6.bölüm: tokat...

7.7K 261 3
                                    

ARKADAŞLAR OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER.

Mardin'e döneli tam bir hafta oldu. Yemek saatlerinden, hariç hep odada yatarak geçirdim. Aile resmim göğsümde, yatıyorum. Yataktan doğrulduğum, aynada kendimi gördüğümde tebessüm ettim. Hayatımda gördüğüm en acınacak insan kendimdim. Hep böyleydim, her zorlukta yatağa bağlanıyorum. Çaresizliğime gömülüp, zayıflığıma sığınıyordum. Sanki benim üzerime toprak atmışlar gibi, toparlanmam lazımdı ama toparlanamıyorum. Her gözlerimi kapadığımda rüyalarıma annem ve babam giriyordu. Güçlü olmamı, başarabilmemi istiyorlardı ama ben yapamıyordum. Gözlerimden yaş akmıyordu ama içim kan ağlıyordu. Nefret ediyorum kendimden. Bu hayatta benim olmamam gerekirken, babam yoktu. Düşüncelerimi bölen, Zişan hanım oldu. "gelin kalk, giyin aşağıya gel." Dediğinde "rahatsızım." Dedim ama "bir haftadan beri bu haldesin, yeter burası otel değil, kalk, düzgün giyin ve aşağıya gel. Misafirlerimiz var." Deyip, odadan çıktı. Oflayıp, yataktan kalktım. İnsanı anlamıyordu bu kadın. Elimi yüzümü yıkayıp, kot lacivert yüksek bel pantolonumu ve beyaz yarım sıfır kollu tişörtümü giyip aşağıya indim. Salona geçtiğimde bir sürü kadın vardı. Kadınların hepsi beni süzdü ve Zişan Hanım "işte gelinim, kayla." Dediğinde bir kadın "gelin hanım rahatsızmışsın, geçmiş olsun." Dedi ve "teşekkür ederim." Dedim nazikçe. Başka bir kadın "hanım ağam yoksa gelin hanım gebe mi?" diye sorduğunda içimden yok daha neler diye geçirdim, Zişan Hanım "gebe değil." Dedi. Kadınlar sohbet etti, yemekler yenildi, sorulan sorulara hep Zişan hanım cevap verdi. Birkaç saat sonra, kadınlar gittiğinde Zişan Hanım "odaya geldiğimde sana ne dedim, düzgün giyin dedim, göbeğini aç demedim. Rezil ettin bizi. Bir daha açık giyinmiyorsun. Adam akıllı kapalı şeyler giy." Dediğinde "size ne benim kıyafetlerimden. Ben hayatım boyunca böyle giyindim hala da giyinmeye devam edeceğim. Beni zorlayamazsınız." Dediğimde "BİR DAHA BANA SAKIN KARŞI GELME, HERKESİN İÇİNDE BİR ANNE DİYEMEDİN. BENİ DE OĞLUMUDA REZİL ETTİN. BUNDAN SONRA BANA ANNE, HAŞMET AĞAYA BABA DİYECEKSİN. GİYİNMENE VE DAVRANIŞALRINA DA DİKKAT ET. SEN MİRZANOĞLU SOYADINI TAŞIYORSUN ONA GÖRE." Diye bağırdığında "SAKIN AMA SAKIN BİR DAHA BANA BAĞIRMAYIN. ANNE DE BABA DA DEMEYECEĞİM SİZE. BANA İNSAN GİBİ DAVRANMADIĞINIZ SÜRECE SİZE İYİ DAVRANMAYACAĞIM." Diye bağırdım. "HAYVAN MIYIZ BİZ?" dediğinde "ben insanlık yapıp, misafirlerinizin yanına indim. Babam öldü benim. Beni de anlayamaya çalışın, iyi değilim." Dediğimde "öz baban değil. Yas tutuyorsun arkasından. Misafirlerin yanına indinde ne yaptın? Rezil ettin bizi. Sordukları soruların hepsine yalandan cevaplar verdim. Senin yüzünden günaha girdim." Dedi ve "ben mi dedim yalan söyleyin diye? Ben isteyerek mi indim buraya? Gelip çağırmasaydın. Babam hakkında doğru konuş. Ölmüş adamı karıştırmayın, birazcık insan olmaya çalışın." Deyip odaya çıktım. Allah'ım sen sabır ver ya. Kadın kafaya beni takmış. Ne yapsam suç ya? Banyoya girip, duş aldım. Üstümü giyinip, saçlarımı ördüm. Baran odaya girdi, karşıma geçip sert ses tonu ile "bugün annemle kavga mı ettin?" Dediğinde, sinirli ses tonu ile "öğrenmişsin işte bana niye soruyorsun?" dedim ve "ses tonuna dikkat edemediğine göre kendine gelmişsin." Dedi. "Baran, ne istiyorsun?" diye sorduğumda ses tonunu yükseltip "dik kafanı ve asiliğini bırakmanı." Dediğinde "annenle kavga ettiğim için mi bunu söylüyorsun?" dediğimde "annemle kavga ettiğin için, hanım ağana sesini yükselttiğin için bugün misafirlerin karşısına nasıl çıktığın için." Dedi. "kavgayı ben başlatmadım, annende sesini bana yükselti ve annen benim hanım ağam değil. Ne giydiğim de anneni hiç ilgilendirmez." Dedim sinirle, "o sesini yükseltir ama sen yükseltemezsin. Giydiklerin beni de, ailemi de ilgilendirir. Sen MİRZANOĞLU gelinisin. Giyinişin, ses tonun, davranışların, hareketlerin bize yakışır bir şekilde olması lazım. Bana saygılı olacağın gibi anneme babama da olman gerekir. Bir daha ne denilirse tamam deyip geçeceksin. Senin bir daha üstünde açık şeyler görmeyeceğim." Dediğinde "BEN SENİN KÖLEN DEĞİLİM! NE SEN NE DE AİLEN DE BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİNİZ!" diye bağırdım. Gözlerini kapatıp, birkaç saniye bekledi ve "BİR DAHA SESİNİ YÜKSELTİRSEN, SES TELLERİNİ ELİNE VERİRİM." Diye bağırıp, kapıyı sertçe vurup, gitti. Bana emir vermesinden, tehdit etmesinden nefret ediyordum. Hatta kendisinden ve soyadından da nefret ediyordum. Neden bu kadar acımasızdı ki? Bunu bu hale getiren neydi veya kimdi? Bir insan isteyerek bu kadar kötü olamazdı ki. Neden hep kötüleri çekiyorum? Bir yolum olsa kurtulsam. Düşüncelerimi bölen odaya aniden giriş, yapan Zişan Hanım "Baran akşam akşam sinirle nereye gitti?" diye sorduğunda "bilmiyorum." dediğimde "yine sesleriniz geliyordu. Bu sefer ne yaptın da adamı dellendirdin?" diye sorduğunda "bana değil oğlunuz geldiğinde ona sorun. Bundan sonra benimle muhatap bile olamayın." Dedim ve kapıyı sertçe vurup, gitti. Yatağa yatıp uyudum. Uyandığımda Baran yanımda yoktu ama banyodan su sesi geliyordu. Belinde havlusu ile çıktığında, hiçbir şey demeden banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp, bir süre bekledim. İçeriden kapının kapanma sesini duyduğumda çıktım. Banyodan çıktığımda kimse yoktu, Giyinme odasına girdiğimde de Baran yoktu. Baran'a ve Zişan hanıma inat, kahverengi yüksek bel şortumu, siyah askılı tişörtümü ve kahverengi sandaletlerimi giydim, örük saçlarımı açıp, odadan çıktım. Aşağıya indiğimde herkes masadaydı, Zişan hanım ve Haşmet ağa beni süzdükten sonra, masaya gittim. Sandalyemi çekerken Baranla göz göze geldiğimizde, hemen gözlerimi çekip, sandalyeye oturdum. Bir süre sonra Zişan Hanım her sabah ki gibi anne diyecek mi diye "günaydın gelin hanım." Dediğinde "size de günaydın Zişan Hanım." Dedim tebessüm ederek sonra beni göstererek Baran'a "oğul, bu ne şimdi?" diye sorduğunda, Baran emir kipiyle "sus anne." Dediğinde, Zişan Hanım sinirlenerek "her seferinde susuyorum, karın her anne diyeceği yerde Zişan hanım diyor. Bir anne baba diyemedi. Dün ki olaydan sonra hani uyaracaktın. İndiği hale bak resmen yarı çıplak dolaşıyor konakta. Uyarmayı mı unuttun yoksa sözünü mü dinletemiyorsun? Unutma ki koskoca ağasın sen, eğer dinlemiyorsa iki tane yapıştır aklı başına gelsin." Dediğinde, ayağa kalkıp, ses tonumu yükselterek "siz kime iki tane yapıştırıyorsunuz. Kendinize gelin. Kelimelerinize de dikkat edin. Burada babanızın uşağı yok. Ben sizin köleniz miyim de her dediğinizi yapacağım?" dediğimde Baran istifini hiç bozmadan "ne yaptığını zannediyorsun? Kimsin ki anneme karşı geliyorsun. Yaptığın için özür dile ve masaya geri otur." Dediğinde "özür de dilemiyorum, geri de oturmuyorum." Dedim ve merdivenlere yöneldim. Arkamdan "KAYLA HEMEN ŞU MASAYA GERİ OTUR." Diye bağırdığında merdivenlerin ortasındaydım. Hiçbir uyarılarına kâhile almadan odaya girip, kapıyı sertçe kapadım.
BARAN'IN AĞZINDAN

TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin