20.Bölüm

89 4 0
                                    

İnsanoğlu bazen yetinmeyi bilmeli az ile yetinmeyi tatmin olmayı. Belki günlük hayatta bunu uygulayamıyoruz her zaman daha fazlasını istiyoruz.

Ama düşünün herkesin elindekiyle tatmin olduğunu kendine yettiği kadarını alıp kendine yetti kadarıyla para kazandığı bir dünya düşünün. Çok uzak ve imkansız bir bir düşünce ha? Evet kesinlikle öyle.

Polyanna olmaya gerek yok böyle bir şey yüzyıllar önce bitmiş ve bir daha da olmayacak. Olmasını da ister miydim bilmiyorum. Belki evet belki hayır ahh hayat ne yaparsın ne olacağı belli olmuyor bir gün öyle bir gün böyle ama hep alacalı.

Kafamı çevirdim yanı başımda uyuyan adamla mutluydum. Beni hem sinir ediyor hem mutlu ediyor hemde kendinden nefret ettirebiliyor ama biz böyleyiz ve birbirimizi böyle seviyoruz.

Hep o beni sinir etmiyor bende onu sinir ediyorum, kıskandırıyorum ama biliyorum ki beni seviyor ya da ben öyle sanıyorum. Ahh şuan umurumda da değil zaten. Bu adamın kollarında mutluyum ve bundan fazlasını da istemiyorum.

Yanımda uyuması bile bana yetiyor. Ben kilometrelerce uzakta uyumasından çok daha iyiydi benim için. Ona Atlasla bulduğumuz kolyeyi daha göstermemiştim. Tepkisini merak ediyordum ama bir yandan da göstermesem daha mı iyi acaba diye düşünmeden edemiyorum.

Demire baktım ne kadar da güzel uyuyordu. Ahh bu adamı incelemeyi bırakmalıyım zaten incelenecek bir şeyini bırakmamıştım her bir hücresini biliyordum. Karış karış her yerini sayabilirdim ama insan yinede kendini bakmaktan alıkoyamıyordu.

Gülümsediğini gördüm koca adam ahh uyanmıştı. "Hımm...birileri beni özlemiş" demişti uyku mahmurluğuyla.

Gülümsedim olabilir insan özlüyormuş...Acar haklıymış gün değil saat geçse de gerçekten özlüyormuş. Onu şuan çok daha iyi anlayabiliyorum. Anlamamayı dilerdim ama bu elimde olan bir şey değil.

"Sana da günaydın"

"İtiraf etmeyeceksin değil mi?"

"Neyi?"

"Beni özlediğini"

"Hiçte bile"

"Sanırım bunları duymak için ağzından kaçırmanı beklemeliyim"

"Ahh sabah sabah ne bu enerji"

Güldü "utandın mı yoksa?"

"Saçmalama Demir"

"Aman Tanrım Gece Güngör listesine bir madde daha: utangaç"

"Hayır değilim"

"Evet öylesin olmasaydın beni özlediğini itiraf ederdin"

"Ahh bana itiraf edeyim diye baskı yapma"

"Yani utangaç olduğunu kabul ediyorsun?"

"Hayır etmiyorum"

"Hımm kanıtla"

"Neyi?"

"Bana utangaç olmadığını kanıtla"

"Üzerimde senin tişörtün var ve uzun olduğu söylenemez"

"Hımm evet bu olabilir" derken üzerimdekini inceliyordu.

Kafamı iki yana salladım ama o hala bacaklarımda takılı kalmıştı kolumla göğsünü dürttüm bana baktı sırıttı "gerçekten bacaklarının bu kadar güzel olması normal mi?" Güldüm ahh ciddi miydi? Beni kendine çekerken boynumdan öpmüş ve "tamam utangaç olmayabilirsin"

Mai ve SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin