Hepinizin Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun. Bir Ramazan daha gördüğünüz için tebrik ederim.İnşallah daha nice Ramazanlar görürüz. Bu Ramazanın herkes için hayırlısıyla geçer inşallah.
Medya da ki kapak bana ait. Yoruma linkini koyuyorum. Ama derseniz ki ben de yaparım. Hiç itirazım yok. Valla bak. İsterseniz eğer size de yapabilirim kapak.
Lütfen voteleyin. Yorumlarınızı da eksik etmeyi. Hepinizi buradan kucak dolu sevgilerle :)
Bölüm Şarkısı: Do what u want /Lady Gaga
------
"Uzun yıllar yaşamış ve hayatın bütün yüzlerini görmüş biri gibi konuşuyorsun Steven." dedim gülerek. "Lütfen bana yaşının yüz olduğunu söyleme yoksa düşer bayılırım şimdi."
Steven gülmeye başladı. Tabi bende onun güzel gülüşünü izlemeye. Gülüşü huzur veriyordu. Huzurlu hissettiğim nadir anlarımdandı. Ve hep böyle kalmak istiyordum.
"Bunu aklımda tutsam iyi olur." dedi Steven gülerek. "Biran da düşüp bayılmanı istemem."
"Steven!" dedim gülerek. İkimizde kahkahalara boğulmuştuk. Gülmekten gözlerim yaşarırken Steven'ın gözlerinde gördüğüm ışıltı içimde bir şeyleri uyandırmış gibiydi.
------
Okul bittiğinde artık bende bitmiştim. Okulun kapısına geldiğimde gözlerim Eric'i arıyordu. Yolun sonunda bulunan siyah arabayı gördüğümde gülümsedim. Sanırım Eric erken gelmişti. Arabaya ilerlerken ara sıra durup yerde ki yaprakları tekmeliyordum. Sonunda arabaya ulaştığımda binmek için kapıyı açtım. Ama izlenme hissi bana, karşı arabaya bakma ihtiyacı hissettirdi. Sanki arabanın siyah camlarından bir çift göz parlıyordu. Bal renginde...
Kafamı sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Sanırım delirmeye başlıyordum. Steven aklımdan bir türlü çıkmıyordu. O yüzden de bu, etrafta Steven'dan parçalar görmemi sağlıyordu. Ve bu beni korkutuyordu.
Onunla daha bugün tanıştın Katie. Saçmalama! Tamam, Steven, yakışıklı, hoş, seksi, güzel gözlü, mükemmel gülüşlü, Dünyanın 8. harikası... Aman tanrım! Sanırım senin yerinde ben de olsam aynı tepkileri verirdim.
Sen zaten bensin salak! diyerek iç sesime çıkıştım.
Evet bazen iç sesimle tartışmalar yaşayabiliyorduk. Ama bu zaten normal değil miydi? Değil mi? Gerçekten mi? Birazcık bile mi? Peki tamam o zaman ben sizi sonra arayacağım.
Kafamı sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Arabaya binmediğimi fark ederek hızla arabaya bindim.
"Ben de ne zaman arabaya bineceksin diye merak ediyordum." Dedi Eric.
Ona cevabım gülümsemek oldu. Sonuçta iç sesimle tartıştığımı söyleyemezdim.
Eve kadar süren yolculuğumuz sessizlik içinde geçti. Araba durduğunda Eric'e teşekkür ederek arabadan indim. Lisa evde miydi bilmiyordum ama onun iş çıkış saatleri hiçbir zaman belli değildi zaten. Sonuçta aile şirketiydi. Lisa bazen bazı işleri yetiştirmek için geç saatlere kadar kalıyor bazen de eve erkenden gelip kendine zaman ayırıyordu. Hoş kendine zaman ayırmasına da gerek yoktu zaten. O çok güzeldi. Fazla güzel...
Kapıyı çaldığımda minyon bir kız kapıyı açtı. Adı Sarah'dı. Esmer, uzun saçlı, tatlı bir kızdı. Lisa ben buraya ilk geldiğimde almıştı onu işe. Onunla birlikte toplam 3 çalışan vardı. Zaten evimiz için yeter de artardı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ (TAMAMLANDI)
Fantasy"Nasıl yapacağız" dedi kadın ağlamaktan çatallaşmış sesiyle. "Nasıl kazanacağız onu geri?" "Merak etme" dedi adam, karısının saçlarını öperek. "Hak verecektir" "Ya bizi sevmezse" dedi kadın hıçkırarak. "Ya bizi sevemezse. Ya bizden nefret ederse...