Hayatlarımız benzer ama bizler kişilik olarak çok farklıyız ve siz bayım bu gece bunu görmeye hazır mısınız?
Ahh hazır olmasanız da bu olacak ve siz bu gerçeklerle yüzleşeceksiniz.
Kulüpten on bir gibi çıkmış ve gizemlinin yanına gitmiştim. Gizemli her zaman ki sıcak gülümsemesiyle karşılamıştı beni. Aslında tam kızgın değilim gizemliye şirketini ayakta tutabilmek için yapmış ne yaptıysa. Her iş adamının yaptığı küçük kaçamaklar.
Ben bunlarla ilgilenmiyorum. Hangi küçük kızın hayatını çaldığını öğrenmek istiyorum. Ama ne yazık ki araştırmalarımda bulamadım. Ve bulamadığım cevapları o çatı katında bulacağımı umuyorum. O kilitli odada ne var bilmiyorum ama önemli bir şeyler sakladığını biliyorum.
Birlikte biraz konuşup kahve içtikten sonra saat on iki buçukta yattık. Yani gizemli yattı ben uyanıktım. Demir'in gelmesini bekliyordum. Odamdaki pencereden dışarıya bakarken telefonumun titremesiyle arayana baktım. Demir'den başkası değildi.
Yavaşça aşağı inip kapıya yöneldim. Anahtarlar her zaman vestiyerin küçük çekmecesine konurdu. Ve bugünde oradaydı. Sessizce kapının kilidini açtım. Etraf karanlıktı ay ışığından başka ışık yoktu. Kapıyı aralayıp Demir'in geçmesini bekledim.
Ardından kapıyı tekrar kilitleyerek hiç konuşmadan yukarıya çıktık. Zaten bu aralar ne kadar konuşuyorduk ki? Bir iki cümle sadece bu kadar. Oysa sesini özlemiştim ahh böylesi daha iyiydi. Sessizlik...
Çatı katına çıktığımızda küçük bir tornavidayı yavaşça kapının kilidine soktum. İki aşağı bir yukarı ve işte açılmıştı. Demir bunu ikinci kez görmüştü ve bu seferde şaşırmıştı. Hırsız olduğumu düşünüyor olmalıydı. Ama Bayraklıda on gençten dokuzu kilit açmasını bilirdi.
Ve ben ne kadar bununla övünmesem de bende Bayraklılıydım. Yapabileceğim bir şey yok çocukluğum orada geçti. Neyse içeriye ilk önce ben girmiştim Demir yanındaki küçük el feneriyle odayı aydınlattı. Bu odayı daha önce görmüştük ama Demir yine duygusala bağlamıştı.
On sekiz sene sonra ikinci defa görüyordu. Onun için zor olmalıydı. Onu umursamayıp içeride ki küçük odaya yöneldim. Aynı dış kapı gibi burayı da açtım. İçerisi zifiri karanlıktı hiçbir şey gözükmüyordu. Demir kendine gelip odayı aydınlattı.
Gözüme ilk çarpan şey üzerinde 2006 yazan fotoğraf oldu. Yanında onuncu yaş günü yazıyordu. Bu bendim. İçeriye doğru ilerledikçe bebekliğimden başlayarak bugünkü halime kadar uzanan fotoğraflar vardı. Sadece benim değil Demir'in de fotoğrafları vardı.
Benim gibi aynı şekilde onun fotoğraflarında da tarihler vardı. Demirden başlayan bebeklik fotoğrafları beş sene sonra benim bebeklik fotoğrafım eklenmişti. Demir'in beş yaşındaki haliyle benim yeni doğmuş bebekliğime baktım. Annem benim hiç bebeklik fotoğrafımın olmadığını söylerdi.
Oysa ki burada doğumumdan bu yana olan her senenin fotoğrafı vardı. Fotoğraflara şaşkınlıkla bakıyordum. Bunlar ne demek oluyordu. Neden burada ben vardım. Demir de benim gibi şaşkınlıkla fotoğraflara bakıyordu. Bana dönmüştü annem ile olan bir fotoğrafa elini koydu. Annemi gösterdi annemin yanında Demir'in dört yaşındaki hali vardı. Annemin Demir'in yanında ne işi vardı.
"Dadım senin annen mi?" demişti.
Kafamı salladım "annem ben doğmadan önce bakıcılık yapıyormuş. Ben doğunca çalışmayı bırakmış"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mai ve Siyah
ChickLitHer şeyin bittiğini sandığınız bir anda hayatınızın ortasına düşen bir adam her şeyin daha yeni başladığını hatırlattı. Hiçbir şey için geç değil hala kalp atışlarımı hissediyorum. Ahh bayım hayatımı gerçekten değiştirdiniz... En kötü ne olabilir ki...