Eve geri döndüğümüzde babam " kızım şirkette birkaç sorun çıkmış onları halletmem gerekiyor, İstanbul'a dönmem gerekiyor, istersen sende gel geri döneriz?" annemin 'sen gitme, kal' der gibi bakışları yüzünden "yok baba, ben kalmak istiyorum, sen işlerini hallet öyle gelirsin." Dedim ve babam öğlene doğru gitti. Zeynep ve biz sohbet ederken kapıdan bir adam girdi ve " HASAN, HASAN, HASAN" diye bağırmaya başladı. Zeynep hemen yanına koşup "Hüseyin amca ne oldu böyle telaşlı-" cümlesini yarıda kesen adam "Zeynep çok konuşma babanı buraya çağır." Dedi ve Zeynep eve girdi. Annem ve beni satan adam bahçeye çıkıp, adamın yanına geçtiler ve gerçek babam " abi ne oldu da Mardin'e duyururcasına hasan diye bağırıyorsun?" dedi ve adam "ne olmadı ki benim Bekir, ağanın kız kardeşini kaçırmış." Dedi bir nefeste. Annem " e ağa ne dedi?" adam da "ya BERDER olur ya da ÖLÜM dedi!" gerçek babam " abi senin kızın yok ki nasıl olacak bu peki!" dedi. Adam "ben de aynen bunu ağaya söyledim ağa o zaman kardeşlerinin kızlarını topla bir yere öğlenden sonra anam ve babamla gelip kızı ben seçeceğim dedi." Dedi. Babam olacak herif " AĞA sonuçta ne derse yapmak zorundayız gidelim de Kazım 'a haber verelim o da kızlarını alıp gelsin buraya, ağamızı burada ağarlayalım buranın bahçesi geniş, hamiyet sende kızlara haber ver hepsi hazırlansın, güzel yemekler yap, ben gelince kuzu çevirmesi yaparım." Dedi adam bana bakarak "bu güzel kız da kim böyle!" annem "kızımız" dedi babam olacak herifte "ben sana anlatırım abi yolda." Dedi ve kapıdan adamla birlikte çıktılar. Anneme dönüp "bu adam kimdi?" dedim. Annem "amcan kuzum işte babanın abisi işte diğer amcanı almaya gittiler, Kazım amcan en küçükleridir, hadi sen şimdi bunları bırak Zeynep ile birlikte yukarı güzel giyinmeye çıkın bir temizlenin ablalarına da söyleyin, onlar da hazırlansın ağa gelecekmiş kız seçmeye deyin!" dedi ve gitti. Ben ve Zeynep gıcık ablalarıma haber verince "ilk ben banyo olacağım." "yok onu ben giyeceğim." "Yok onu ben takacağım." Diye tartışmaya girdiler ben ve Zeynep onların tartışmasını izlerken annem olaya el atıp " büyükten küçüğe doğru kullanın banyoyu! Dedi ve Zerrin de dil çıkarıp odadan çıktı her neyse öyle böyle derken sıra bana gelince hızlı bir şekilde duşumu alıp giyinmeye başladım. Üzerime beyaz, su yeşili eğimli çizgiler geçen, sıfır kol, dizimden 4 parmak yukarıda biten elbisemi giydim, ayağıma çok yüksük olmayan su yeşili topuklu ayakkabılarımı giydim. Duştan yeni çıkan Zeynep beni görünce "ablam çok ama çok güzel olmuşsun!" dedi hayranlıkta bende "teşekkür ederim." Dedim ve dolaptan çiçekli elbisemi çıkarıp Zeynep 'e uzattım ve "abla ben giyemem bunu, olmaz." dedi bende "eğer bu elbiseyi giymezsen seninle konuşmam." Dedim ciddiyetle. Zeynep kafasını sallayıp elbiseyi üzerine geçirdi. Sıfır kol olan elbisemin eteği tam dizinin üstünde bitti. Saçlarımı Zeynep'e balıksırtı yaptırıp kenarlarından çıkan sarı saçlarımla ve ela gözlerimin kapaklarına eyelinner, dudaklarıma ise cırtlak olamayan pembe ruj ile daha da güzel olmuştum. Zeynep'i hazırlarken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışız. Bahçeye girdiğimizde tüm gözler bizim üzerimize toplanırken ben ise 10 metre uzağımda olan sabah ki adamla göz göze gelmem bir oldu. Bu adamın ne işi vardı burada. Gözlerimi kırpıp tekrar baktım gerçek mi diye ama adam canlı kanlı karşımda duruyordu. Bu bir tesadüf olamaz dimi. Tam bu adamın burada ne işi olacağını soracakken annem "kızlar hadi buraya gelin." Demesiyle annemin yanına gittik. Birkaç tane tanımadığım kadın vardı. Zeynep kadınların elini öperken yaşı elli beş ve altmış arası olan bir kadına "Hoş geldiniz. Hanım ağam nasılsınız?" dedi ve ben yine şok oldum 'hanım ağam mı?' annem bana kaş göz işareti ile kadının elini öpmemi anlatıyordu. Bense omuz silkip kadına ellimi uzatıp "merhaba ben kayla." Dememle herkes benle kadına dönüp, bir bana bir elime bir de kadına bakıyorlardı. Ne ya ben yanlış bir şey mi yaptım sonuçta onlar misafirse ben de misafirim. Kadın ise gözlerini gözlerimden çekmiyordu. Kadın "sen ne cüretle-" annem kadının sözünü kesip "Zişan hanımım affedin, kızım yabancıdır buralara, gelenek görenek bilmez. Yıllar önce kaybettiğimiz kızımızdır af-" sözünü yarıda kesip "bu arada tanıştığımıza memnun oldum, Zişan hanım. Evet, ben sizin gelenek göreneklerinizi bilmem ama benim hayatımda ise tanımadığımız insanlara el uzatıldığı zaman o el boş bırakılmaz ve siz kimsiniz de bana ne cüretle bağırırsınız!" dedim sakin bir sesle. Annem " siz kızların yanına mutfağa gidin yardım etmeye." Dedi emir vererek, Zeynep beni kolumdan tutup sürüklercesine eve soktu. Adım gibi eminim annem af diler benim adıma, İstanbul 'dan geldi, buraları bilmez diye olayı toparlamaya çalışır. Biz mutfağa girince ablamlar ve iki kız vardı tanımadığım. Ablamlardan Zehra "sen canına mı susadın?" Zümrüt " kızım hanım ağaya nasıl karşı gelirsin?" Zerrin "burası İstanbul değil, orada herkese hüküm sürersin ama buranın hükümdarı var canım." Demeleri ile "kusura bakma canım ya İstanbul da böyle herkes istediğine bağıramıyor." Dememle annem mutfağa girip " sen ne yapıyorsun kayla, hanım ağaya böle davranılır mı, dua et arkanı topladım. Allahtan insaflı kadın da buraları bilmezsin diye affetti. Bir daha sakın böyle bir hata yapayım deme." Kızmasıyla " hanım ağaymış kusura bakma ama o ancak size hanımlık yapar, bana değil hanımlık sesini bile yükseltemez hem ne işleri var onların burada?" dememle Zümrüt " Baran ağa buradaki kızlardan birini seçecek evlenmek için." Dedi. " karpuz seçer gibi kız mı seçiyormuş, Mardin ağası" dedim ve annem "Hüseyin amcanın oğlu Bekir ağanın kız kardeşini kaçırdı. Ağa da bunu öğrenince kan dökülmesin hem de kızına analık yapsın diye bir kız alacak bizden. Ağa kız kardeşini çok sever onun canını almamak içinde böle bir şey yaptı." Dedi ve Zerrin "Allah'ım beni seçerse ona karılık kızına da öyle bir analık yaparım ki hanım ağalık benden başkasına yakışmaz." Zehra " ablacım enişten hakkında doğru konuş çünkü beni görünce güzelliğime tutulup hanımlığı bana layık görecek." Zümrüt hiç durur mu "kızlar boş boşuna hayal kurmayın çünkü haftaya bugünlerde hanım ben olacağım." Dedi. Zeynep'in kulağına " ablalarımız ne kadar koca meraklısı resmen saç baş girişecekler şimdi." Diye fısıldadım. Zeynep "onların derdi koca değil hanım ağalık. Vallahi beni seçmesinde kimi seçerse seçsin." Dedi. Tanımadığım kızlardan biri seni seçerse ne yaparsın İstanbullu." Demesiyle "beni seçmeleri imkansız çünkü ben o magandaya ne eş ne de sizlere hanım olurum. Hem ben sizin soyadınızı taşımıyorum." Dedim ve diğer kız "doğru burada biz varken ona mı kaldı koskoca ağa." Dedi "burada kendine köle yapacak siz varken benim gibi İstanbulluyu ne yapsın." Diye laf soktum. Annem "hadi didişmeyi bırakında şunları ağanın masasına götürün." Deyip elime yemek tutuşturdu. Ben yemeği Baran'ın oturduğu masaya koymak için eğildiğimde göğsümden frikik verdim ama sadece maganda görmüş olacak ki kaşlarını çatıp zeytin gibi olan gözleriyle sert bir bakış attığında kendimi toparladım. Yemekler yenildi, içecekler içildi sohbet edildi derken Baran konuşmaya başladı "biliyorsunuz ki buraya oturmaya hal hatır sorulmaya gelmedik. HÜSEYİN, OĞLUN BEKİR OTURDUĞUNUZ, ÇALIŞTIĞINIZ TOPRAKLARIN, EKMEK KAPINIZIN SAHİBİNE, AŞİRETİN EN BÜYÜK AĞASINA, MARDİN'İN BARAN AĞASININ KIZ KARDEŞİNİ KAÇIRDI. Kardeşimin gözünün içine bakmaya cesaret edilmezken, biri gelip bacımı kaçırıyor, HATASININ BEDELİ BEKİRİN CANINI ALMAM GEREKİYORDU ama kardeşim Bekir'e sevdalanmış, ona güvenmiş, inanmış. Bekir de kardeşime sevdalanmış. Kardeşimin ve Bekir'in canını almamak, sevenler kavuşsun, ailenizin canı acımasın, burada barına bilmeniz için her ikisini de affettim. Ama bir şartla BERDER olacak. Bugün burada bu kızlar arasındaki BENİM KADINIM OLMAYI, KIZIMA ANNELİK YAPMAYA, AŞİRETİN HANIM AĞASI OLMAYA LAYIK OLAN KIZI SEÇTİM." Üstünü bastığı kelimelerin gözümün içine baka baka söyledi. Beni korkutmak için öyle baktığını biliyorum. Aklıyla sabah ki olayın intikamını alıyor. Beni seçme olanağı olmadığından acaba kimi seçti? Aman kimi seçtiyse seçti birkaç gün sonra topraklarından gitmiş olacağım BARAN AĞANIN. Ben böyle düşünürken, Baran gözleriyle beni göstererek "SEN! İKİ GÜN SONRA BENİM KARIM OLACAKSIN." Ben şok olmuş bir şekilde mal gibi Baran'a bakıyordum. Ne diyor bu manyak. "SEN NE DİYOSUN BE, BU AİLENİN KANINDAN OLABİLİRİM AMA NUFÜSÜNDAN DEĞİLİM. BEN KENDİMİ TANIŞTIRIRKEN BİR ŞEY SÖYLEMEYİ UNUTMUŞUM. BEN KAYLA GEMİŞ DEĞİL KAYLA ÇETİN. ÜNLÜ İŞ ADAMI, ÇETİN ŞİRKETLER GRUBU BÜYÜK HİSSEDARI VE YÖNETİM KURULU BAŞKANI OLAN SEDAT ÇETİN'İN KIZI KAYLA ÇETİN. KENDİNE GEMİŞ AİLESİNİN KIZLARINDAN AL. BENİM EVLENME GİBİ BİR NİYETİM YOK." Diye bağırdım, ağamız boş durur mu "HATİCE BENİM KANIMDANDI, SEN GEMİŞLERİN SOYADINI TAŞIMAYABİLİRSİN AMA ONLARIN KANINDANSIN. BENİM SOYADA İHTİYACIM YOK, EVLENİNCE ALTAYOĞLU SOYADINI ALACAKSIN, HASAN NE İSTİYOSANIZ YARIN GELİR, ANAMA SÖYLERSİNİZ." Deyip, kalkıp gitti. Arkasından annesi ve babası da gitti. Ben öyle durdum, sadece arkasından baktım. Ben evlenemezdim. Evlenmek, yuva kurmak bana göre değil, ben özgürlüğün adı olan ben şimdi evlenemezdim. "Böyle bir şey olmayacak, ben evlenmem bu adamla. Gidin, konuşun şu adamla başkasını seçsin." Dedim, "nasıl böyle bir şey deriz, koskoca ağa." Dedi kazım amca. Ben sinirden odaya çıktım. Sinirimi yatıştırmam lazımdı. Sakin ol kayla, sakin ol, evlenmeyeceksin, sen özgürsün ve özgürlüğüne veda etmeyeceksin, hem zorla evlendiremezler, bu ülkede hak var, hukuk var, adalet var. Ben böyle kendimi avutmaya çalışırken annem geldi ve " kızım amcanlar gitti, baban bahçeye çağırdı, düğün ile ilgili, oturup konuşalım, dedi." Dedi ve ben bir hışımla bahçeye çıkıp "ne konuşulacak he, yarın siz gidip, bizim kızımız değil, öteki kızlardan birini seçin, diyeceksin!" diye bağırdım beni satan şerefsize. " ağaya öyle bir şey dersem canımı alır ve sesine dikkat et, ben senin babanım baban." Dedi "22 yıl önce beni kumar borcu için satan şerefsiz adama babamı diyorsun. Benim senin gibi bir babam yok. Ağaymış diyemezsen deme. 2 gün sonra babam geldiğinde o der. Hatta o gelmeden ben buraları, sahibinizin topraklarından gitsem iyi olur. Yok ya gitmeyeyim babamı arayım da gelsin, konuşsun beni o alıp götürsün, sende babalık öğrenirsin." Deyip, telefonumu almak için odaya gittim. Tam rehberden babamı bulup arayacakken odaya bir hışımla gerçek babam girdi, arkasından da annem, ablalarım ve Zeynep girdi. " seni çok şımartmışlar ama burası MARDİN, İSTANBUL DEĞİL. Burada istediğini yapamazsın. MARDİNİN SAHİBİ BARAN ALTAYOĞLU herkes bu adamdan korkar, her istediğini yapar çünkü o aşiretin ağası çünkü bu toprakların sahibi. Buralarda o ne derse o'dur. Baban bile kurtaramaz öyle bir hata yaptığında çeker vurur bizi de, babanı da, seni de. Şu zamana kadar ne ZİŞAN HANIM AĞA ne de HAŞMET AĞA karışmıştır BARAN AĞAYA." Dedi "bu ülkede hak, hukuk, adalet var öyle bir şey olursa polise haber verir-" sözümü yarıda kesip " BARAN AĞA YA POLİS İŞLEMEZ. ONUN KİTABINDA SÖYLEDİĞİN HİÇBİR ŞEY YOKTUR. ONUN BİLDİĞİ BİLDİKTİR. BİZİ GEÇTİM EĞER BABANIN ÖLMESİNİ İSTEMİYORSAN, EVLENECEKSİN. GÖZÜNÜN ÖNÜNDE EZİYET ÇEKTİRİR SONRA İSE KAFASINA SIKAR. BİZE YAPACAKLARI GİBİ SENİ DE ZORLA KENDİNE KARI YAPAR. BABANI ÇOK SEVİRYORSAN, YAŞAMASINI İSTİYORSAN 'BİR DAHA BURAYA GELMEMESİNİ, SENİ BIRAKMASINI İSTE!' YOKSA HER HALUKELDE BABAN ÖLÜR." Deyip, elimden çekip aldığı telefonu geri verdi ve odadan çıkıp gitti. Gerçekten dediklerini yapar mıydı? Buralarda özgürlük yok muydu? Bir insan bu kadar acımasız olabilir miydi? "anne dediklerini BARAN yapar mı?" annem sadece kafa sallamakla yetindi. "ben biraz dolanıp, geleceğim." Dedim ve Zeynep "abla bekle bende geleyim" dedi bense kuru bir "tamam" dedim. Yollarda öyle yürürken Zeynep "abla evleneceksin dimi" dedi "neden evlenmemi istiyorsun?" diye sordum "babamın dedikleri doğru, hepsini yapar, sen babanın nasıl ölmesini istemiyorsan, bende ailemin ölmesini istemem. Hem abla ben de ölmek istemiyorum. Lütfen benim için, annem için, baban için evlen. Bak benim sevdiğim var, çok seviyorum onu, o da beni çok seviyor, para biriktiriyor, askerden geldikten sonra beni isteyecek." Dedi. Ben "Zeynep eve dön, ben tek kalmak istiyorum." Dedim, tam bir şey söyleyecekken "lütfen" dememle kafasını sallayıp gitti. Ben yürümeye devam ettim. İnsanlar hep kendini düşünüyor, bu hayatta. Gerçek babam beni borcunu ödeyebilmek için sattı, şimdide karşıma geçmiş ölmemek için beni evlenmeye zorluyor üstüne üstün beni tehdit ediyor. Ben ne yaptım bu adama, bu aileye ben mi dedim beni yapın diye, ben mi seçtim sizi, küçücük yeni doğmuş bir bebek ne yapmış olabilirde beni satmış. Şimdi ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Benim kaderim bu muydu? Kaderime razı mı olmalıydım. Ne yapacaktım. Babamın ölmesine gözümün önünde ölmesine, annem gibi beni bırakıp gitmesine razı olamazdım dimi, olabilir miydim? Ne yapacağımı bilmiyordum, EVLENMEK Mİ? EVLENMEMEK Mİ?