Bölüm 29 ∞ İmkansız

3.4K 214 21
                                    

Yorum ve votelemeyi lütfen unutmayın.

Upuzun bir bölümle karşınızdayım.

Yeni kapağımız nasıl?

Finale çok az kaldı. Düşünceleriniz neler?

-----

"Ya bizi kabul etmezse?" dedi Destiny ağlamaktan dolayı kısık çıkan sesiyle. "Ya beni sevmezse?"

"Sevecek" dedi Jonathan ısrarla. "Seni tanıyınca sevecek"

Kimden bahsediyorlardı ki? Kim onları kabul etmezdi? Onlar mükemmel insanlardı. Yani göründüğü kadarı ile. Destiny'in üzgün çıkan sesinin kalbimi sızlatmasına anlam veremedim. Kafamı sallayarak dinlememin doğru olmadığını kendime hatırlattım. Bu onların meselesiydi. Benimle alakalı değildi.

Ta ki hemen arkasından Destiny' nin sesi çıkana kadar.

"Adını Katie koymuşlar" dedi Destiny acıyla. "Ben daha farklı hayal etmiştim"

Birçok insanın, hatta çocuğun pembe hayalleri olurdu. Kurdukları bazı hayaller onların hayatta yaşamak istedikleri ama olmayacağını bildikleri kurgulardan ibarettir hep. Bazen bu hayallerimizde kötü bir çocuk bazen de güçlük bir benlik oluştururduk kendimize. Pembelikten sıyrılmış somut dünyada yaşayamayacaklarımızı yaşatırdık. Canlandırırdık. Hayalperest derlerdi bize. Peki, hayal kurmayan var mıydı bu Dünyada? Eğer kusursuzluk olsaydı, belki. Ya da hayal kuramayacak kadar büyüdüğünü hisseden varsa... Büyümek, gerçeklerle yüzleşmek, hayallerinin yıkılması mıydı?

Benim de kendi çapımda hayallerim vardı? Ta ki kabul etmek istemeyeceğim gerçeklere çarpıncaya kadar. Destiny ne demek istiyordu? Kimdi bahsettikleri kişi? Ben olamazdım değil mi? Sadece benim adım Katie değildi? Bu ben olamazdım. Sadece tesadüftü bu. Bunun benimle alakası yoktu.

Peki, o zaman neden her cümlenin başında 'değil mi?' sorusu var?

İç sesimin alayına karşı hızlı bir şekilde kafamı sallamaya başladım. İnanmak istemiyordum. Bu olamazdı. Sadece bir oyunun içindeydim. Belki de bir kabus.

Bu olabilir miydi?

Hayır

Hayır...

Kafamı sallayarak düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştım. Burada durmamam gerekiyordu. Yavaş adımlarla uzaklaşırken yerde duran cips paketine basmamla çıkan ses ile birlikte gözlerimi yumdum.

Kahretsin!

"Kim var orada?" dedi Jonathan sert çıkan sesiyle.

Çıkan seslere bakılırsa Jonathan birazdan buraya doğru gelecekti. Ses çıkarmamaya çalışarak hızlı bir şekilde kafeye doğru ilerlemeye başladım. Kendimi kafeye attığımda tuttuğum nefesimi vererek rahatlamaya çalıştım.

"Neden geri geldin canım?"

Duyduğum ses ile birlikte irkildim. Kafamı çevirdiğimde kapının arkasından kafasını uzatan Candice'i gördüm.

"Ah! Şey, ben..." Ne diyecektim şimdi? Neden geri gelmiştim ben? "Cüzdanımı unutmuşum" dedim aniden aklıma gelen fikirle.

"Ya, öyle mi?" dedi Candice kaşlarını çatarak. "İyi misin sen? Solgun görünüyorsun."

"Ben iyiyim" dedim gülümsemeye çalışarak. "Sorun yok. Siz hala James ile çıkmadınız mı?"

"Ah! Hayır. Biz de şimdi çıkacaktık aslında" dedi Candice gülümseyerek. Bir süre yüzüme baktıktan sonra kaşlarını çattı. "Almayacak mısın?"

GİZEMLİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin