Yorum ve votelerinizi bekliyorum.
Steven aceleyle giderken bende arkasından bakakaldım. Yine kaçmıştı işte. Sorularımı cevapsız bırakmıştı. Beni de karmakarışık. Adaletsizlikti bu. O istediği cevapları alıyorken benim cevapsız kalmam sinir bozucuydu. Steven'ın ne ilgisi vardı ki Ethan ile? Nereden tanıyorlardı birbirlerini? Neden düşman gibilerdi? Belki de eskiden arkadaşlardı ama sonradan araları bozulmuştu. Bir kızdı belki de aralarını bozan?
Yok,yok. Çok klişe olurdu bu.
Peki neydi olay? Neydi onları rüyalarımda bile düşman yapan şey ya da kişi?
Aklıma gelen fikirle birlikte gülümsedim.
Eğer Steven' dan bir şey öğrenemiyorsam ben de şansımı Ethan' dan yana kullanırdım.
Hayatım daha da garipleşiyordu. Ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Nasıl davranacağımı, nasıl tepki vermem gerektiğini kestiremiyordum. Sürekli aklım karışıyordu. Ve bu Ethan' ın yanında daha sık olmaya başlamıştı.
O gün Steven gittiğinde ben de çantamı alıp eve gittim. Okulda Ethan' ı görmemem benim için büyük şanstı. Kafamı toplamam gerekiyordu. Ve biraz da uyumam tabi ki de. O gece yine aklım karmakarışıktı. Düşüncelerime yön veremiyordum. İyiyi ve kötüyü ayıramıyordum. Kime güvenmem gerektiğini de bilmiyordum. Tek bildiğim şey bu daha başlangıçtı. Ben de bundan ya korkuyordum zaten. Hayatım da bilmediğim şeyler oluyordu. Ve bu bilmediğim şeyler hayatımı değiştirebilecekmiş gibi hissediyordum.
Ertesi gün okula geldiğimde Steven hala gelmemişti. Sırama oturup beklemeye başladım. Bugünden itibaren kütüphane için kalacaktık. Birkaç saat kadar...
Eğlenceli olacağa benziyor.
Kapıda hareketlenme hissettiğimde kafamı çevirip baktım. Steven gelmişti.
"Günaydın" dedim Steven sıraya oturduğunda. "Güzel bir gün öyle değil mi?"
Derin bir nefes alıp huzurlu görünmeye çalıştım.
"Günaydın" dedi Steven kaşlarını çatarak. "Öyle umuyorum."
Steven belli etmese de şaşkın görünüyordu. Sanırım dün ki olayı soracağımı sanıyordu. Israrla. Ama bu sefer öyle yapmayacaktım. Sonuçta sorularıma cevap alamıyordum. Sormama da gerek yoktu o halde. Hiçbir şey yaşanmamış gibi devam edecektim. En azından o öyle bilecekti. Tüm oyumu Ethan' dan yana kullanmaya karar vermiştim. En azından şimdilik.
"Bugün kütüphane cezam var" dedim hatırlatma yaparak. Ceza kısmını da vurgulamayı unutmamıştım. Sonuçta haksız yere almıştım. Bunu Lisa' ya söylediğimde onu okula gelmemesi için çok zor ikna etmiştim.
Camdan dışarıya bakarak dün akşam Lisa ile ettiğim sohbeti hatırladım. Sohbet demeye bin şahit gerekirdi tabi.
Yemekten sonra salonda oturuyorduk. Lisa tabletiyle ilgilenirken ben de kara kara düşünüyordum. Ara sıra verdiğim sıkıntılı nefesler de bugün ki cezayı söylemenin yolunu bulamamanın kanıtıydı. Ellerimi birbirine kenetleyip bu saçma ve haksız cezayı Lisa' ya uygun bir dille söylemenin yolunu aradım tekrar. Nasıl söylenirdi ki? Daha yeni gelmiştim ve hemen sorun çıkarmıştım. Ya Lisa beni yanına aldığına pişman olursa. Ya benden sıkılırsa. Sıkıntılı bir şekilde nefes verdim. Nasıl tepki vereceğini bilmiyordum. Ve bu beni korkutuyordu.
O benim ablamdı.
"Hadi söyle artık" dedi Lisa başını tabletten kaldırmayarak. "Ne sorunun var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ (TAMAMLANDI)
Fantasy"Nasıl yapacağız" dedi kadın ağlamaktan çatallaşmış sesiyle. "Nasıl kazanacağız onu geri?" "Merak etme" dedi adam, karısının saçlarını öperek. "Hak verecektir" "Ya bizi sevmezse" dedi kadın hıçkırarak. "Ya bizi sevemezse. Ya bizden nefret ederse...