Bir özel bölümle daha karşınızdayım. Bu hafta bir aksilik çıkmazsa bir tane daha yayınlayacağım. Lütfen yorum yapın.
Şarkıyla birlikte okumanızı tavsiye ederim.
He Is We -All About Us ft Owl City
"Bunun daha büyüğü yok muydu?"
Parmağımda ki tabiri caizse kafam kadar olan yüzüğe bakıp iç geçirdim. Resmen 'Bu kızın sahibi var. Yaklaşmayın!' der gibiydi. Bilerek yapmıştı işte.
"Valla en büyüğü buydu" dedi Steven ciddiyetle. "Daha büyüğünü bulursam onu alırım"
"Gerçekten mi Steven?" dedim sinirle. "Ciddi misin sen?"
Steven anlamamış gibi baktı. Kafamı hayretle iki yana salladım. Beni deli ediyordu.
"Ya Steven sen benimle dalga mı geçiyorsun? Hadi tamam bir anda çıkan 'nişan' kargaşasına bir şey demedim. Ama bu yüzük neden bu kadar büyük?"
"Katie'cim, iyi misin sevgilim?" dedi Steven kaşlarını çatarak. Aklımdan zorum varmış gibi bakıyordu. "Bütün kızlar böyle bir yüzük için nelerini vermezdi"
"Evet, Stev!" dedim sinirle. "Bütün kızlar aynı zamanda gerçek, güzel ve romantik bir evlilik teklifi de ister"
"Hah! Şu mesele" dedi Steven muzipçe gülümseyerek.
"Evet o mesele" dedim sesimi yükseltmemek için özel bir çaba gösterirken. Annem daha yeni uyumuştu. Ve doğumuna günler kaldığı için de oldukça huzursuzdu. Sanırım bana olan şeylerin kardeşimin de başına gelmesinden korkuyordu. Hepimiz onun yanındaydık. Tabi en çok da ben. "Herhangi bir günün, herhangi bir yemeğinde, herhangi bir saatte, herhangi bir şekilde bana bir anda nişanlanmamız gerektiğini söylüyorsun. Fakat benimhaberim bile yok"
"Yüzünde ki o ifadeyi görmek için inan bana yine olsa haber vermezdim bebeğim" dedi Steven gülümseyerek.
"Sen... sen varya!" dedim öfkeyle. "Of of of! Çok kötüsün, Steven"
"Sen ki sen benden daha masumsun" dedi Steven kaşlarını çatarak. "Bu sabah söylediğin şey de neydi öyle? Ne demek Ethan ile görüşeceğim? Nasıl dersin böyle bir şeyi?"
"Hayır, hayır, hayır" dedim alayla. "Kesinlikle kararımdan vazgeçmeyeceğim. Onunla görüşeceğim"
"Hayır, asla" dedi Steven kararlılıkla. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım.
"Haftaya planladığın o basit, süssüz nişanı ancak bu şekilde kabul ederim" Steven gözlerini şaşkınlıkla açarak bana baktığında ben zafer gülüşümü ona atmakla meşguldüm.
------
"Bunu yapmak zorunda değiliz"
"Hayır, zorundayım Steven" dedim kararlılıkla.
"Emin misin?" dedi Steven endişeyle. "Çok sık nefes alıyorsun. Vucudun titremeye başladı. Ellerin montunun cebinde yumruk olmuş. Ve en önemlisi de aklından geçen şeyler de hiç hoş değil"
"Birincisi Steven, titrememin sebebi soğuktan" dedim çenemin titremesini önlemeye çalışırken. "İkincisi de, bir daha aklıma okuma lütfen!"
Steven omuz silktiğinde onun nasıl bu kadar sakin kaldığını merak ediyordum. Belki de yalnızca öyle görünüyordu. Sonuçta o da Ethan'dan nefret ediyordu. En az benim kadar.
Gözlerimi Ethan'ın tutulduğu yerin kapısına çevirdiğimde vucudumun titremesi gözlerimi yumup sabır dilememe neden oldu. Onunla ne konuşacağımı bilmiyordum. Ne diyeceğimi de. Onun gözlerine nasıl bakacağımı da. Belki de geri dönmeliydim. Belki de buraya gelmekle hata yapmıştım. Kim bilir belki de buraya gelmek, onunla konuşmak bana iyi gelmeyecekti. Çaresizliğimi, güçsüzlüğümü, eskiyi hatırlatacaktı. O soğuk toprağı, kanı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ (TAMAMLANDI)
Fantasy"Nasıl yapacağız" dedi kadın ağlamaktan çatallaşmış sesiyle. "Nasıl kazanacağız onu geri?" "Merak etme" dedi adam, karısının saçlarını öperek. "Hak verecektir" "Ya bizi sevmezse" dedi kadın hıçkırarak. "Ya bizi sevemezse. Ya bizden nefret ederse...