SEN O MUSUN?

302 43 2
                                    

Kaç saattir yoldaydık, şimdi neredeydik, hiçbir fikrim yoktu. Gözlerimi açtığımda, hava çoktan kararmıştı. Doktor gözlerini farların aydınlattığı yola dikmiş, elleri direksiyonda yol alıyordu.

_Daha gelmedik mi doktor? Dedim fazla uyumaktan çatallaşmış sesimle.

_Nihayet uyandın Henna. Aklında bulunsun hiç de iyi bir yol arkadaşı değilsin.

_Hep şikayet, hep şikayet. Bir gün de güzel sözler duyayım, gözlerimi açtığımda.

_Yarım saat sonra evde oluruz.

_O zaman gece 2 de orada olacağız. Kapıyı açan birileri olacak mı?

_Merak etme evin anahtarları bende. Kimseyi rahatsız etmeden içeri girebiliriz.

_Siz ne yapacaksınız?

_Her gittiğimde kaldığım konuk odasında kalacağım.

_Çok mu samimisiniz doktor?

_Eh!Anahtarlarım olacak kadar.

Hayatımın bu döneminde tamamıyla cesurca hareket ediyorum diye düşündüm. Doktora bu kadar güvenmek doğru muydu? Hakkında hemen hemen hiç bir şey bilmediğim biriyle çalışacak hem de aynı evde yaşayacaktım. Bu da bir nevi yatılı okul gibiydi. Haftanın altı günü, aynı evde olma düşüncesi beni çok tedirgin ediyordu.

_Çok düşüncelisin?

_Hı! Ben mi?

_Arabada ikimizden başkası var mı?

_Evet doktor endişeliyim. Ya başaramazsam, diğer hemşireler gibi ilk hafta postalanırsam evden?

_Merak etme, bu en çok benim işime gelir. Senin gibi bir hemşireyle çalışmak her doktora nasip olmaz.

_Öyle mi gerçekten?

_Öyle tabi. Çalışkansın, öfkelisin, delisin......

_Ne? Sinirimden sağ kolunu çimdikledim.

_Dur ne yapıyorsun? Kaza yapacağız.

_Nasıl olsa arabadan ineceksiniz. O zaman görüşürüz.

Çok geçmeden iki tarafı ağaçlarla kaplı dar bir yola girdik. Yolun her iki tarafı ara ara sokak lambalarıyla aydınlatılmıştı. Siyah boyalı yüksek bir kapı ile karşılaşınca durduk. Doktor kulübedeki güvenliği uyandırmak için bir kaç kez kornaya bastı. Nihayet sesi duyup uyanan güvenlik görevlisi, elindeki el fenerini sol taraftaki doktora doğrultup tanıyınca başıyla selam verdi ve kapıyı açtı. Doktor da eliyle selamı alıp direksiyonu kapıya doğru çevirdi.

Karanlık olmasına rağmen her yer aydınlatılmış ışıl ışıldı. Değişik şekillerde budanmış ağaçlar karanlıkta bile muhteşem görünüyordu. Demir ayak üzerine dört köşe camdan beyaz sokak lambaları da romantik bir hava katıyordu bahçeye.Arabadan inince parke taşlarıyla döşenmiş yoldan kapıya doğru ilerledim.Bavulları arabadan indiren doktor beni çağırdığında evin büyüsüne kapılmış ağzım açık dolanıyordum.

_Henna, ne duruyorsun bana yardım et.

_Geldim doktor, birazını bana ver.

Paylaştığımız bavulları, doktorun açtığı kapıdan içeri soktuk.Evin içi terk edilmiş gibi sessizdi.Sanki evde kimse yaşamıyor, ilk adımını atanlar bizler gibiydik.Biz içeri girer girmez foto-selli giriş lambası yandı. Girişin hemen sağında hastamızın sıkça kullandığı anlaşılan asansör vardı.Bavulları asansörün yanına bırakıp portmantoya ayakkabılarımızı koyduk.Dolaptan kendimize uyan terlikleri aldık.Geniş girişi geçtikten sonra iki kanatlı açık bırakılmış, cam pencereli, ahşap kapıyı geçince, büyükçe salonla karşılaştık.Doktor el alışkanlığıyla sağ elinin altındaki düğmeye basar basmaz tavanın ortasında bulunan görkemli avize parıldamaya başladı. Maun ahşap zemin, henüz cilalanmış gibi ahizenin ışığını yansıtıyordu. Koca salondaki, rahat gri koltuklar ve üzerine serpiştirilmiş rengarenk yastıklar gel bana diyor, kendine davet ediyordu. Salonun ortasında sağlı sollu merdivenler üst katlara uzanıyordu. Odanın köşelerine konmuş büyük beyaz mermerlerin içindeki canlı çiçekler hemen göze çarpıyordu.

HENNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin