BULMAK

265 32 1
                                    


Aramakla bulunmaz, ama bulanlar ancak arayanlardır.

Beyazid-ı Bistami


-Hoş geldin Osman dede.Ne güzel konuşuyorsun sen öyle.

_Hoş bulduk kızım.Konuşana değil, konuşturana bak.

_Sağ ol dede. Tuna' yı arıyorsan odasında uyuyordu son bıraktığımda.Akşam çok hastaydı.

_Ben bakarım ona sen merak etme.Dedi.

Osman Dede arada bir eve gelir Tuna ile uzun sohbetler ederdi. Hep neler konuştuklarını merak ederdim. Çünkü Tuna onunla konuştuktan sonra uzun bir süre sakinleşir, yüzü gülerdi. Bazen Osman dedenin şehir dışına çıkması gerektiğinde, Tuna huysuzlanır sinirlenirdi. Bu sohbetler sırasında içeriye kimseyi almazlar saatlerce dışarıya çıkmazlardı.

Bir nevi kıskanıyordum Tuna' yı hiç olmazsa dertlerini paylaşacağı bir dostu vardı. Ben burada iyice yalnız kalmıştım. Tonya' da ki komşularımı özlüyordum. Yaşıtım bir arkadaşım olsaydı, hiç de fena olmazdı. Kız kıza konuşur eğlenirdik.

Osman dede benimle selamlaşıp hal hatır sorduktan sonra, arkadaşının yanına gitti. Ben de bahçede dolaşmaya devam ettim. Her yer, yaz ayının ışıltılı güzelliğini yansıtıyor insana anlatılmaz bir huzur veriyordu. Bahçedeki çiçeklerin kokusu birbirine karışmış etrafta uçuşan böcekleri kendilerine çekiyordu. Uzun süre ortalarda olmasam da fark edilmeyeceğimi düşünerek arkadaki çamlığa doğru uzayan patikada yürümeye başladım.

Ancak bir kişinin yürüyebileceği patika yolun her iki tarafı, çalılar ve boy vermiş otlarla doluydu. Çam ağaçlarının dalları karşılıklı uzanmış birbiriyle kucaklaşıyordu. Üzerimdeki siyah forma güneşin bütün ışınlarını çektiğinden bir süre sonra ısınmaya başlamıştım. Tepedeki bir yerdeki taşın üzerine oturup evin bulunduğu yere kuş bakışı baktım. Etrafındaki bahçeyle muhteşem görünüyordu. Sonra bir arabanın eve doğru gelip kapının önüne park ettiğini gördüm. İçinden bir kadın bir erkek iki kişi çıktı ve hızla eve girdiler. Merak etmiştim bu iki kişiyi. Hemen bulunduğum yerden kalkıp eve doğru yürümeye başladım. Adımlarım giderek sıklaşıyor düşüncelerimde kötü senaryolar birbirini kovalıyordu. Tuna ya bir şey olmuş olma olasılığı kalp atışlarını hızlandırmıştı ve bu duygularla koşmaya başlamıştım. Koşarken ayağıma takılan bir taş, yüz üstü yere düşmeme neden oldu. Bir süre boylu boyunca yere uzandım. Sonra sızlayan burnumu tutup ayağa kalktım. Dizim de toprağa sürtünmüş kanıyordu. Bütün yaralarıma rağmen koşmaya devam ettim. Başlangıçta kısa gibi gelen yol bir türlü bitmek bilmiyordu.

Eve geldiğimde Nihal hanımı ve eşini kapının önünde Tuna' yı arabaya bindirirken gördüm. Az sonra arkalarından Osman dede de çıktı.

_Neler oluyor nereye götürüyorsunuz Tuna' yı diye bağırdım.

_Sen Tuna'nın bakıcısı olmalısın. Dedi babası.

_Evet efendim ben Henna dedim. Tuna'nın hemşiresiyim.

_Ne yani bu çocuğa mı teslim edip güvendik oğlumuzu. Diye süzdü annesi Nihal hanım beni. Aradan uzun yıllar geçtiğinden beni tanıyamamıştı. Osman dede araya girip bana cevap verdi.

_Merak etme kızım hastaneye gidiyoruz ciddi bir taramadan geçmesi gerekiyor Tuna'nın.

Babası direksiyona geçti.Osman Dede ön tarafta, Tuna ve annesi arabanın arka koltuğunda olduğu halde yola çıktılar. Tuna arabanın arka penceresinden bana bakıyor tek kelime etmiyordu.

Kapının önüne çıkan Sude ve Deniz yanıma gelip:

_Ne oldu hanımefendi size? Diye endişe ile sordular.

HENNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin