca başımda mı beklemişti yani. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle hemşire içeri girdi "geçmiş olsun, çok şanslı birisisiniz " şans ve ben hıh şans bana uğramayı bırakalı çok olmuştu." Ya öylemi" dedim yapmacık bir gülümsemeyle hemşirenin yüzündeki gülümseme iyice genişlemişti. "Elbette, sevgiliniz orada olmasaydı şuan yoğun bakım ünitesinde olmanız bile mucize gibi birşey olurdu" 'sevgilin' mi dedi "biz sevgili değiliz" dedim aynı yapmacık gülümsemeyle" o zaman yakında sevgili olursunuz" ne sanıyor bu kadın kendini. Çınar ise ifadesiz gözlerle ben ve hemşireyi izliyordu. Yapmacık gülümsememi bozmadan "Allah korusun" dediğimde Çınar kaşlarını çatıp " ben sana ölüyordum zaten" yüzündeki ifadeye baktıkça gülesim geliyordu. "Ablam Nerede " en sonun da mantıklı düşünmeye başlamıştım "dün seni baygın görünce korkudan bayıldı. En son uyuyordu uyanır birazdn o da " gözlerimi büyütüp " iyi değil mi ?" Dünyanın en saçma sorusunu sormuştum az önce"uyuyor dedim ya Deniz kıtmısın" demesiyle dudağını ısırması bir oldu " sen benim adımı nereden biliyorsun? " oturduğu yerde kıpırdanıp"ablan hastaneye geldiğinde Deniz diye böğürüyordu oradan öğrendim oldu mu ?" Ablamın ablam olduğunu nereden öğrendi ? Çınar'la uğraşacak gücü kendimde bulamayınca "oldu ayrıca ablam hakkında düzgün konuş" Çınar ile uğraşmak istemiyor olabilirdim ama kimse ablam hakkında ileri geri konuşamazdı abim bile " düzgün konuşmazsam ne olur " gerizekalı , öküz , hayvan " seni mahvederim" küçük bir kahkaha atıp odadan çıktı. 'Diyecek başka bir bulamadın mı Deniz ' iç sesim yine iş başında odanın kapısı açılınca ablam odaya daldı resmen "gerizekalı mısın kızım sen piçin teki yüzünden kendini niye balkondan atıyorsun ya bu çocuk seni tutmasaydı ben ne yapardım" arkasındaki Çınar'ı yeni fark etmiştim ablam ağlamamak için büyük bir savaş veriyordu adeta " Özür dilerim " dedim fısıltı gibi çıkan sesimle kendimi suçlu hissetmeye başlamıştım sanki isteyerek düşmüşüm gibi hissetmeye başlamıştım. Ablam ise bağırarak "Özür diliyor birde ya sana birşey olsaydı" Ablamın ses tonu iki katı sesimle " ben bilerek mi attım kendimi düştüm güçsüz kaldım tutunamadım ve düştüm . Bu öküz de tuttu o kadar " dediğimde ablam ağlamaya başlamıştı. Haklıyken haksız duruma düşmekte vardı tamam çok korkutmuştum ama kasıtlı olarak yaptığım birşey değildi ya da ben bencil davranıp sadece kendi penceremden bakıyordum ." Abla" sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duyduğuna emin değildim " ne var Deniz" ikincisi seçenek daha ağır basıyordu yaptığım şey bencillikten başka bir şey değildi ve gönlünü almam gerekiyordu " ben eve gitmek istiyorum. " dediğimde başını sallayıp odadan çıktı. Çınar kafasında ampul yanmış gibi sırıtınca tırsmadım değil kim bilir ne diyecekti "o gün niye ağladın" tırsmakta haksız da değilmişim "seni ilgilendirmez" niye bu kadar çok merak ediyordu? "Ya ben kendi yöntemlerimle öğreneyim ya da sen anlat " ne saçmalıyordu bu telefonunu cebinden çıkardı " ne yapıyorsun Çınar" sırıtarak " ortak arkadaşımızı arıyorum" deyip telefonu kulağına götürdü. Timur söylemezdi hiçbirimiz söylemezdik " selam da söyle " başını 'tamam' anlamında sallayınca gülmemek için dudağımı ısırdım ." Naber Eris" Eris mi ? " Deniz kardeş kelimesini duyunca niye rahatsız oluyor ?" Birşey yapmam gerekiyor "hoparlöre alsana şunu" telefonu hoparlöre alınca " Eris lütfen söyleme " Eris çıkarcıydı abisine çekmiş Çınar da bu huyunu biliyorsa öğrenebilirdi. "Söyleyemem Çınar abi " kan tadını alınca dudağımı serbest bıraktım " Barış'la konuşurum Alp ile ilişkinize büyük bir tepki göstermez" kesinlikle söyleyecekti " Barış mı büyük tepki göstermeyecek bırak sevgili olduklarını Alp'in Eris' e aşık olduğunu söylesek komaya sokar çocuğu" Çınar kaşlarını çatıp " sıkıyosa komalık etsin , ben yanındayken Alp'e birşey yapamaz"ablam kan çanağına dönmüş gözleriyle odaya girdiğinde rahat bir nefes aldım."Eris ben seni sonra arayacağım" deyip telefonu kapatmıştı. Eğer Barış beni dinleme zahmetinde bulunursa Eris' in söylemesine engel olabilirdi belki de 'banane' derdi ama ikinci ihtimali düşünmek bile istemiyordum. "Hazırlan" umarım gönlünü kolayca alabilirim "tamam" deyince ikiside odadan çıkmıştı.
***
"Kahvaltıyla affeder mi dersin ? " Defne'yi sabahın köründe kaldırıp ablamın gönlünü almak için bize getirtmiştim. En mantıklı kahvaltı hazırlamaktı ben yemek yaptığımda zehirlenme riski olduğu için Defne'ye yaptırıyordun herşeyi . Ablam mutfağa girince bir masaya bir bana bakıyordu. Gülümseyerek "zehirlenme riski yüzde kaç Defne" dediğinde gülmemek için yanağımı ısırdım haklı olabilirdi ama bu kendimi savunmayacağım anlamına gelmiyordu"abartmayın" Dedim sırıtarak" en son yemek yaptığın da geceyi hastanede serumla geçirmiştik hatırlarsan" tam zamanı diye düşünüp ablamın yanağını öptüm " Özür dilerim, düşebileceğimi düşünmemiştim sadece biraz temiz havaya ihtiyacım vardı" dediğimde tekrar ağlayacak gibi oldu ama toparladı kendini artık nasıl korkuttuysam hala kendine gelememişti. "O Barış'ı öldürmek istiyorum" dediğinde gülümsemeye çalışarak ve başaramayarak " onu ölmek için yalvartmak istiyorum" dediğimde Defne bir iki adım gerileyip" korkutuyorsunuz ama beni " dediğinde kahkaha atmaya başladık.

HER ŞEY YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin