Sürekli hasta olarak gittiğim revire bu sefer daha kötü birşey için gidiyordum. Kendi sebep olduğum biri için. Luke için. Koşabildiğim kadar hızlı koştum. Merdivenleri öyle hızlı tırmandım ki bu kadar hızlı olabildiğimin şaşkınlığını yaşadım.
Koşarken göz ucuyla birini görür gibi oldum ama dönüp kim olduğuna bakmadım.
Revirin kapısına ulaştığımda hızla içeri girdim ve doktorun yerinden sıçramasına neden oldum. Zaman kaybetmek istemiyordum, bu yüzden kapıyı dahi çalmamıştım.
Doktor ağzını açacakken "Yardımınıza ihtiyaç var. Müdüre Cassei'nin odasında. Savaşçı Luke." diyebildim, nefes nefese kalmıstım.
Doktor hemen masasının arkasından çıktı ve yanımdan geçip merdivenlere koşmaya başladı. Bende peşinden koşup ona yetişmeye çalışıyordum ki biri kolumu tutup beni durdurdu. Kimin durdurduğuna baktığımda karşımda Savaşçı Austin'i gördüm.
"Neler oluyor?" diye sordu.
"Savaşçı Luke ba-" cümlemi bitirmeme fırsat kalmadan beni bırakıp doktorun arkasından koşmaya başladı. Derin bir nefes alıp bende koştum.
Odaya vardığımda doktor Luke'un başında kontrol yapıyordu, Austin ise olanları müdüreden öğreniyordu. Henüz beni fark etmemişlerken Luke'a yaklaşmaya karar verdim ama ikinci adımda farkedildim.
Müdüre "Sen odana git ve kimseye bir şey söyleme." dedi kesin bir dille.
Başta tereddüt etsem de denileni yaptım ve odama çıktım. Odaya girdiğimde içeride Olive'i görmek beni bir an şaşırtmış olsa da kafamdaki düşünce yoğunluğundan umursamadan masama geçtim.
Olive'in kitabının arasından baktığını hissedebiliyordum ve bu durum canımı sıkmaya başlamıştı.
Arkamı dönüp "Bir şey mi söylemek istiyorsun?" diye sordum.
Bir an şaşkınlıkla susup ardından "Evet, yani hayır." diye hafif kekeleyerek cevap verdi.
"Çekinne söyle. Seni dinliyorum." diyerek teşvik ettim.
"Aslına bakarsan var. Müdürenin odasında ne oldu diye sormak istedim." dedi.
"Eski oda arkadaşın Ally anlatmadı mı sana." bu bir soru değil bir tür sitemdi.
"Hayır. Sordum ama konuşmadı benimle." dedi başını öne eğmişti, utanıyor gibi konuşuyordu.
"Hep yanında geziyordun, samimiyetinize ne oldu?" diye sordum. Şaşırmıştım, çünkü bu Olive denen kızda Ally'nin yardakçıları gibi peşinden ayrılmıyordu.
"Biz onunla çocukluktan tanışıyoruz ama sinirli olunca hiçbir şey anlatmaz bana." dedi. Sesindeki bir şey bana aslında 'hiçbir zaman' hiçbir şey anlatmadığını söylüyordu. Ama bu Olive döküleceğim anlamına gelmiyordu.
"İyi o zaman siniri yatışınca anlatsın." dedim ve masama geri döndüm.
Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı bu yüzden birşeyler okumaya karar verdim. Masanın üstündeki kütüphaneden aldığım kitapların olduğu yığına baktım ve içinden birini alıp okumaya başladım; Yazılar,Yazıtlar. Büyükannemin gizli notlarının sırrını çözebilmeyi umuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Druid Akademisi
FantasiaSirkte annesi, babası, beş kardeşi, dayısı, halası ve yedi kuzeni ile dünyayı dolaşan genç bir kız... Gezici sirkin yolu Amerika'ya düşer. Buria her zaman ki gibi broşür dağıtırken garip bir adama rastlar. Adam önce kızın içini görmek istercesine sü...