KIZIL TASMA

336 37 1
                                    

Gülmeler, ağlamalarda gizlidir.

Ey saf ve temiz kişi,
Defineyi yıkık yerlerde ara.

Hz.Mevlana

Tuna'nın haddinden fazla atan kalbinin üzerinde, inip kalkan göğsünde uzanmıştım.Bir eliyle beni kendine bastırıyor, kalkmama izin vermiyordu.Annesinin kalp sesini özlemiş bebek misali ben de o sıcak göğüsten uzaklaşmak istemiyordum aslında. Bir kaç kez uzaklaşmaya çalışsam da güçlü kolların kelepçelediği boynumu kaldıramamıştım. Boynunun köprücük kemiğiyle birleştiği çukurdan çıkıp tüm vücuduna yayılan kokusunu, içime çektim. Burnumdan girip akciğerlerime dolan bu koku, tüm hücrelerime zerk edilen uyuşturucu gibi beni kendine bağlıyordu.

Her şeyi unutmak istiyordum. Ama beni nedensiz terk etmesini, yıllarca aramamasını ve son olarak Ayla ile sevgili olmasını unutmam mümkün müydü? Bu kadar gurursuzluk bu aşkı basitleştirir miydi? Kendinden tamamen vazgeçmek aşk kanunu olsa da gururum ağır basıyordu.Benliğim, Tuna'ya olan aşkım için kendinden tamamen vazgeçmemişti.

_Bırak beni!!!Dedim içimdeki tartışmalardan dolayı öfke dolu sesimle.

Sesimin titreşimleri kulağıma ulaştığında, kendi sesimi tanıyamamıştım.Öyle soğuk, öyle yabancıydı ki; Tuna bir an kollarını gevşetti.Fırsattan istifade kendimi kemik ve kaslardan ibaret kafesimden kurtardım.

_Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Ayla hanım görse ne düşünür? Dedim nefes nefese.

Kollarından destek alıp oturdu.Bir eliyle güzel yüzüne dökülen saçlarını arkaya attı. Yüzünde samimiyeti yok eden pis bir sırıtış peyda oldu.

_Bu benim sorunum.Ayla benim sevgilim, öyle değil mi?

_Ya!!Demek öyle.Ben neyim peki? Canınız istediğinde gönül eğlendireceğiniz birisi mi?

_Neden olmasın? Eğlenceli vakit geçirebiliriz beraber. Hem senin için de sıkıcı olmaz.

_Pislik herif, nefret ediyorum senden!!!! Diye haykırdım.

Onun o utanmaz suratını, arkamda bırakıp kulübeyi terk ettim. Az önce ona kapıldığım için kendimden nefret ediyor, her türlü hakareti zavallı, zayıf nefsime layık görüyordum. Sevgi gibi değerli bir hazineyi, neden savunmasız bırakıyordum bu hırsıza karşı? Tabi bir haramiden başka ne beklenebilirdi.Yağma, talan ....Yüreğimin üzerinde tepiniyor, kanatıyordu merhamet etmeden. Sevilmeye alışkın, yufka yüreğim, ikinci kez yaralanmıştı. Hem de aynı kişi tarafından.

Göz yaşlarım, sessizce yanağımdan akarken kendimi dışarı attım. Yürüyordum sadece, ne yaptığımı veya nereye gittiğimi bilmiyordum.Çantam da, kulübede kalmıştı.Yüzüme vuran rüzgarın göz yaşlarımı alıp götürmesini istiyordum. Hiç bu kadar aşağılanmamıştım.

_Baba!!!!.... Diye bağırdım, asfalt yolun her iki yanında uzayan ağaçlardan başka kimsenin olmadığı bu ıssız yerde.

_Baba, duy beni! Gel beni al !!

Bir kez daha bağırdım bütün gücümle.Göz yaşlarım tekrar kaynadı.Yanaklarım gözyaşlarımla ısınıyordu adeta. Üzerimde hırkam da olmadığından üşümeye başlamıştım. Kollarımı bedenime sarıp ısınmaya çalıştım. İlk yarım saat içimdeki öfke beni ısıtıyordu.Ağladıkça içimdeki öfke azalmış, yerini kendine acımaya bırakmıştı. Öksüzlüğüm, yalnızlığım ve sevdiği insan tarafından aşağılanmam, kendime acımama neden oluyordu.

Hava serinlemeye başlamıştı ve yürümekten bitkin düşmüştüm.Nereye gittiğimi de kestiremiyordum.Ana yolu kaybetmemeye çalışıyordum. Seyrek de olsa yoldan arabalar geçiyor bazıları da korna çalıp içindeki serseri kılıklı adamlar anlamadığım şeyler söylüyorlardı. Öfke, utanç,acıma duygularım geçmişti ama korkmaya başlamıştım. Doktoru aramayı düşündüm ama telefonum çantamda kalmıştı.

HENNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin