'I hate everything about you
Why do i love you
I hate everything about you
Why do i love you
Hakkındaki herşeyden nefret ediyorum,
Seni neden sevdim?
Hakkındaki herşeyden nefret ediyorum,
Seni neden sevdim?'
Three Days Greace - I Hate Everything About You
Saçlarımın arasından çıkan küçük böcekleri görünce birden çığlık atmaya başladım. Fakat sesim fısıltıdan farksız çıkıyordu. Birden görüş alanım uzadı ve kendimi uzaktan görmeye başladım. Bir fanusun içinde sesimin duyulması için çırpınırken kafamdan çıkan böceklerin içinde boğulmaya başlamam an meselesi değildi. Vücuduma yapışan kazağı hızla çıkardım ve kenara fırlattım.
Gördüğüm saçma rüyadan kaynaklı olsa gerek. Hızla dolaba yönelerek sıkı bir atlet alarak üzerime geçirdim. Eylül ayına yeni girdiğimizden daha havalar tam soğuma fırsatını yakalamamıştı.
Yinede çıplak ayaklarımla balkona temas ettiğimde soğuk bedenimi yalayıp geçti. Soğuk parmaklarımı uyuştururken bu rüyaları çok sık görmeye başladığımı düşünmeye başladım. En son böyle saçma rüyalar gördüğüm zaman sadece on yaşındaydım ve hayatımdki ilk kırılmalar başlamıştı. Ailem dağılmış beni bırakmışlardı.
Babam ve annem hayatlarını ayırmıştı. Fakat önemli ayrıntı hayatlarını ayırırken beni de ayırmaları olmuştu. Sanki parçalanıp onlar için ikiye ayrıla bilirmişim gibi. Ve sonuç olarak şuan dünyanın en tatlı babaannesi ile kalıyorum ve çok sevdiğim arkadaşlarım var. Tabi bir de sevgilim. Aslında Ekin ile ilişkimiz alışkanlık doğrultusunda bir ilişki. Yine de onu seviyorum. Yeni taşındığım zamanlarda bir iddia uğruna beni tavlamaya çalıştığında aramız pek iyi olmasa da şuan yanımda elimi tutuyor ve altı aylık bir ilişkimiz var.
Arkadaş grubumdan bir kaçı ile onun sayesinde tanışırken Bilge ve Eren ile o benim sayemde tanışmıştı. Böylece ayrılmaz altılı olarak takılmaya başladık. Ben bu düşüncelere ne ara daldım bilmiyorum fakat telefonumda çalan alarm titrememe neden oldu. Sanırım biraz korktum ani etkiyle. İşe gitmem gerektiği fikriyle suratımı buruşturarak banyoya doğru adımlarımı ilerletmeye başladım.
Fazla terlemiştim. Saçlarımdaki tokayı çözerek iç çamaşırlarımdan da kurtulduktan sonra kendimi duşun huzuruna bıraktım. Sıcak su bedenimi gevşetirken içimde bir şeyler huzursuzdu. Şüpheci ve her zaman hayattan kötü bir şeyler bekleyip gardını açık tutan kişliğim de bu duruma destek oluyordu. Duşumu bu huzursuzluktan rahatsız olarak oldukça kısa keserek küvetten çıktım. Takıntılı olduğum, mor renginde olan bornozumu bedenime sımsıkı sararak banyodan çıkarak odama ilerledim. Bir an önce kendimi evden atıp temiz havayı solumak, şu saçma histen kendimi arındırmak istiyordum. Hızlı hareketlerle üzerime siyah bir kombin giyerek bordo çantamı omzuma astım.
Odamdan çıktığımda yeni uyanmış ve gözleri tam açılmamış babaanneme aceleci bir öpücük kondurarak koşarak merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Bir yandan da telefonumu çıkartıp taksi çağırmayı planlıyordum. Sonunda çantamdaki karmaşanın arasından telefonumu çıkardığımda kayıtlı olan taksi numarasını çevirerek adresi verdim. Takisiyi beklerken sabah esen yakıcı rüzgar parmak boğumlarımın kızarmasına neden olmuştu. Avcuma biraz nefesimi üfleyerek, ellerimi cebime koydum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİH (Mor Ve Yeşilin Dansı.)
Roman pour AdolescentsYalanlar, sırlar ve ihanetler vardı geçmişimde. Peki ben bunlardan nasıl bir haberdim? Öğrenmem gereken, belki de gerekmeyen onca şey yaşandı. Yaşananlar bir sis perdesi gibi üzerimi örterken, her zaman yaptığım gibi kalemimi aldım ve etrafıma kimse...