12.B KAÇAK

10K 561 3
                                    


İki gün olmuştu. Iki gündür evden çıkmıyor, çıkamıyordum.

Fakat ani bir karar ile üst kata çıkmış küçük bir valiz hazırlamış ve tatil planımın geri kalanına uymak için evden çıkmıştım.

Onun yüzünden kendimle yaptığım kavgalardan bıkmıştım. Ona olan duygularımı elektirik süpürgesi ile çekmiş, vileda ile üzerinden geçmiştim. Iki gündür aynı zamanda evde temizlenmedik tip köşe bırakmamıştım.

Kalan üç günlük tatilimi kemilerimi güneşlendirerek ve bol bol yatarak geçirecektim.

Hem toplasan bir elin parmaklarını geçmezdi onunla karşılaşmam. Ne ara böyle kendime eziyet edecek derecede hormonlarıma yenilmiştim ben.

Aşk hormonsaldı bana göre. Şuan ki kötü ruh halim sadece zedelenen egomdan kaynaklıydı. Ben herşey den biraz daha fazla gururu olan biri olduğum için kendime yediremiyordum şuan ki durumu. Aşktan ölüneceğini yada unutamayacağını düşünen bir tip olamazdım ben. Ömrünün heyecan süresi ile eşit bir şeyi yaşıyor olmam Alkım için ölüp bittiğimi göstermezdi.

Bilimsel bunlar yazın kenara.

Otele vardığımda derinden bir iç çektim. Kendime Batman temalı odayı ayırtmıştım. Ilk ve tek aşkım! Hatta son bile olabilir. Belki...birazcık.
Ve özlemiştim...otelimi tabi ki.

Çantamı aldım ve telefonumu küçük şortuma sıkıştırdım. Valizime yönelmiş sonra vazgeçmiştim, birine aldırırdım nasıl olsa.
Lobiye doğru giderken sağı solu kontrol ediyordum. Her ne kadar umursamaz da olsam, gereksiz bir şok tüm kararlarımı alt üst edebilirdi. Adı üstünde gereksizdi tabi.

Birilerine yaklaşan, işveli cilveli davranan Erna Laden'in yerini yeller almıştı resmen. Dağ gibi kadındım ben! Doğrudan resepsiyona yöneldim. Tamam müşteri gibi olabilirdim ama ayrıcalıklardan da faydalanacaktım tabi ki. Kayıt açtırmak, ödeme falan yapmak zaman kaybı ve ekstra oyalanma bana eşittir büyük hesaplaşma olarak dönebilirdi.

Büyük hesaplaşma ise benim ezilen benliğimin kahramanı, yemeklerin soğuk tarafıydı....INTIKAM. Bunu yapmak istiyormuyum? Uğraşmaya değer mi? Hayır tabi ki. Daha önemli bir tatilim var benim.

Çocuklardan anahtarı aldım ve burada bir müşteri olarak bulunduğumu, girişimi kimseye bildirmemelerine dair kısa bir nutuk atarak odama yöneldim.

Bizimkilere ve kızlara tatilde olduğumu çok önemli bir şey olursa eğer buradan ulaşabileceklerine dair bir mesaj attıktan sonra telefonumu kapattım.

Tatilde teknolojiye hayır!

Çalışma hayatında, evde ve yolda her an bulunduğumuz ortamların yakınında tam takım radyasyona maruz kalıyorduk. Telefonlardan ve bilgisayarlardan dolayı hem bedensel hem ruhsal tembelliği de benliğimize katıyorduk. Çağımızın gerekliliği olduğu için ise vazgeçilmezimizdi tüm bunlar. Yapacak bir şeyimiz yoktu. Ama tatile çıktığı halde eli gözü kulağı 7/24 telefonda olan insanları anlamıyordum.

Mecburiyet ile bile isteye kendini zehirlemek bir tutulmamalı.

Iç tartışmamı yaparken, diğer yandan gelen valizimi boşaltıyordum. Işlerimi hallettikten sonra balkona çıktım ve temiz havayı içime çektim.

Kendime boşu boşuna eziyet etmiştim. Iki günümü harcamış, bu güzellik ile ruhumu doyurmaktan geçmiştim resmen. Salaktım hiç şüphesiz. Sarışın olsamda hamurum değildi benim bunu unutmamam gerekiyordu sanırım.

*****ALKIM KARAN*****

Iki gün! Iki gündür hanımefendiye ulaşmaya çalışıyordum. Tüm oteli teftişte olan bir denetimci varken nasıl olurda ortadan kaybolabiliyordu işveli cadı!

'Kendisini kapı arkalarında sıkıştıran bir denetimci'diyerek dalga geçtim kendimle. İçte dışta seslendirmesi bana aitti nasılsa.

Ne yapacağımı bilemediğimden beynim sulanmıştı.

Tunç'un ağzını aradığımda, tatile çıkmayı planladığından zaten gelmeyeceğini önceden belirlediğini söylemişti. Aslında tam olarak burada tatil yapacağından ama ani bir kararla neden gelmediğini anlamadığını gevelemişti.

Eller bilmez, bilemez be Tunç!

Arasam ne diyeceğim diye düşünmekten aramamıştım. Ama evinin adresini öğrenip kapısına dayanmama az kalmıştı da...da işte. O öyle kolay iş değildi. Demezler mı adama kızı parmağında oynatmışsın bir güzel kıvama getirip iyice de eritmiş uzerine su döküp postalamışsın daha ne istiyorsun? Bir de gelmiş utanmadan anlatıyormusun diye!

Ben ne zamandan beri kim ne söyler diye düşünüyorum?

Gidip Tunç'tan yardım isteyecektim. Ne olursa olsun. Telefonumu ve cüzdanımı alıp çıktım odadan. Resepsiyondan nerede olduğunu öğrenmek için oraya yöneldim. Giderken orta kısma çıkan asansörün önündeki bir sarışın dikkatimi çekti. Uzun boylu zayıf, uzun saçları olan...Yeşil gözleride varmıydı acaba?
Tekrar önüme doğru dönmüşken beynime bir balyoz vurulmuşçasına kalakaldım.
Kafamı hızla oraya doğru çevirdiğimde dalgınca kapının kapanmasını bekleyen bir adet yeşillikle karşılaştım.

Allahtan başka bir şey istesem olacakmış demek ki. Ama ben zaten iki gündür onu istiyordum ne başka bir şeyi. Beynimin yeterince sulanmış olduğuna da kanaat getirdikten sonra harekete geçtim ama kapı kapanmıştı.

Resepsiyona yöneldim oradan istediğimi öğrenirdim nasılsa....desem de inanmayın. Hanım efendi yokmuş gelmemişmiş. Külahıma anlatın siz bunu!

Bekleme salonuna yöneldim ve oturdum. Gerekirse kamp kurardım buraya.


***ERNA LADEN****

Bikinimi giymiş ve sahilde lazım olabilecek şeyleri yanıma almıştım. Havuza girmek istemiyordum. Bir iki gün sahilde takılmak daha iyi olacaktı. Uzerime sadece kalçalarımı kapatan bir şal almıştım.

Asansörden çıkıp çıkışa yönelirken geniş çantada kulaklıklarımı arıyordum. Koymamış olamazdım. Olduğum yerde durup yere çökecekken belimden sarılan ve ayaklarımı yerden kesen bir çift kaslı kolla küçük bir çığlık attım...

Sonum olacaktı bu adam benim!

EVET BAKALIM ADAMIMIZ KİM? AKLINIZA GELEN KİŞİ DEGİLDİR BENCE. :D

BAYAN IŞVE (Bay ve Bayan LADEN serisi 1)"TAMAMLANDI"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin