Yorumlarınızı bekliyorum *.*
"Katie" dedi Kevin bütün dikkatimi tekrardan dağıtarak. "Uygunsuz bir sahne falan çıkmaz değil mi? Hani şey..."
"Sus artık Kevin!"
İkimizin de bağırmasıyla Kevin ellerini ağzına götürüp fermuar işareti yaptı.
Filmin geri kalanı çok şükür ki sessiz bir şekilde geçti. Ama bunu yarın Ethan geldiği zaman için söyleyemeyecektim. Çok barizdi ki sesler biraz yükselecekti.
"Lisa sence ne giymeliyim?"
Neredeyse bir saatten fazladır dolabımın önünde kıyafet seçmeye çalışıyordum. Sanki bütün o lanet kıyafetler kısa süreliğine dolabımdan taşınmış gibiydi. Çünkü kıyafet bulamıyordum. Ve saat neredeyse ikiye geliyordu. Eminim Lisa bana yardım etmeyi teklif ettiği için pişman olmuştu. Yatağımda uzanıp ellerini karnının üstünde birleştirmesi ve ara ara verdiği 'Nerden teklif ettim ben yardımı' diyen nefesleri bunu gayet iyi açıklıyordu.
"Bence önünde duran bilmem kaç tane elbiseden birini giymelisin" dedi Lisa bıkkınlıkla.
"Seçemiyorum Lis" dedim sıkıntıyla.
"Pekala" dedi Lisa yataktan doğrularak. Ayağa kalkıp dolabımın önüne geldi. "Sanırım bu işi ben devralmalıyım artık"
"Süpersin ya " diyerek hayıflandım. "Keşke bunu bir saat önce de düşünseydin"
"Bir saat önceye kadar seni kararlı biri sanıyordum" dedi kendini savunurcasına. "Hadi, geç şuraya"
Lisa'nın gösterdiği yere geçip beklemeye başladım. Şimdi dolap karşımda kalmıştı.
"Bu nasıl?" dedi Lisa ellinde ki su yeşili askılı elbiseyi göstererek. Etek kısmı açılıyordu ve dizime kadardı. Elbisenin altındaki su yeşili kumaşın üstünden yine aynı renkte bir dantel vardı. Aslında elbise güzeldi. Ama içime sinmemişti.
"Hayır. Çok klasik"
Lisa elbiseyi yerine koyarak başka bir elbise aramaya başladı.
"Peki bu?"
Lisanın elinde ki elbise çiçekli sıfır kol bir elbiseydi. Bunu giysem herhalde Ethan bana gülerdi. Çünkü çok ev kızı gibi duruyordu.
"Bu da değil"
"Peki bu?" dedi Lisa hemen başka bir elbise çıkararak. Elbise kottu. Ve kalıp gibi duruyordu.
"Bu hiç değil"
Lisa sıkıntıyla üfleyerek dolaba geri döndü. Kısa bir süre sonra bir elbise daha çıkardı.
"Peki bu?" dedi bıkkınlıkla. Lisanın elindeki elbiseye baktım. Siyah kısa kollu tişört modelinde salaş bir elbiseydi bu. Uzunluğu dizimin bir karış üstündeydi. Önünde barış işareti vardı.
Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım.
"İşte bu"
Lisa rahat bir nefes alarak uygun bir ayakkabı aramaya başladı. Kısa topuklu siyah botlarımı çıkardığında onaylayarak saçımı ne yapacağımı düşünmeye başladım. Sanırım düzleştirip bıraksam gayet hoş dururdu.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle birlikte soluğu telefonumun yanında aldım.
Kapının önündeyim.
Numara kayıtlı değildi. Fakat bunun Ethan olduğunu anlamamak için özel bir çaba gerektirirdi herhalde. Telaşla Lisa' ya döndüm. Ethan'ı kaydetme işini sonra yapacaktım.
"Ethan gelmiş"
"Ben hallederim. Sen hazırlanmana bak" dedi Lisa sakince. "Hem eminim Kevin konuşmak isteyecektir Ethan ile"
"Pekala"
Lisa gittiğinde bende hızla üstümü giyindim. Saçımı da düzleştirip hafif bir makyaj yaptığımda telefonumu ve diğer eşyalarımı koymak için küçük bir el çantası aldım. Merdivenlerden inerken ortalık sessizdi. Aşağı inip salona geçtim. Ethan yanağını tutarak Kevin' a bakıyordu. Neler olmuştu böyle?
"Ethan" diye seslendim dikkatlerini üzerime çekmek için. "Ben hazırım"
"Ah bebeğim benim" dedi Kevin yanıma gelip bana sarılarak. "Süper olmuşsun"
"Teşekkür ederim" dedim Kevin' e kollarımı sararak.
"Eğer sana yanlış bir şey yaparsa hemen beni ara" dedi Kevin saçlarıma doğru fısıldayarak.
"Bir şey olmayacak" dedim gülerek. "Merak etme"
Kevin benden ayrıldığında Ethan ile dışarı çıktık. Kevin kapıda durup gözlerini Ethan' a dikti.
"Dediklerimi unutma Kovboy"
"Unutmam efendim"
"Güzel" dedi Kevin gülerek. "Size iyi eğlenceler gençler"
Ethan beni arabasına doğru yönlendirirken Kevin ve Lisa hala kapıdaydı.
"Ne kadar çabuk büyüyor, değil mi Li" dedi abartılı bir iç çekmeyle. "Oysa ki kucağımızdan ayrılmazdı"
"O dediğin on üç sene önceydi Kevin" dedi Lisa alayla.
Gülümseyerek arabaya bindim.
"Ee beni nereye götürüyorsun bakalım Kovboy?" dedim Kevin' in lafını kullanarak.
"Sinemaya ne dersin?" dedi Ethan gülümseyerek. "Oldukça klişe görünüyor ha?"
"Yine de çok tercih edilen bir klişe ama"
Sinemaya geldiğimizde Ethan biletleri ve mısırları alıp mısırlardan bir tanesini bana verdi. Beraber koltuklarımıza yerleştik. Koltuklar ortadaydı. Ve çok göz önünde gibi hissediyordu insan.
"Yer kalmamıştı" dedi Ethan.
"Anlıyorum"
Film bittiğinde bir şeyler içmeye karar verdik. Bir Cafe' nin içine girip dört kişilik masaya oturduk. Garsonun gelmesini beklerken Ethan'ın yanağında ki kızarıklığı fark ettim.
"Ethan" dedim dikkatini bana vermesini sağlayarak. "Kevin ile ne konuştunuz?"
"Klasik bir konuşma oldu işte" dedi homurdanarak. "Beni seni korumam konusunda ikna edici bir konuşma yaptı diyebiliriz"
Tam bir şey söyleyecek iken Ethan' ın gözleri arkamda bir noktaya takılı kaldı. Gözleri kısıldı. Sinirle homurdandı. Arkamı dönerek onu sinirlendiren şeye baktım. Pardon kişiye...
Steven tam arkamda yanında bir kız ile sırıtıyordu. Kız minyon tipli, ince, güzel bir biriydi. Fazla güzel. Dalgalı sarı saçları belinden aşağıya uzanıyordu. Bal rengi gözleri ise Steven ile aynı gibiydi.
Bu kız da kimdi şimdi? Steven' ın sevgilisi mi vardı?
"Şu tesadüfe de bak" dedi Steven neşeyle. "Ne güzel bir karşılaşma"
"Eminim tesadüftür" diye mırıldandı Ethan.
Steven'ın yüzünde ki sırıtış bu durumdan epey eğlendiğini gösteriyordu. Ethan da onun aksine sinirliydi. Steven' ın yanında ki kız tepkisiz duruyordu. Ben mi? Ben ise hala kızın kim olduğunu düşünüyordum. Bugün epey bir garip geçeceğe benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ (TAMAMLANDI)
Fantasy"Nasıl yapacağız" dedi kadın ağlamaktan çatallaşmış sesiyle. "Nasıl kazanacağız onu geri?" "Merak etme" dedi adam, karısının saçlarını öperek. "Hak verecektir" "Ya bizi sevmezse" dedi kadın hıçkırarak. "Ya bizi sevemezse. Ya bizden nefret ederse...