Başım dönüyordu ve bacaklarım titremeye başlamıştı. Daha fazla ayakta kalabilirmiydim bilmiyorum. Sallanmaya başlamıştım.
Tyler yanıma yaklaşarak omuzumu tuttu ve endişeli bir sesle "Buria iyi misin?"dedi.
Görüşüm bulanıklaşıyordu. Dengemi sağlamak için kolunu tuttum ve dünya karardı.
***
Başım öyle bir ağrıyordu ki gözlerimi açmama izin vermiyordu. Ne zaman uyuduğumu hatırlamıyorum ama çok garip bir rüya gördüğümü net bir şekilde hatırlıyordum. Ormanda Tyler ile birlikteydik bana onun öz kuzeni olmadığıyla ilgili bir hikaye anlatmıştı. Gerisi ise karanlık.
Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. Tyler karşımdaydı. Gözlerimi geri kapattım. Sonra o kadar hılı açtım ki gözlerim yerinden uçacaklardı. "Ne işin var senin burada?" diye sordum ne kadar bağırmak istesemde bir fısıltı ile.
"Bayılınca seni çadırına getirdim. Bir saatten fazladır baygınsın. Kendini nasıl hissediyorsun?" dedi nazikçe.
"Bayıldım mı? Nerde? Ne zaman? Neden?" kafam çok karışmıştı. Bir elimi yere dayayarak destek aldım diğeriylede patlamak üzere olan şakaklarımdan birine dayadım ve kalktım. Otururmak bile eziyet gibi geliyordu, tıpkı nefes almam gibi.
"Sana anlattıklarımı hatırlamıyor musun? Ormanda, senin ailemizle olan bağınla ilgili?" dedi gözlerimin içine bakarak.
Demek rüya görmemiştim. Gerçek suratıma tokat gibi çarpınca kendime hakim olamadım ve ağlamaya başladım. Tyler önce ne yapacağını bilemesede sonra tereddüt ederekte olsa yanıma gelip oturdu.
Eliyle omuzuna dokunup destek vermeye çalıştı. Onun yapmaya cesaret edemediğini ben yaptım ve göğsüne yaslandım. Bu durumdan cesaret alarak kollarını etrafıma doladı. Normalde bu hareketi için o kollarını kırardım ama şuan ruhsal olarak ölüden beterdim ve bir desteğe ihtiyacım vardı.
***
O şekilde ne kadar ağladığımı bilmiyorum ama sonunda gözyaşlarım kurudu ve doğruldum. "Tyler benim bunu bildiğimden kimseye söz edemezsin. Sanki ben öğrenmemişim gibi hayatlarımıza devam edeceğiz, tabii bir hayatımız varsa." diye ekledim hüzünle.
"Sen nasıl istersen," dedi en az benim kadar hüzünle.
Çadırdan çıktım, biraz temiz havaya ihtiyacım vardı.
Tyler da çadırdan çıkıp yanıma geldi. Benim sakinleştiğimi fark edince "Daha iyi misin?" diye sordu.
Cevap olarak sadece başımı sallamakla yetindim. Derin bir nefes aldıktan sonra "Hadi sirk alanına gidelim, yoksa yokluğumuz farkedilcek." dedim.
***
Şansımıza kimse yokluğumuzu farketmemişti. Yine çok fazla iş verilmişti ama bugün şikayetçi değildim, çünkü iş yaparken en azından aklım meşgul oluyordu.
***
Bilet satış saati yaklaşmıştı. Kural gereği bilet satarken ve gösteri sırasında malzeme satarken o iğrenç kostümü giymem gerekiyordu. Bu nedenle çadırıma gittim.
Kıyafet siyah ve kırmızı renklerinden oluşuyordu. Kol kımı dirsekten sonra genişliyordu. Bel kısmından sonra etek de genişliyordu ve iç kısmı kırmızı olan bir kapşonu vardı. Kostümü tamamlaması için koyu renk ruj ve siyah göz makyajı zorunlu idi. Bu kostümden nefret ediyorum. Yani benim ne olduğumu sanıyorlar, vampir mi?
***(Multimedya)***
Bilet satışını başlatmıştım, ara sıra laf atanlar dışında sıra dışı birşey olmuyordu taki onu görene kadar. O buradaydı, ama neden? Onun burada ne işi vardı? Öğlen gördüğüm esrarengiz adam buradaydı. Bu adamda içime garip duygular uyandıran birşey vardı ama ne?
Bilet sırası adama gelmişti. Adamın yüzü hala kapalıydı ama bana baktığını biliyordum. Tek kelime etmeden bilet aldı ve içeri girdi.
***
Bu gece biletlerin hepsi satılmıştı. Gösteride başlamıştı. Bende heyecan verici görevimi yerine getirmek için işe koyulmuştum. Birşeyler satın alanların bir kısmı sırf bana değişik tekliflerde bulunmak içindi. Ama ben bunların hepsine alışkındım bu yüzden savuşturmayı iyi biliyordum.
***
Gösteri sırası Tyler'a gelmişti ve tüm genç kızların ağızlarının suyu akıyordu. Birden arkamda bir göz hissettim ve hızla arkamı döndüm. Esrarengiz adam arkamdaydı.
"Konuşmamız lazım." dedi derinden gelen, itiraza yer bırakmayan bir sesle. Ve arkasını dönüp çıkışa doğru gitti. Neden böyle saçma birşey yaptığımı bilmiyorum ama bende peşinden gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Druid Akademisi
FantasySirkte annesi, babası, beş kardeşi, dayısı, halası ve yedi kuzeni ile dünyayı dolaşan genç bir kız... Gezici sirkin yolu Amerika'ya düşer. Buria her zaman ki gibi broşür dağıtırken garip bir adama rastlar. Adam önce kızın içini görmek istercesine sü...