'Çünkü herkes beni uyutmaya çalışırken sen beni gerçekten anlıyordun' Basit bir cümle sadece dokuz kelimeden oluşan herkesin kurabileceği türden bir cümle. Peki bu cümleyi kim kurdu? Ahh Acar. Evet maalesef ki iki saatten beri aklımı kurcalayan bu cümlenin sahibi Acardan başkası değildi. Elimde Atlasla bulduğumuz kolyeyi sallıyor ve pencereden dışarıyı seyrediyordum.
Lanet şehrin ışıkları yüzünden yıldızları göremiyordum. Ama oradalardı ne kadar göremesem de orada olduklarını bilmek iyi geliyordu. Ahh ne demekti bu neden herkes onu uyutmaya çalışıyordu da ben onu anlıyordum. Anlam veremiyordum ve bu beni daha da çıldırtıyordu. Acarla uzun sessizliğimizin sonunda konuşmaya başlamıştık ne kadar bu konuşma beynimi bulandırsa da hepsi aklımın bir köşesinden bana merhaba diyordu.
Ona neden beni seçtiğini sorduğumda bunları söylemişti. Ben onu anlıyormuşum bunu ne zaman yaptığımı ben bile bilmiyorum ama yapıyormuşum. Ahh ben sadece diğerleri gibi ön yargılı değildim seni sersem ve sen bunu yanlış anlamışsın. Madem açıklaması buydu peki ben neden bunu kafama takıyordum. Çalan telefonumla dünyaya döndüm arayan Atlastı. Gülümsedim aklımdakilerden kurtulmak için güzel planlarım vardı.
Bu gece depoda bir misafirimiz vardı. Hımm bilin bakalım bu kim? Ahh tamam bu kadar gizem yeter sevgili gizemli adam Mehmet babacığımın Demir ile benim peşime taktığı adam. Bugün bir salaklık yapıp bana fazla yaklaştı ve bu hatasını fazlasıyla kötü bir şekilde ödeyecek. Beni her yerde takip etti bugün benim peşimdeydi. Ve ben kafeden sonra onu küçük sevimli depomuza çektim.
Ve olanlar oldu böyle olsun istemezdim ama beni takip ederek hayatının hatasını yapıyordu ve bunu canıyla ödeyecekti. Eski dostumun da yardımıyla onu sorgulayacağız. Aslında onunla kendim ilgilenmek isterdim ama Atlasa yakalandım ve şimdi oraya gideceğim.
Depodan sonra eve geldim çünkü Esra'nın uyumasını bekleyip evden çıkacaktım ve Esra uyumuştu bende çıkmıştım zaten. Depoların arasından geçerken motorumun sesi duvarlara çarpıyor ve bu karanlıkta korkunç bir hal alıyordu. Farları kapattım motoru durdurup kaskımı çıkardım.
Kaskı aynaya asarken sırıtmama engel olamıyordum. Deponun kapısı yavaşça açılırken içeriden gelen Atlas beni selamladı ve birlikte küçük misafirimizin yanına geçtik. Botlarımın tıkırtısı boş depoda yankılanıyordu.
Atlasa baktım gülümsedi "bayanlar önden eski dostum"
Gülümsemesine karşılık verdim içeriye geçtiğimde gülümsemem solmuştu misafirimizin yanında biri daha vardı. Bana ateş saçan gözlerle bakan bir misafir daha ve ben bu adamı burada görmeyi beklemiyordum.
"Misafirimiz olacağını bilmiyordum" dedim gözlerimi Demirden ayırmadan Atlasa.
Atlas "Oda bizden biri değil mi misafir sayılmaz. Bence asıl misafirimize odaklanalım" bakışlarını sandalyede bağlı olan esmer kısa tıknaz adama çevirirken" zira kendisiyle ilgilenemedik başkandan kesin emir vardı ama kendisi de geldiğine göre sanırım artık seninle bol bol ilgileneceğiz"
"Ahh hiç şüphesiz ilgileneceğiz ama ilk önce bize anlatmak istediğin bir şeyler var mı?" dedim ama adamdan hiç ses çıkmıyordu. Biraz daha yaklaştım "hımm yok mu? Yazık bende biraz sohbet ederiz diyordum" Atlasa döndüm "ama misafirimiz fazla konuşkan değil. Hadi ona bizim ne kadar sıcakkanlı insanlar olduğumuzu gösterelim"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mai ve Siyah
Chick-LitHer şeyin bittiğini sandığınız bir anda hayatınızın ortasına düşen bir adam her şeyin daha yeni başladığını hatırlattı. Hiçbir şey için geç değil hala kalp atışlarımı hissediyorum. Ahh bayım hayatımı gerçekten değiştirdiniz... En kötü ne olabilir ki...