22.Bölüm

93 4 1
                                    

Ölmeden önce hayatın film şeridi gibi geçer gözünün önünden acaba benim ki nasıl geçecekti? Kim daha çok görünecek kim daha az görünecekti? Aklımı kurcalayan milyonlarca soru yetmezmiş gibi birbirlerini bir an önce öldürmek isteyen testosteronun etkisinde dört adamın arasındayım.

Bahsettiğim Emir, Aras, Asrın Arıkan ve adını bilmediğim yanında ki adam... Hepinizi sikeyim ne bok yerseniz yiyin diyip kalkıp gidesim var ama gel gör ki bu imkansızdan da öte bir şey. Eğer bunu yaparsam Emir beni siker. Ahh İbrahim abi kucağıma nasıl bir bomba bıraktığını bilmeni isterdim.

Şuan burada bulunmak bile istemezken sen beni buraya yuvarladın.. Neyse hayat diyip yine kaktrıyorum içime.

''Evet millet imzayı ilk ben başlatıyorum'' derken kağıtları önüme çekiyordum. Bu işkence fazla uzun sürecek gibiydi.

Asrın Arıkan ise beyaz düzgün dişleri ile dişçi reklamı gibi sırıtıyor bay 32 diş ve ''bayanlara her zaman önceliğim vardır fakat bu sefer bir istisna yapmak istiyorum'' dedi ve Emire bakmaya başladı. Uzun ince parmaklarını uzatıp önümde ki kağıtları adeta süzülürcesine Emir'in önüne çekti.

Bu korkutucu zarifliğini beyaz teni ve insanı delip geçen kahve yeşil gözler eşlik ediyordu. Etkileyiciliğini bu ürkünç ama çekici tarafı gölgeliyordu. Hollywooddan fırlama bir karaktere ters düşecek asi kendine has yüz yapısını kişiliği ayakta tutuyor gibiydi. Bir insanı tek bakışıyla öldürebilirdi sanki ama o yüz yapısı masumum derdi gözleri ise tam tersini ben katilim diyordu. Her şey gözlerindeydi gizleyebiliyordu ama ben görebiliyordum. Kokusunu alabiliyordum...

Emir ise tepkisiz kalmış ve bana 'bunları hepsine senin yüzünden katlanıyorum' bakışı atmıştı. Kağıda göz gezdirdi imzaladı Asrın Arıkan'ın zarafetinden yoksun bir şekilde Asrına uzattı.

Asrın Arıkan'ın masum gülücüğü dudaklarında asılı kalmaya devam ediyordu. Emir'in imzasına baktı ''güzel imza EMİR BÜKEN'' dedi üstüne basa basa Emir'in sindirmesini bekledi ve masada öne doğru yaklaştı. Gözünü kağıttan çekmeden ''umarım bize kızmadınız bunu kişisel algılamayın bu eski hallolması gereken bir aile meselesi'' imzasını bitirip kafasını kaldırdı. Gülümsedi bu gülümseyiş kendinden emin bir gülüştü etki alanına almaya çalışıyordu.

Peki bu alana beni mi çekmeye çalışıyordu? Ahh boşversene şu bebek suratını dağıtabilirim mümkün olduğunca kısa zaman da siktirip gitmek istiyorum. Çekim alanını da alıp götünüze sokup gidin buradan demek isterdim onun yerine ''ahh elbette bunlar beni aşan konular'' demiş ve kağıdı imzalamıştım.

Evet bu kadarı yeter artık değil mi hadi dağılalım daha Mesut ustaya sorulacak bir hesabım var. Tüm ritüeller bitmiş ve gürültüsüz bir şekilde dağılmıştı. Emir iç çekip bana döndü ''evet Gece hanım mutlusunuzdur umarım''

Göz devirdim ''evet çok mutluyum hatta ayaklarım götüme deye deye koşup gidiyorum''

''Nereye ya yemek yeseydik''

''Ben aç değilim size afiyet olsun..kaçtım ben'' diyip kaskımı da alıp hızla çıktım. Kulübün yolunu tutarken üç senelik ustama nasıl hesap soracağımı düşünüyordum. Kaç gece birlikte sabahladık bilmem ahh insanlara güvenmemekle çok çok harika bir şey yapıyorum kendimle gurur duyuyorum.

Kulüp önü hafif duman altıydı motordan inip birkaç tanıdığa selam verdim içerlerinde dört kafadardan İlker ve Alparslan da vardı. Onlara acele işim olduğunu söyleyip hızla geçiştirdim.İşimi halledince onlarla konuşacaktım elbet ama şimdi değil. Yeni kanlarımız da buradalarmış selam verdiler bende verdim fazla sevmedim bunları ya neyse şimdi daha önemli bir işim var. Serkan beni görünce yanıma geldi ''selam başkan''demişti benim ritmime ayak uydurmaya çalışırken. ''Ne bu acele başkan hayırdır''

''Hayır değil Serkan hayır değil'' dedim gözümle Mesut ustayı ararken ve her zaman ki yerinde hafif çakır keyif oturuyordu. Tamirhanenin önüne geldim her şey aynı şu içeride ki adam farklıydı hemde ne farklı. Serkana kafamla kapıyı işaret ettim hemen kapattı.

Mesut usta ne oluyor dercesine bana döndü. ''Oo yeni başkan fakiranemize teşrif etmiş ne büyük şeref'' dedi zevzek bir şekilde. Bense tepkisiz ona bakıyordum. Serkan hala bir şey anlamamış ama kızarım diye sessiz kalıyordu. İyi de yapıyordu.

Yavaşça kafamı Serkana çevirdim sakin bir sesle ''biz neden buranın işleyişine dokunmuyoruz Serkan?''

Serkan harbi lan niye bakışı attı sonra ''Mesut usta her şeyi kontrol ediyor ya o yüzden herhalde'' dedi.

Mesut usta kaşlarını çatmış bana bakıyordu. ''Ne o bir zamanlar burada çalıştığını unuttun mu? Çok değil şu motoru biz yaptık..'' köşede ki beyaz harleyi gösterdi.

Kafamı harleye çevirdim yavaşça harleye doğru yürüdüm sırtım Mesut ustaya dönük ''ben unutmadım da sen sanki unutmuş gibisin'' arkamı döndüm. ''İbrahim abi sana güveniyordu kira bile almadan izin verdi burada kalmana..şu zamana kadar bende'' Yüzüne baktım yüzünde tek bir duygu kırıntısı yoktu her zaman ki gibi diye düşündüm. ''Belki benimle konuşmak istersin İbrahim abinin haberi olmaz emekli olduğunu söylerim''

Oturduğu yerde dikleşti yüzüme bakıyordu boş sanki hiçliğe bakıyordum sanki..kendime bakıyordum tuhaf bana benziyor belki aramızda ki usta çıraklık ilişkisi bu yüzdendi. Kim bilir..

''İbrahim'e hiç yalan söylemedim şimdi de söylemem..''

''Sen bilirsin ben sadece tek can dostun seni bir sahtekar olarak görsün istemedim neyse bu önemsiz bir ayrıntı...diğer insanların paralarını geri vereceksin ahh birde Atlas'ın payını kendin götürme derim seni gördüğü yerde öldürebilir''

Serkan şaşkın bir şekilde bizi dinliyordu oda inanamamış gibiydi bende öyle ama insanlar işte ne yarsın. Mesut usta kafasını salladı buruk bir şekilde gülümsedi ''beni en son böyle görmeni istemezdim ...beni böyle hatırlama buraya gelmeden önce ki ustanı hatırla...beni yarın burada görmezsin'' ayağa kalktı yalpalayarak çıktı gitti.

Hayranı olduğum bir adam daha böylece çıktı gitti hep boktan insanlar mı olmak zorunda. O benim ustamdı bee böyle olmak zorunda mıydı? Her zaman huysuz keçi olarak kalamaz mıydın herkes mutlaka kirleniyor mu? Herkes siyaha gidiyor herkes bir gün kirleniyor.

Ben hala yarı açık kapıdan bakarken Serkan ''başkan'' demişti.

Serkan'a döndüm ''evet'' dedim tepkisiz.

''Gidecek mi gerçekten?''

''Gidecek...her yerden belki başka şehre belki ülkeye''

Serkan kafasını salladı yavaşça dışarı çıktı bense bilmem ne kadardır burada dikeliyorum düşüncelere dalmış biraz anlar biraz eski biraz yıpranmışlıklar her şey yarım yarım biri sesleniyor ''Gece'' tanıdık bir ses koluma dokunuyor tanıdık bir ten kafamı kaldırıyorum Demir.

Bana bakıyor gözümün içine sarılmak istiyorum sonra nerede olduğumu fark ediyorum kafamı iki yana sallıyorum ''evet''

''Ne yapıyorsun burada tek başına?''

Bilmem tek mi kalmıştım farkında değilim ''hiç dalmışım öyle''

''Bu aralar biraz fazla dalıyorsun sanki Gece bir şey mi var?''

Kafamı hayır anlamında sallıyorum bana öyle bakıyor ki tarifsiz sanki baba gibi...gerçi oda olmayabilir bilmiyorum sadece çok güzel bakıyor içimde bir yerde sıcacık bir şey oluyor. Sıcak çikolata tadında yumuşak gri renkte hoş hissediliyordu. Gülümsedim oda bana gülümsedi ''şuan da seni öpebilirdim şu yeniler bize bakıyor olmasaydı o yüzden kaybol buradan'' dedim.

Sırıttı '' o yenilere tüküreyim gece bekliyorum seni çirkin'' gülümsedi bara doğru geçerken arkasından baktım.

Yenilerin gözü üstümde onlara aldırış etmeden yanlarından geçip daha çok sevdiğim yeniler olan İlker ve Alparslan'ın yanına gidiyorum...

Mai ve SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin