Artık bir kapak sitemiz var! Kapak isteyenler lütfen yoruma linkini koyduğum yere ulaşsın.
-----
"Bay Gonzales, Katie Crawford'u çağırıyor." dedi garip aksanıyla.
Şaşırarak hocanın gözlerine baktım. Kafasıyla onay verdiğinde okulun bitimine az kaldığı için çantamı da alıp sınıftan çıktım. Punk tarzı öğrenci bana garip bir bakış atarak yanımdan ayrıldı. Bende müdürün odasına doğru gitmeye başladım. Kızlar tuvaletinin yanından geçerken kolumu tutup beni tuvalete sokan el karşısında neredeyse sabahkinden daha yüksek sesle bağırmıştım.
Yere düşerken çantam benden bağımsız olarak farklı bir yere düşmüştü. Kafamı kaldırıp beni düşüren kişiye baktığımda bunun bugün okulda bize kıskançla bakan kızlardan biri olduğunu gördüm.
"Bakın burada kim varmış" dedi grubun lideri olduğu belli olan kız. "Okulun en cici sürtüğü"
"Ne saçmalıyorsun sen?" dedim sinirle.
"Emma, ne yapmayı düşünüyorsun?" dedi yanındaki kızlardan biri.
"Emily, British" dedi Emma tıslayarak. "Şu sürtüğü kaldırın ve diğer bir emrime kadar da tutun"
Emily ve Bristish hızla beni yerden kaldırıp sıkı bir şekilde tuttuğunda kollarımı kurtarmaya çalıştım. Ama ne fayda!
Emma kalçasını kıvırta kıvırta çantamı alıp havaya kaldırdı.
"Steven' dan uzak duracaksın" diye tısladı Emma. "O benim!"
"Öyle mi? O halde neden seni onun yanında göremiyorum?" dedim alayla. "Pardon! Unutmuşum. Steven teklifini reddetti, değil mi?"
"Seni sürtük!"
Emma çantamı açıp etrafa saçtığında gözlerinden alev püskürüyordu. Çantamı boşalttığında yere eğilerek çantamdan düşen bir şeyi uzun tırnakları arasına alıp incelemeye başladı. Gözleri hayretle büyüdüğünde bana doğru dönüp elindekini gösterdi.
Küpeyi.
Dün akşam odamda bulduğum küpeyi.
"Bırak onu!" dedim sinirle. Odama giren kişiden kalan tek kanıttı o.
"Anlayamıyorum. Bu küpeyi alabilecek kadar ne yaşadın onunla" dedi Emma sinirle. "Yoksa... Ona unutulmaz anlar mı yaşattın?"
"Ne saçmalıyorsun sen?" dedim kolumu Emily ve British' den kurtarmaya çalışarak. "Kiminle?"
"Saf ayağına yatma Katie!" dedi Emma tıslayarak. "Steven tabi ki de."
"Ne?" dedim cılız sesimle.
O küpe Steven ın mıydı? Odamda ne arıyordu peki? Odama nasıl girmişti?
En kötüsü de Steven la yattığımı mı düşünüyorlardı?
"Yok öyle bir şey!" dedim sinirle. "Kıskançlıktan uydurduğunuz şeylere bu kadar kolay inanmayın"
Suratımda bir yanma hissettiğimde bunun tokattan dolayı olduğunu anlamıştım. Emma bacağını kaldırıp karnıma vurduğumda iki büklüm oldum. Kollarım serbest kaldığında ellerimle karnımı tuttum. Midem bulanıyordu. Ama bu benim sinirimin önüne geçemezdi.
"Seni sürtük" dedim sinirle Emma ya bakarak.
Yavaşça ayağa kalktım. Emma elini kaldırdığında kendimi korumak için kolumu kaldırdım. Emma inleyerek yere düştüğünde ne olduğuna bakmak için gözlerimi açtım. Emma yerde kanayan kafasını tutuyordu. Yanında da nasıl geldiğini bilmediğim bir sabunluk vardı. Şaşkınlıkla elime baktım. Ne yapmıştım ben? Nasıl yapmıştım? Sabunluk nasıl Emma nın kafasına gelebilmişti?
"Emma, kafan kanıyor" dedi British korkuyla.
"Biliyorum salak" diye tısladı Emma.
"B-ben ya-yani " dedim yarım yamalak kekeleyerek. Gözlerim sabunluğa takılmıştı.
"Sana bunu ödeteceğim sürtük" dedi Emma sinirle. "Duydun mu beni? Pişman olacaksın"
Emily ve British Emma yı yerden kaldırıp tuvaletten çıktıklarında kendime gelebilmek için yüzümü soğuk suyla yıkadım. Az önce neler olmuştu öyle? Gözlerim aynadaki yansımama takıldığında kendimden korktum. Yüzüm bembeyazdı. Gözlerim irileşmiş ve kaşlarım çatılmıştı.
Gözlerimi kendi yansımamdan kaçırarak yerdeki çantamı hızla toplayıp tuvaletten çıktım. Daha zil çalmamıştı. Bu da benim için avantajdı. Hızlı bir şekilde okuldan çıktığımda izlenme hissine kapıldım. Arkamı döndüğümde sınıfın camından bana kaşlarını çatmış, ağzı sinirden gerilmiş bir şekilde bakan Steven' ı gördüm.
Ve oradan hızla uzaklaştım.
***
Eve geldiğimde Lisa' yı evde bulamadım. Demek ki hala gelmemişti. En azından kendime gelmem için biraz zamanım vardı. Odama çıkıp çantamı bir kenara attım. Ellerimi sıkıntıyla saçlarımdan geçirip pencereye ilerledim. Kafamı gökyüzüne çevirdiğimde havanın kapalı olduğunu gördüm. Yağmur yağacak gibiydi. Halbuki bugün hava gayet güzeldi. Hava da benim gibi karmakarışıktı anlaşılan. Duygularım birbirine girmişti. Steven' ın küpesinin odamda ne işi vardı? Steven odama kadar nasıl girebilmişti?
Peki ya o sabunluk Emma' nın kafasına nasıl fırlamıştı? Eğer ben attıysam nasıl benden uzakta olan bir sabunluğu atmıştım?
Belki de yanlışlıkla elim çarpmıştı.
Sorular kafamı kemirmeye başladığında duşa girmeye karar verdim. Banyoya gidip suyun sıcaklığını ayarladım. Üstümdekilerden kurtulup duşa girdiğimde sıcak su beni biraz olsun rahatlatmıştı. Gözlerimi kapattım. Suyun sıcaklığını hissetmeye çalıştım. Ama gözlerimin önüne gelen bal rengi gözler beni yine sorularıma cevap aramaya teşvik etmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum.
Ona güvenmek istiyordum. Onu dinlemek ve mantıklı cevaplar almak istiyordum. Beni aydınlatmasını istiyordum. Hayatımı anlamlandırmasını istiyordum. Gülüşünü duyup sinirimin geri çekilmesini istiyordum. Onun kalbinin kırılmamasını istiyordum. Kalbimi kırmamasını istiyordum. Duygularımla oynamamasını istiyordum. Onunla ilgili olan hiçbir şeyin sahte olmamasını istiyordum.
Onu kaybetmek istemiyordum.
Bu kadar kısa sürede kalbimi nasıl kazanabilmişti?
-----
Yeni bölüm vote ve yorum sınırını geçtiğiniz an gelecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ (TAMAMLANDI)
Fantasia"Nasıl yapacağız" dedi kadın ağlamaktan çatallaşmış sesiyle. "Nasıl kazanacağız onu geri?" "Merak etme" dedi adam, karısının saçlarını öperek. "Hak verecektir" "Ya bizi sevmezse" dedi kadın hıçkırarak. "Ya bizi sevemezse. Ya bizden nefret ederse...