Beynimde yankılanan sesler zaten çok gürültülü birde üstüne dünyadan sesler eklenince delirmemin zemini sapasağlam oluyor. Sonra neden bu kız böyle ananın amından böyle.. Ahh sinirlendim yine neyse sakin ol Gece... Ne kadar harika bir insanım oysa kendi kendimi gazlayıp yine kendi kendimi söndürebiliyorum. Neyse fazla da egoya girmeyelim.
Esra uyudu mu diye şöyle bir bakmıştım ve götünde pireler uçuyordu. Yavaşça dış kapıya doğru yürüdüm kapının yan tarafında ki aynaya baktım. Boynumda hala Demir'in taktığı kolye vardı. Yavaşça küçük kaplumbağa dokundum yüzüme baktım göz altlarım da ki morluklar beni selamlıyordu.
Ayna bulanıklaştı gözlerimi kırptım neydi bu aynada başkası beliriyordu. Gördüğüm sik kafalı Savaştan başkası değildi. Dişlerini göstererek sırıtıyordu karşımda...irkildim bir adım geri gittim. Gözümü kapattım hepsi hayal bilinç altımın bana saçma oyunu başka bir şey değil gözlerimi açtım..ben vardım. Sanırım şizofren başlangıcıyım.
Kafamı iki yana salladım ondan korktuğumu sanıyor ondan korkmuyorum hayır..hızla kaskımı alıp çıktım kapıyı kapattıktan sonra aklıma Esra geldi. Biraz bekledim kapının önünde ses yok yavaşça indim merdivenleri. Kapıyı açtığımda yüzümü yalayıp geçen rüzgara karıştı bedenim gecenin karanlığında kayboldu.
Geceye günaydın diyor ve motoruma atlayıp tekrar ve tekrar asfalttan özgürlüğüme çıkıyorum. Aklıma o piç geliyor yine aynı döngü ondan başka kimsenin olamayacağımı söylüyordu. Hızlandım onu unutmak için o günü unutmak için rüzgar kaskın açık camından içime işlerken boş caddede rüzgara karşı bağırdım. Sebepsizce...içimi kusarcasına ses tellerim acıyana kadar..daha çok bağırdım hızlandım ibre patlayacak gibi titreşiyordu umursamadım daha da hızlandım.
Bomboş sokakta duvarlara çarpan boğuk egzosun sesi başka ses yok tüm dünya uyumuş rahat huzurlu... Durdum motorun sesi kesildi şimdi bende sessizliğe gömülmüştüm. Tekrar durdum inmedim gelmiştim hemen yan tarafımda Demir'in evi. Kafamı çevirdim pencerenin önünde ki karaltı gözümün içine bakıyordu. Aradaki onca mesafeye cama ve kaska rağmen içime işliyordu. Bacağımı indirip kaskımı çıkardım yavaşça ilerledim. Ben gelmeden açılan kapıda karşımda gözünü benden ayırmayan adama baktım. Gözümü bile kırpmadan belki bir ayrıntısını kaçırırım diye...
Beynimde yankılanan ses susmak bilmez peki ya ben...ben hayır değilim. Lanet olası beynimde fırtınalar var beynimde karla karışık yangın var anla beni bak gözlerime adam anla beni. Bak duruyorum önünde bakıyorum gözlerine onu yok et...
''Selam''
İçeride deliriyorum ama senin haberin bile yok...neden? ''Selam''
''Gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım'' demişti beni içeri çekerken.
Kapıyı kapattı beynimde ki kapıyı da böylece kapatmanı isterdim. ''Ama buradayım'' en azından fiziksel olarak..
''Ama eksik...sadece bedenin'' beni gerçekten anlıyor mu?
Beynimin içi savaş alanı beni çıkarmana ihtiyacım var. Belime doladı kollarını kafamı omzuna bastırdı sanki...sanki her şeyi herkesi kovarcasına.. Kokusu sanki cennetin kapısı açık kalmış da dışarıya sızan kokusu onun bedenini sarmış gibiydi.
Dudakları uzay boşluğu gibiydi ya da koca bir kara delik içine çekti mi kurtuluşun yoktu artık içine almıştı bir kere kopamazdın ya karanlıkla bütünleş ya da öl... Kendime biraz daha çektim kara deliğimi hiç isyan etmedi bana. İçine çekeceği kurbanını hoşnutlukla kabul ediyordu. Bacaklarımı beline sararken biraz daha karanlığına çekildim çekildikçe biraz daha biraz daha ta ki üstümüzde ki parçalanıp atılacak ışık kalmayana dek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mai ve Siyah
ChickLitHer şeyin bittiğini sandığınız bir anda hayatınızın ortasına düşen bir adam her şeyin daha yeni başladığını hatırlattı. Hiçbir şey için geç değil hala kalp atışlarımı hissediyorum. Ahh bayım hayatımı gerçekten değiştirdiniz... En kötü ne olabilir ki...