KIZIL KAFA

948 90 5
                                    

RESİMDEKİ;Henna

İstemsizce ellerimi ağzıma kapatmıştım ama çok geç kalmıştım. Yatılı kız okulunda bir delikanlının olması yeterince şaşırtıcıydı ve bu şaşkınlığı ben aynı günde iki kez yaşamıştım. Nihal hanım, aklımdan geçenleri okumuşcasına:

-Henna endişelenme, hemen gidiyor oğlum dedi ve kolundan tuttuğu gibi sürüklercesine dışarı çıkardı.

Adının Tuna olduğunu öğrendiğim genç adam, ayakları önde, başı arkada bana bakıyordu ve sanki bir an için bana göz kırpmıştı. Belki de bana öyle gelmişti. Mavi gözlerimi ovuşturdum ve tekrar baktığımda çoktan köşeyi dönmüş görüş alanımdan çıkmıştı. Bu kadının böyle yakışıklı bir oğlu olması beni cidden şaşırtmıştı. Güzel yüzünü bu kez daha iyi görebilmiştim. Pürüzsüz, beyaz mermer gibi bir cildi vardı.En çok da cildini kıskanmıştım.Yaklaşık bir yıldır sivilcelerle başım dertteydi ve yeni yeni kurtulmuştum.Dudakları bir erkeğe göre çok biçimli ve dolgundu. Kaşları yukarı doğru kalkık ve kirpikleri uzundu.Neredeyse bir kız kadar güzeldi.

Akşama doğru okula gelenlerin sayısı artmış, okul daha da kalabalıklaşmıştı. Odayı paylaştığım diğer iki kız da gelmişti. Birinin adı Aydan diğerinin ki Aynur . İsimlerin böyle denk gelmesi isim hafızası berbat benim için iyi bir şeydi. Aydan; kalın telli, gür, süpürge gibi dümdüz sarı saçları, beline kadar uzamış yeşil gözlü, güzel bir kızdı. Balıkesir'den gelmişti. Üzerine mini bir etek ve kolsuz bir tişört giymişti. Aynur; esmer, üçgen suratlı, düşük koca gözlü, gür olmayan, hafif dalgalı saçları omuzunu henüz geçmiş, Samsunlu bir kızdı. İkisi okula girerken tanışmış ve kaynaşmışlardı. Her ikisi de bana göre uzun boyluydu.Onların yanında ben çocuk gibi kalıyordum. Bu kızlar sanki çoktan kadın olmuştu.

-Hoş geldiniz ben Henna. İskenderun'dan geldim. Dedim en çekingen halimle.

-Yaa.. Rusya'dan geldiğini düşünmüştüm dedi Aydan ve iki kız gülmeye başladı.

Hiç de şaşırmamıştım tepkisine ve ilk defa da duymuyordum bu sözleri. Yine de yüzüm kızardı ve kasıldı.

_Hoş bulduk Henna, kusurumuza bakma amacımız dalga geçmek değildi, bilirsin bazen gülmek ortamı yumuşatır.

_Sorun değil ben alışkınım dedim. Yardım etme teklifimden vazgeçip kendi işlerimle ilgilendim.

Anlaşılan dışlanmıştım. Çoktan üçüncü kişi konumuna düşmüştüm. Kızıl saçlarım hayatımda hep benden önce görülür ve tanınırdı.Ortaokulda müzik öğretmenim beni ''kınalı'' diye çağırırdı.Arkadaşlarım da ''kızıl'' derdi. Adımı nadiren anarlardı.Tam da bu düşüncelerle beynimi yorarken tüm okulu dolduran zil sesiyle, kendime geldim. Arkasından da akşam yemeği anonsu yapıldı. Elimizdekileri bırakıp yemeğe indik.

Yemekhane zemin kattaydı.Pencere hizasında herkes tek sıra olmuş, aşçının tabldotlarına yemek koymasını bekliyordu.Sonra nöbetçi öğretmen geldi, yanında 4. sınıflardan nöbetçi öğrenci vardı.Nöbetçi öğrenci:

_Allahımıza hamd olsun milletimiz var olsun.Der demez sırada bekleyenler hep bir ağızdan

-Allahımıza hamd olsun milletimiz var olsun dedi.

Böylece dua bitmiş, yemek dağıtımı başlamıştı. Sırada beklerken, meraklı gözlerle yeni yüzlere bakıyor, tek tek belleğime yerleştiriyordum. Yaklaşık iki yüz kız, yemekhanede toplanmış çatal kaşık sallıyordu.Dört kişilik, boş bir masaya oturmuş yemeğimi yiyordum.Oda arkadaşlarım da yanıma gelip oturdular ve yemeye başladık. Saçlarımı yukarıda toplayıp hapsetmiştim. Yemek yerken konuşmaktan hoşlanmazdım ve ağzımı sadece yemekle meşgul ederdim.

HENNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin