'' Neden söylemedin bana '' söylesem ne değişecekti ki bana olan aşkını hatırlamadıktan sonra '' söylesem ne değişecekti Çınar '' bir şey demedi öylece tavana baktı. Çınar'ı 2 gün önce hastaneden çıkarmış eve getirmiştik. Biraz bizi uğraştırsa da sonunda en azından koltuğa yatmasını sağlayabilmiştik. '' özür dilerim '' '' dileme Çınar çünkü bu sefer suçlu değilsin '' hatırlamasını nasıl sağlayacaktım hiç bilmiyorum ama deneyecektim, deniyordum da '' Deniz benim için gerçekten değerlisin ama bu hissettiğim şey aşk mı bilmiyorum '' ağlama Deniz sakın! '' eğer beni yanında istemezsen giderim Çınar '' kazadan önce sana sırılsıklam aşık biri kazadan sonra sana nasıl aşık olmuyordu anlayamıyordum. Ama çokta zorlamaya gerek yoktu beni sevmezken çırpınıp durmam çok saçma durmaz mıydı? '' Bilmiyorum Deniz bildiğim tek bir şey var o da eğer sana olan aşkımı hatırlamazsam yaşayacağım vicdan azabı '' ona vicdan azabı çektirmekten başka bir işe yaramıyordum. '' Sana bunu yaptığım için özür dilerim Çınar Ağacı ''
***
'' Saçmalama Deniz '' '' ben çok ciddiyim abla varlığım ona acı çektiriyor beni gördükçe gözlerinde ki acıyı üzüntüyü pişmanlığı görünce soluduğum nefes bana zehir oluyor.'' Bavulun fermuarını çekip yere bıraktım. '' Hastaneden çıkalı daha 2 gün oldu ablacım illa ki hatırlayacak '' ya hatırlamazsa '' o zaman beni hatırladığı gün dönerim ama o zamana kadar ona acı çektiremem yapamam bunu inan onun gözlerine bakana kadar ona kendimi hatırlatmak için her şeyi yapacaktım ama o gözlere bakınca onun o güzel kahvelerindeki acıyı görünce hiçbir şey yapamadım. Ama şuan yapabileceğim bir şey var o da gitmek '' '' dikkat et kendine '' gülümseyerek ablama sarılıp evden ayrıldım. Telefonum çalmaya başlayınca arayana bakmadan açtım.
'' Deniz...''
'' Efendim Barış''
'' Gidiyor musun gerçekten ?''
'' Evet'' apartmandan çıkıp dışarıda bekleyen taksiye bindim. Belki de gitmem ikimiz için de iyi olacaktı.
'' Keşke seni hiç aramasaydım''
'' Keşke ''
'' Ben özür dilerim Deniz seni üzmeyi istememiştim. Sadece bil istedim.''
'' Dert etme Barış ''
'' Sen acı çekerken nasıl dert etmeyeyim be kızım ''
'' Kapatmam gerek Barış''
'' Umarım bir an önce dönersin ''
'' Umarım...'' deyip telefonu kapattım.
***
Gelen otobüse bindikten sonra kalkmasını beklemeye başladım. Şimdi düşününce her şey o kadar hızlı gelişmişti ki daha bir gün öncesine kadar Çınar'ın hafızasını geri kazanmasını sağlayacağım derken şimdi otobüste kulağımda kulaklıklarımla otobüsün kalkmasını bekliyordum. Saat 9 civarıydı hava çoktan kararmış ay gökyüzünde ki yerini çoktan almıştı. Telefonuma gelen mesajla başımı camdan telefonuma çevirdim.
Gönderen Defne:
''Kızım Çınar hala tam olarak iyileşmemişken nereye gidiyorsun sen''
Gönderilen Defne:
''Gitmem ikimiz içinde en iyisi Defne hem ben olmayınca acı da çekmez.''
Gönderen Defne :
''Saçmala ya neredesin sen Rüzgar'la gelip alalım seni''
Gönderilen Defne :
''Ben İstanbul'da değilim Defne neyse iyi bakın kendinize'' yazdıktan sonra telefonu uçak moduna aldım. Keşke hiç böyle olmasaydı aptal bir konu yüzünden ettiğimiz kavga bize çok pahalıya patlamıştı. Keşke bir mucize olsaydı da hatırlasaydı. Keşke o güne dönebilsek o zaman kavga etmezdik ve kazada olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ŞEY YENİDEN
Teen FictionBen seni o kuyudan çıkardığımda hiç düşünmeden o kuyuya attın beni. Bu kuyudan sen olmadan çıkamam ki senin aşkın çıkarır beni bu kuyudan anca.Ama içinde bana karşı tek bir duygu kırıntısı bile yokken nasıl çıkacağım bu kuyudan..