Yorum yapmayı ve votelemeyi unutmayın lütfen...
"Seni doğurmama çok az kalmıştı" dedi annem hüzünle. "O zamanlar Jon ve ben çok mutluyduk. Seni kucağımıza almamıza çok az kalmıştı. Heyecanımız bütün aileyi sarmıştı"
Annemi sonunda orkideleri neden bu kadar çok sevdiğini anlatmaya ikna etmiştim. Ama şimdiden pişman olmuştum. Çok üzgün görünüyordu. Sanki o zamanları tekrar yaşıyormuş gibi. Gözlerindeki hüzün kalbimi parçalıyordu. Uzanıp elini tuttum.
"Anne eğer istersen..."
"Anlatacağım" dedi annem kararlılıkla. Derin bir nefes alarak dikleşti. "Ertesi gün hastaneye yatacaktım. Sevinçliydim. Heyecanlıydım. Mutluydum. Fakat biryanım nedensizce kaygılıydı. Korkuyordum. Nedeni bilmiyordum. Ama deli gibi korkuyordum. Bunun ilk kez doğum yapmama veriyordum. Ama korkumun o olmadığını da içten içe biliyordum. Bir anda huysuzlanmıştım sanki. Kaygılarım her dakika su üstüne çıkıyordu. Sanki bir şey olacaktı ve ben bunu hissedebiliyordum. Bu beni daha çok korkutuyordu"
Birkaç dakika durup derin bir nefes aldı. Sonra önünde ki sudan birkaç yudum içti. Ellerimi sıkarak gözlerini bana odakladı.
"Sonra nefes almak için dışarı çıktım. Bahçede dolanırken gözlerim kurumuş, soluk, çirkin bir çiçeğe kaydı. Ölü gibiydi. Fakat vicdanım o çiçeği öylece bırakmak istemedi. Neden bilmiyorum ama o çiçek o anda çok ilgimi çekmişti. Yavaşça eğilerek o çiçeğe dokundum. Vucudumda ki enerjiyi çiçeğe yönelttim. Bunu yaparken senin karnımda ki hareketlenişini hissediyordum. Sanki gücüme tepki veriyordun. Gittikçe canım acımaya başlıyordu. Nefes nefese kalmış bir şekilde çiçeğe bıraktığımda ellerim karnıma gitmişti. Neredeyse ağlayacak hale gelmiştim. Gözlerim bulanıklaşıyordu. Canımın acısına karşı koymaya çalışarak ayağa kalktım. Birkaç adım yürümeye, eve yaklaşmaya çalıştım. Başaramadım" Annemin dolu olan gözleri çok şey anlatıyordu aslında. "Yapamadım Katie. Bayılmışım"
"Peki ya sonra?" diye sordum merakla. "Sonra ne oldu?"
Annem durup yüzüme baktı. Gözlerinde ki yaşlar birer birer süzülmeye başlamıştı o güzel yüzünden. Evde yalnız olmamız aslında iyi olmuştu. Annem herkesi küçük kardeşim David için bir şeyler almaya yollamıştı. Bu benimle rahat konuşabilmek için uydurduğu bir bahaneydi. Tabi babamın ve Steven'ın da yardım etmesi ile herkes evden kısa bir süre için de olsa itina ile uzaklaştırılmıştı.
"Kendime geldiğimde bir hastane odasındaydım. Ve karnımda sen yoktun. Bana öldüğünü söylediler. Artık nefes almadığını" Destiny'in hıçkırmaya başlamıştı. Benim de gözlerim yaşarmaya başlamıştı. "Çok direndim. Günlerce öldüğüne inanmadım. Ölmen anlamsızdı. Ölmen için hiçbir sebep yoktu. Yaşayacaktın sen. Daha anne-kız günlerimiz olacaktı. Beraber alışverişe gidecektik. Diziler izleyecektik" Durdu. Derin bir nefes aldı. "Sanki bir anda nefesimi çalmışlardı benden. Herşey çok anlamsız geliyordu. Jon beni kendime getirmek için çok uğraştı. O da acı çekiyordu. Fakat benim için içinde yaşıyordu her şeyi. O da en az benim kadar yıkılmıştı. Ama benim için sustu. Benim iyiliğim için kendinden vazgeçti"
"Peki sonra?" diye sordum ağlamamı bastırmaya çalışarak. Devamını merak ediyordum. Orkidenin bu hikayede ki yerini merak ediyordum.
"Eve geldiğim de ruh gibiydim. Herkes iyi olmam için çabalıyordu. Jon'un yapmadığı şey kalmamıştı belki de. Kendini çok yıpratıyordu. Ama yine de gelemiyordum kendime. Sanki Dünyam yıkılmıştı. Sanki o yıkıntının altında kalmıştım. İçim paramparçaydı. Jon da bunun farkındaydı. Ve ister istemez onu da etkiliyordum. Ama o yine de sesini çıkartmadı. Sonra birgün bahçeye çıktım. Yürürken gözlerim o gece yani seni kaybettiğim gece solmuş olan o çiçeğe kaydı. Enerjim ona oldukça iyi gelmiş olmalıydı ki eski çiçek yoktu karşımda. Capcanlı, bembeyaz bir orkide duruyordu onun yerine. O kadar güzeldi ki. Ona bağlanmıştım. İstemsizceydi. Ben o çiçek sayesinde kendime gelmiştim. Hergün orkidenin yanına gidip ona bakım yapıyor, onunla sohbet ediyordum. Sanki beni anlıyordu" Yüzünde oluşan hafif tebessüme baktım. Benden çok daha güçlüydü o. Hala dimdik ayaktaydı. "Aradan aylar geçti. Orkide sayesinde günden güne kendime geliyordum. Daha iyiydim. Hala acı çekiyordum. Fakat eskisi gibi değildi. Dayanabiliyordum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ (TAMAMLANDI)
Fantasy"Nasıl yapacağız" dedi kadın ağlamaktan çatallaşmış sesiyle. "Nasıl kazanacağız onu geri?" "Merak etme" dedi adam, karısının saçlarını öperek. "Hak verecektir" "Ya bizi sevmezse" dedi kadın hıçkırarak. "Ya bizi sevemezse. Ya bizden nefret ederse...