GÜNEŞİ KUCAKLAYAN AY

358 57 2
                                    

Havai fişek gösterisi bitmişti. Tuğlaların üzerine oturmuş Tuna'nın aldığı sıcak kahveleri yudumluyorduk.

_Tuna neden bu kadar romantiksin? Sayende kendimi odun gibi hissediyorum.

_Sadece, seninle yeni şeyler paylaşmak, hoşuma gidiyor.

_Buz pateni fikrine bayıldım. Uğraşman gereken o kadar çok şey varken, bunlarla zaman kaybetmen beni utandırıyor.

_Aslında ben de seninle bu konuda konuşmak istiyordum.

_Ne gibi?

_Amcamla konuştuk. Benim okulu dondurmamı istemiyor. Okul masraflarımı karşılayacağını söyledi.

_Gerçekten mi? Bu çok güzel bir haber.

_Okul yönetimiyle konuşmuş ve onlar da sınavları verebilirsem sınıf atlayabileceğimi söylemişler.

_Bak şimdi doktoru daha bir sevdim. Esaslı adammış.

_Ben o kadar da mutlu değilim ama.

_Neden?

_Neden olacak aptal, seninle ayrılacağız dedi somurtarak.

_Ah evet...Ama ne de olsa bu olacaktı. Beklediğimizden erken oldu sadece.

_Odunsun cidden.

_Ne sanıyorsun üzülmüyor muyum? Tam da sana alışmıştım kendimi yalnız hissetmiyordum. Güzel vakit geçiriyorduk derken gidiyorsun. 

Gözlerimden inen gözyaşları yanağımı ısıtıyordu. Hava karanlıktı ve bu iyi bir şeydi, gözyaşlarımın görülmesini istemiyordum.

_Bana bak!!! dedi ve çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi. Gözyaşlarım yanaklarımda parlarken gözlerimin içine bakıyordu. Aniden kafamı çevirdim.

_Neden işleri daha da zorlaştırmak zorundasın?

_Henna özür dilerim, esas odun benim. Allah benim cezamı versin. Diyor bir yandan da yanaklarımı siliyordu.

Ayağa kalktım ve yüzümü soğuk havaya uzatıp derin nefes aldım.

_Hadi kalk, oturma orada. Amcan merak eder. Aşağıya inip nöbetimizi adam gibi tutalım.Dedim.

O da kalktı ve beraber acile indik. Daha fazla bu konuda konuşmak canımı sıkmıştı. İçim ayrılıklardan yeterince yara almıştı. En azından bu gece beraberdik ve ben daha fazla üzülmek istemiyordum.

Aşağıya indiğimizde acil, çok kalabalıktı ve herkes koşuşturuyordu. Meyve suyu fabrikasındaki bir işçi, kaynar su kazanına düşmüştü ve bütün vücudu haşlanmıştı. Sedyede acile getirilirken bağıra bağıra kelime-i şehadet getiriyordu. Bir koluna serum takılmıştı ve hemşireler diğer kolunda damar yolu açmak için uğraşıyorlardı. Zaman yoktu, bir an önce hastanın yoğun bakıma alınması gerekiyordu.

_Bırakın damar yolu açmayı, diğer seruma saplayın bu serumu da dedim.

_Tamam, hadi yapalım dedi doktor.

Bu serumu da diğerinin plastiğine sapladılar ve serumları son derece kısarak hastayı yoğun bakım ünitesine gönderdiler. Her şey çok hızlı gelişmişti.

_Henna, teşekkür ederim. Sen olmasaydın hastayı burada kaybedecektik. Dedi doktor.Morali bozuktu ve çok yorgun görünüyordu.

_Sorun değil doktor.Bazen telaş içinde yapılması gerekenleri göremeyebiliriz.Dedim.

_Amca neden biraz dinlenmiyorsun. Sana kahve getireyim dedi ve kantine gitti Tuna.

_Ortalık sakinken ben biraz dinleneyim. Dedi doktor.

HENNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin